THY grevi ve ardındaki gerçek


SEVGİLİ okuyucularım, adına Türk Hava Yolları (THY) denilen kuruluş, AKP ‘nin bir yan kuruluşu. Yönetimin tamamı ve kilit noktalardaki herkes iktidar partisinin özel seçilmiş adamı. Üstelik bazı üst düzey kamu görevlileri de buradan maaşa bağlanmış durumda.

Hiç kimse partili torpili olmadan işe alınmıyor. Binlerce kişinin çalıştığı bu kuruluş iktidar partisinin arka bahçesi olarak görev yapıyor.

Yaptıkları her şey, attıkları her adım particilik anlayışı ile yapılıyor.

Bu kuruluşun her gün yurtiçi ve yurtdışı yüzlerce uçak seferi var.

Uçaklara yolcular için her gün binlerce gazete alınıyor.

Yandaş, yalaka gazetelerin tamamını uçaklarda bol miktarda bulursunuz. Yandaş yalakalar her gün

THY tarafından zengin edilir.

Ama gelin görün ki, bunların uçaklarında

Sözcü bulamazsınız!

Sözcü yasaktır.

Uçak yolcuları ile uçak personeli arasında her gün tartışmalar olur. Sözcü isteyen yolculara kabin görevlileri “Sözcü yasak” diyemezler de, “Efendim Sözcü ne yazık ki kalmadı” demekle yetinirler!

AKP iktidarı bundan bir süre önce bir karar aldı. Havacılık sektöründe grevi yasaklamak!

Nitekim bu konuda iki gün önce Meclis’ten bir yasa geçirdiler.

Bu karara direnen Hava İş Sendikası ile

THY’nin yandaş ve torpilli olmayan personeli iş bırakma eylemine giriştiler…

Ve 300’den fazla kişi, yönetim tarafından birkaç saat içerisinde kovuldu!

Aslında kamuoyu bu konuda fena halde yanıltıldı ve olayın perde arkasını göremedi.

Havacılık sektöründe grevi yasaklamak, aslında AKP ‘nin bu konuda attığı ilk adım.

Cingözce bir ayarlama yapıldı ve plan hazırlandı:

“İlk olarak havacılıkta grevi yasaklayalım. Toplumun tepkisine bir bakarız. Birkaç gün şamata yapılır, sonra unutulur gider. Protesto edenleri derhal kovarız. Bundan sonra sıra öteki sektörlerde grevleri yasaklamamıza gelir. Örneğin sağlık personelinin, demiryolu çalışanlarının, metal sektöründeki işçilerin, madencilerin grevlerini de buna göre yasaklarız.”

Oynanan oyun bu kadar basit! Havacılık sektörü yasaklanınca sıra öteki sektörlere gelecek ve beş dakkada Beşiktaş yöntemiyle

çıkaracakları yeni yasalarla bir sürü yerde grevi yasaklayacaklar.

İlk oyun THY üzerinden oynandı.

Oyunu sessizce sergilediler ve sahneye koydular, direnenleri kovarak gözdağı verdiler.

Bundan sonraki grevlerde hep aynı şeyi örnek gösterecekler:

“Bakın haaa, THY’de tepki verenlerden hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadık, hepsini kapının

önüne koyduk. Karşı çıkarsanız siz de işsiz kalırsınız!”

Çünkü insanoğlunun en yumuşak karnı bu… İşinden olmak.

Tek parti iktidarı oldular ya, Türkiye’yi bu korkutma yöntemiyle yönetiyorlar. Herkes şu veya bu biçimde korkutuluyor.

Dikkat ediniz, ülkemizde şu anda hemen hemen hiçbir grev yok!

Niçin yok?

Birincisi, sendikaların pek çoğu devşirildi ve

AKP yönetimine geçirildi. Bunun en ilginç örneği, Türkiye’nin iki yıl öncesine kadar en büyük ve en güçlü sendikası olan Türk

Metal Sendikası Başkanı olan Mustafa Özbek iktidar karşıtıydı ve Ergenekon ‘dan tutukladılar. O cezaevinde iken devşirme işlemi gerçekleşti, sendikaya yeni bir yandaş yönetim oturtuldu ve işlem bitince Özbek tahliye edildi!

