Sevcan

Tıpkı Kars gibi, Hakkari gibi, Van gibi, Muş gibi Erzurum’un da kaderi de
‘unutulmak’ olmuştu yıllar boyu...
Erzurum çoktan razı olmuştu kaderine ama ‘unutulmuşluğu’ bir kader olarak
görmeyen Erzurumlulur da vardı.

Sevcan gibi!
Sevcan Ekici, 1991’de ‘unutulmuş’ Erzurum’un belki de en unutulmuş ilçesi
Tekman’da doğdu.
Sevcan’ın okulu, Tekman Cumhuriyet İlkokulu bildiğimiz okullardan farklıydı:
70 öğrenciye 1 öğretmen...
4 öğrenciye bir sıra...
3 öğrenciye 1 kitap düşerken...
Hiçbir öğrenciye bilgisayar, klima ya da kalörifer düşmüyordu!
*


Tekman’a tayini çıkan öğretmenler
‘İki Dil Bir Bavulla’ geliyordu.
İlk ve tek amaç ‘doğrudüzgün Türkçe’ öğretmek oluyordu.
Matematik, sosyal, fen bir kenara konuyor
“Yeter ki Türkçe öğrensinler” deniyordu.
Hal böyle olunca Tekmanlı çocuklar için üniversite kazanmak,
ancak rüyalarda mümkün olabiliyordu.

*
Ama Sevcan koymuştu kafasına...
Okuyacaktı.
Sınıf arkadaşları Türkçe öğrenirken o İngilizce’ye merak sardı...
Babası Mellik Ekici 20 yıllık ambulans şoförüydü. Doktor çocuklarının ‘eski’
ingilizci kitaplarını getiriyordu kızına...
Sevcan bütün gün televizyonda yabancı şarkılar dinliyor, sözlerini ezberliyor,
elindeki ‘ikinci el’ sözlükle her duyduğunu kelime kelime çeviriyordu...
Derken ilkokul bitti... Dershaneye gitmeden, özel ders almadan İngilizce
eğitim veren bir Anadolu Lisesi kazandı Sevcan... 4 yıl yatılı okudu...
Mezuniyet töreninde adı en tepede yazıyordu...
Anadolu Lisesi’ni birincilikle bitirmişti...
*
Sevcan, üniversite sınavına girdi...
Sınav sonuçları geldiğinde doğduğu şehir Tekman bayram yerine dönmüştü:
Sevcan Ekici Türkiye 3’üncüsüydü!
Boğaziçi Üniversitesi ‘İngilizce Mütercim Tercümanlık Bölümü’ne
birinci sıradan girdi...
Boğaziçi’ni dereceyle bitirdi. Hikayesi mezuniyet töreninde herkesi ağlattı...
Sevcan dedi ki: “Gururla söylüyorum:
Tekmanlı ambulans şoförü Melik Ekici’nin kızı olarak bugün Türkiye’nin en iyi
üniversitesini dereceyle bitiriyorum...
Benim hikayem babamın getirdiği kitaplarla başladı... Babaları şarkta kendileri
şehirde yaşayan o çocuklarının kitapları benim hayatımı değiştirdi.
Bir şeyi bilmenizi çok istiyorum: Benim olmayan o kitapların çoğunun
kapağını ilk kez ben açmıştım!
Yıllar sonra İstanbul’a gelince gördüm ki, batılı çocuklar benim gibi doğulu çocuklar
için üzülüyordu... Oysa biliyor musunuz asıl acıklı olan batıda yetişen kardeşlerimin hali...”
*
Sevcan Ekici’nin hikayesini çocuklarınıza anlatın!
Anlatın ki bilsinler “Okumak parayla değil, kitapla...”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)