AKP’nin Zikzak Politikaları


Uluslararası Kriz Grubu’nun PKK Raporu:

Uluslararası Kriz Grubu (ICG), “PKK ve Kürt Sorununun Çözümü” konusundaki yeni raporunu Ankara’da, Toplumsal Ekonomi Politikaları Araştırmaları Vakfı’nda (TEPAV) düzenlenen bir toplantıyla açıkladı. Raporu kaleme alan isim, önce The Wall Street Journal ardından birçok uluslararası basın yayın organı için yıllarca Türkiye ve Ortadoğu muhabirliği yapan, analizler hazırlayan meslektaşımız Hugh Pope. Sorunun tüm taraflarıyla (AKP hükümetinin bakanları ve bürokratları, Kürt siyasi hareketinin temsilcileri BDP ve diğer aktörler ve PKK yöneticileri) yaptığı 50’ye yakın görüşmeden çıkardığı sonuçlar Pope’un raporuna şöyle yansımış:

13 yılın en şiddetli dönemi

- 12 Haziran 2011 seçimlerinden bu yana geçen 14 ayda 209 asker, polis ve korucu, 405 PKK’li ve 84 sivil öldü. Bu süreç Abdullah Öcalan’ın yakalandığı 1999’dan bu yana en yoğun, en şiddetli çatışmaların yaşandığı dönem oldu.

- AKP hükümeti Kürtlerin hakları konusunda verdiği taahhütlerde “zikzak politikası” izledi. Bazen olumlu sinyaller veriyor. Seçmeli Kürtçe öğrenimi gibi. Ancak bazen de Kürt hareketine güvensiz, bölgedeki sivillerin ölümüne duyarsız, şiddete bulaşmayan binlerce siyasi aktivistin tutuklanmasına karşı da hareketsiz bir tutum izliyorlar.

- Kürt hareketinin aktörleri de benzer bir çelişkili tavır içinde. Türkiye’nin geri kalan bölümünün yaşadıkları sıkıntılara empati yapabilmesi için tek sesli hareket etmeleri ve liderlerinin sözlerine uymaları gerekir. Ancak şu anda yasal yapılar ve Avrupa’daki diaspora Kürtleri uzlaşmacı dil kullanırken örgüt Türkiye’de intihar saldırılarını, bombalamaları ve adam kaçırma eylemlerini daha da artırmış durumda.

- Halk çatışma ile sorunun çözülemeyeceği noktasına çoktan gelmiş olsa da askeri yöntemlere yönelen taraflar her yıl yaşanacak yüzlerce ölümü de şimdiden kabullenmiş gözüküyor. Süren askeri metotlar iki halk arasında kutuplaşmayı, ayrışmayı artırma potansiyeline sahip.

Müzakere yerine reform

AKP hükümeti bu zikzak sürecinde PKK’nin Kandil’deki silahlı yöneticileriyle gizli müzakereler de yürüttü. Pope, gelinen aşamada yeni bir gizli müzakere sürecinin yararlı olmayacağı kanaatinde...

“Oslo’da hükümet sorunu kestirmeden çözmeye çalıştı. Ancak olmadı. Şimdi iki taraf da birbirine güvensiz. Bu durumda yeniden PKK ile müzakereye başlamak yerine Kürt toplumunun beklentilerini karşılayan demokratik adımların atılması en uygun yöntem olacaktır” diyerek şu 4 öneride bulunuyor:

1. Seçim barajının düşürülmesi.

2. Anadilde eğitime izin verilmesi.

3. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi.

4. Anayasa ve yasalardaki etnik ayrımcılık yaratan ifadelerin çıkarılması.

Erdoğan’ın önceliği

Pope’a göre Kürt sorununu çözecek ve terörü kalıcı biçimde bitirecek sürecin önünü açacak bu adımlar için şimdi en uygun zaman. 2014’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu adımları atabileceği beklentisiyle sona eriyor rapor. Bu sonuç bence “fazla iyimserlik” taşıyor.

Çünkü Erdoğan’ın önünde bir değil tam üç seçim var.

AKP için hayati önem taşıyan 2010 referandumunu ve 2011 seçimlerini, PKK ile perde arkasında yürüttüğü müzakereler sayesinde çatışma ortamından uzak bir atmosferde kazanmayı başaran Erdoğan’ın bir kez daha aynı taktiği yürütmesi imkânsız. Son yılların en yoğun terör saldırılarına girişen PKK’nin tek hedefinin de AKP’ye yeni bir seçim kazandırmamak olacağı aşikâr.

Dolayısıyla, ne bu yıl, yerel seçim yılı olan 2013, ne Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı 2014 ne de Erdoğan’ın Köşk’e çıkması halinde AKP’nin yeni başbakan adayıyla seçimlere gireceği 2015 yılında Kürt sorununun çözümü konusunda adım beklemek gerçekçi gözükmekte.

Türkiye’nin sorunlarının çözümü yerine sandığa endeksli bu siyaset, ICG ve benzerlerine daha çok Kürt raporu yazdıracaktır maalesef...

Genelkurmay’ın çelişkisi

Genelkurmay Başkanlığı, önceki gün, “uygun gördüğü” basın yayın kuruluşlarına gönderdiği “Terörle Mücadele Bilgi Notu”nun son maddesinde, pratikteki uygulamalarıyla çelişen bir ifadeye de yer verdi. Bilgi notunda, “Haberci ve yorumcuların öğrenmek istedikleri hususları Genelkurmay Başkanlığı’ndan sormalarının doğru ve dürüst habercilik bakımından uygun olacağı düşünülmektedir” ifadesi yer alıyor. Ancak bu temenninin hayata geçebilmesi için Genelkurmay’daki ilgili birimlerin (Genelkurmay Başkanı, 2. başkan, genel sekreter ve iletişim daire başkanı) öncelikle arayan gazetecilerin telefonlarına yanıt vermesi gerekli.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)