(Ayrıntıları yazmayayım, daha iyi! En azından on binlerce işçi biliyor!)

Bu THY yönetimi Atatürk havaalanının göbeğinde, apronda herkesin gözleri önünde deve kurban eden , içeride terlikle dolaşan tiplerin elinde.

Her yıl yüzlerce trilyon zarar varmış, onları hiç ilgilendirmiyor. Uçak seferleri her gün aksıyormuş, yolcular çıldırıyormuş, yine ilgilendirmiyor.

Size elime dün geçen bir belgeyi isimleri vermeden açıklıyorum.

B. K. isimli bir yandaş, THY yönetiminden olsa gerek, O.Ş. isimli şahsa mesaj atıyor. İçeriği özetle şöyle:

Selami amcasının kızı olan C.K.’nın

THY’de pilot yapılmasını istiyor. Onun

özgeçmişini veriyor ve şöyle diyor:

“Sen de desteğini esirgemezsen

THY’ye iyi bir pilot kazandırmış olursun. Tanısan çok seversin.

Genel Müdür görse ilk sırada alır.

Yardımlarını bekliyoruz.

Tüm aile, annesi ve kardeşleri de son seçimde AKP’ye oy vermiş. Cross check yaptım, doğru.” (AKP’ye ailece oy verdiklerini doğrulatmış!)

Referansı sağlam olan bu kız çocuğu madem aile boyu AKP ‘li, artık mutlaka pilot yapılacaktır!

Apronda kurbanlık deve kesen, uçaklarında Sözcü ‘yü yasaklayan, her yıl yüzlerce trilyon zarar yazan bir kuruluş,

şimdi grev yasağına tepki veren yüzlerce personelini işten çıkardı.

Yandaşlık, AKP’nin arka bahçesi olmak işte bu!


Mustafa Mutlu’nun kitabı

Yandaşlık sadece gibi kuruluşlarda değil, onlardan daha çok medyada geçerli. Medyadaki iğrenç boyutlarda. Bir sürü onursuz tip şimdi fırsat buldular ya, her gün iktidara övgüler düzüyor.

Yılların Milliyet ve Vatan gazeteleri de, ne acıdır ki uzun süredir bu yandaşlar kafilesine katıldılar. Yakın zamana kadar patronları Aydın Doğan ‘dı. Zor duruma düşen Aydın Doğan , bu iki gazetesini yeni patron Erdoğan Demirören ‘e satmak zorunda kaldı. Demirören , satın almadan önce Tayyip ‘ten onay aldı.

Hürriyet, Milliyet, Vatan gibi bazı yandaş gazetelerde çok önemli bir kural vardır:

Vaziyet tam olarak çakılmasın diye, muhalif yazılar yazan birkaç yazara da, kısıtlı bile olsa yazdırmak!

Ben de bir zamanlar Hürriyet ‘te öyleydim, dayanamayıp kovmak zorunda kaldılar!

Mustafa Mutlu , sözünü ettiğim yazarlardan biri. Yandaş Vatan ‘da çok güzel yazılar yazıyor.

Şimdi Mustafa güzel bir iş yaptı ve yazdığı yazıları bir kitapta topladı. Ama bir farkı var:

Yazılarında sorular sorar, belli konuları gündeme getirir, sonra ısrarla sormaya devam ederdi. Hepimize olduğu gibi, elbette ki onun sorularına da yanıt verilmezdi!

Mustafa Mutlu kitabında hem yazılarını toplamış, hem de sorduğu soruların ve üzerine gittiği konuların 2012 yılında hangi aşamada olduğunu gündeme getirmiş:

“Maraton’da Sona Doğru.” (Etik Yayınları)

Geçmişte yazdığı her yazının sonuna “2012’den bakınca” bölümünü eklemiş ve ortaya çıkmış ki, Türkiye’de değişen hiçbir şey yok. Üstelik her şey daha da kötüye gidiyor.

Bu ilginç kitabı nedeniyle Mustafa Mutlu’yu kutluyorum, ellerine sağlık diyorum, okumanızı öneriyorum.



Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)