Toplum Ortadoğu’ya doğru sürükleniyor


Yine keyfimiz kaçtı.
Terör çocuklarımızı alıp gidiyor.
Yıllardan beri terörle ilgili bir kısır döngü içine hapsolduk.  Sıkıntılı, üzücü günler yaşadık.
Son aylarda ise PKK saldırıları iyice arttı.
Her gün Doğu ve Güneydoğu’dan çatışma haberleriyle birlikte şehit cenazeleri geliyor.
Üzgünüz. Yüreğimiz yanıyor.
İnsanı en çok çileden çıkaran da politikacıların artık o basma kalıp hale gelmiş açıklamaları.
Bin kez duyduğumuz, artık ezberlediğimiz söylemler bunlar.
Hakkari’deki baskından sonra başbakan’ın olaydaki sorumluluğunu örtbas etme çabası, suçu muhalefete, medyaya yıkmaya çalışması ne akla ne de vicdana sığıyor.
Türkiye bizlere anlatıldığı gibi iyiye, mükemmele gitmiyor.
Çok tehlikeli sulara doğru sürükleniyoruz.
Millet olarak hepimizin başı sağolsun.
Ne yazık ki şehitlerimize Allah’tan rahmet dilemekten başka elimizden bir şey gelmiyor.
Terörden kurtulmanın en sağlıklı yolu ortak aklı kullanarak çözüm bulmaktır.
İktidar “Bunu ben tek başıma çözeceğim” inadından vazgeçmelidir.
Bu tutum, Türkiye’ye zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramıyor.
***
Elime önceki gün ilginç bazı rakamlar geçti.
Bu rakamlar, toplumsal yaşımımızdaki değişimi göstermesi bakımından önemli  ve endişe verici.
Aşağıda vereceğim bu rakamlar şunu net olarak gösteriyor:
Türk toplumu hızla başka bir dünyaya doğru götürülüyor. Bu dünya seksen yıldır kopmak için çabaladağımız cağdaş dünyanının dışına düşmüş bir dünya.
Batı uygarlığına yönelmiş ve bu konuda yolun büyük bölümünü geride bırakmış olan ülkemiz, yeniden Ortadoğu bataklığına ‘na doğru sürükleniyor.
Toplum, çağdaşlığa ters bir kabuk değişimine zorlanıyor.
Şimdi şu rakamları dikkatle irdeliyelim:
Türkiye’deki kadın nüfusu 37 milyon 191 bin. Bu nüfusun 27 milyon 594 bini çalışabilir durumda.
Buna göre nüfusumuzun yarısı kadın. Bunun büyük bölümü de çalışabilecek durumda.
Ancak bugün Türkiye’de çalışan kadın sayısı sadece 7 milyon 300 bin.
Yani çalışabilir durumda olan kadınlarımızın sadece dörtte biri iş dünyası içinde üretici olarak yer alıyor.
İş gücü dışında kalan 20 milyon kadından 11 milyon 933 bini ev kadını.
Son bir yılda ev kadını sayısındaki artış 307 bin.
Bu kadınlar kocasına hizmet ediyor.
En az üç çocuk doğrup onları yetiştiriyor.
Evinin hizmetini görüyor.
Yani etliye sütlüye karışlamıyor.
Elinin hamuruyla erkek işine burnunu sokmuyor.
Hiçbir sosyal sorumluluk üstlenmiyor.
Hatta bu kadınların büyük çoğunluğu sandık başına gittiğinde özgürce oy da kullanmıyor.
Toplum dönüşüm sürecine çoktan girdi.
Bunun en önemli göstergesi dinsel eğitime yöneliş, kadınların örtünmesi, eve kapatılması  ve toplumun daha mutaassıp bir yapıya dönüşmesi.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)