Liselerde curcuna olacak!..
Cumartesi, Eylül 15, 2012
“Başöğretmen” unvanlı eğitimci Sakin Öner’den çarpıcı analiz
Liselerde curcuna olacak!..
4+4+4 eğitim sisteminde en çok, çocukların 66 ayda okula başlaması tartışıldı ama asıl sorun orta ve liselerde olacak. Öner “Tüm liselerin tek binada toplanması skandal” diyor.
Sevgili okurlarım;
Milli Eğitim camiasının saygın isimlerinden Yard. Doç. Dr. Sakin Öner’le 4+4+4 üzerine yaptığımız söyleşiyi, bugün de sürdürüyoruz.
Sakin Öner, yeni uygulamanın ortaokul ve lise öğrencilerine büyük sorunlar yaşatacağını öne sürüyor.
Buna neden olarak da sistemin Bakanlıkça değil, Başbakan’ın isteği üzerine bazı AKP’li milletvekillerince hazırlanmış olmasını gösteriyor. Başöğretmen Öner, tüm lise türlerinin tek binada toplanmasını ise “curcuna” olarak değerlendiriyor.
İşte “curcuna” öncesi Dr. Sakin Öner’in görüş ve uyarıları:
UD: Biraz da ikinci 4’ün, ortaokulların sorunları üzerinde duralım. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
SÖ: İlkokullardaki mekan sorunu ortaokullarda da yaşanacaktır. Çünkü hem yeni ortaokul binaları yapılmamış, hem de ne kadar öğrencinin tercih edeceği bilinmeden 700 civarında ilköğretim okulu binası, imam-hatip ortaokuluna çevrilmiştir. Bu okullara çeşitli promosyonlarla ve “iki dünyayı da kurtarmak” vaadiyle ilgili ilgisiz kişi ve kuruluşlarca öğrenci bulunmaya çalışılması da ayrı bir garabettir.
İlköğretim okullarının birinci kademesinin 5 yıldan 4 yıla indirilmesiyle doğan öğretmen fazlalığı sorunu, ortaokulların üç yıldan dört yıla çıkarılması nedeniyle “öğretmen azlığı sorunu” biçiminde karşımıza çıkacaktır. Ortaokullarda en az 30 bin branş öğretmenine ihtiyaç doğacaktır. Alınan 36 bin öğretmenin bu konudaki ihtiyacı kısmen karşılayacağı söylenebilir.
Ortaokullarda haftada 5’inci ve 6’ncı sınıflarda 6, 7 ve 8’inci sınıflarda 37 saat ders yapılması, ayrı bir sorun yaratacaktır. Öğrenci sayısının fazla olduğu okullarda ikili eğitime geçilecektir. Bu da öğrencilerin saat 07.30’da okula girip saat 19.30’da okuldan çıkması demektir. Bu da eğitimi olumsuz etkileyecektir.
UD: Bir de seçmeli dersler konusu var. İmam-hatip ortaokullarının yanı sıra diğer ortaokullara da Arapça, Kuran-ı Kerim, Hz. Muhammed’in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler 2’şer saat seçmeli ders olarak konuldu. Bu dersler liselere de aynen konuldu. Bunların seçiminde ve okutulmasında sorunlar yaşanabilir mi?
SÖ: Bu derslerin seçimi konusunda iki yönlü mahalle baskısı olacağı ve öğrenciler arasında sürtüşmeye, ikiliğe ve ötekileştirmeye yol açacağı endişesini taşıyorum. Kız öğrencilerin kıyafeti konusunda da sorunlar yaşanabilir. Bir de şu anda okullarda bu dersleri okutacak öğretmenler yok. Bu durum bir çok ilahiyat fakültesi mezununun öğretmen olarak atanmasına zemin hazırlayacaktır.
UD: Liselere gelince, eğitimin bu kademesinde ne gibi sorunların yaşanabileceğini düşünüyorsunuz?
SÖ: Lise kademesinde en önemli sorunlar; mekan ve ders saatleri sorunudur. Mekan sorununun iki önemli sebebi var: Birincisi, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılarak lise eğitiminin de zorunlu eğitim kapsamına alınması. Bu durumda sisteme 300 binin üzerinde yeni öğrenci katılacak. Bu, yalnız bu kademede sisteme 30’ar kişilik 10 bin sınıf, yani 25’er derslikli 400 yeni okul ilavesi demektir. İkincisi, genel liselerin son yıllarda hızla Anadolu lisesine dönüştürülmesi sonucunda bu tür liselerin sayısının azalmasıdır. Şu anda İstanbul’da her ilçede 2-5 arasında genel lise kalmıştır. Bu durumda Anadolu, fen, sosyal bilimler, öğretmen liseleri ile Anadolu teknik ve meslek liselerindeki öğrenciler 30’ar kişilik sınıflarda okurken, genel liselerdeki öğrenciler 60-70 kişilik sınıflarda okuyacaktır. Bu da herkeste büyük rahatsızlık yaratacaktır.
Liselerdeki en önemli sıkıntı, bu yıl arttırılan haftalık ders saatlerindedir. Haftalık ders saatleri genel liseler, meslek liseleri ve teknik liselerde 30’dan 37’ye; Anadolu meslek ve Anadolu teknik liselerinde 33’ten 37’ye; Anadolu, fen, sosyal bilimler, güzel sanatlar ve öğretmen liselerinde 35’ten 40’a çıkarılmıştır. Ders saatlerinin arttırılması, özellikle ikili öğretim yapılan okullarda büyük sıkıntı yaratacaktır. Bu tür okullarda öğrenciler 05.00’te kalkıp, saat 20.30’da evlerine döneceklerdir. Bu saatlerin sadece 9. sınıf öğrencilerine uygulanıp, diğer sınıflara eski saatlerin uygulanacak olması da, ayrı bir sıkıntının kaynağı olacaktır.
UD: Bu sistemde meslek liseleri ve meslek eğitimi konusunda bir düzenleme yapıldı mı?
SÖ: Hayır. Maalesef hayır! Sayın Dündar, 4+4+4 eğitim sisteminde tamamen göz ardı edilen, meslek liseleri ve meslek eğitiminin durumudur. Maliyeti yüksek olduğu için yeni meslek liseleri açılmamakta, bunların yerine daha ucuza mal olan ticaret liseleri ile imam-hatip liseleri açılmaktadır. Mevcut meslek liselerinin de çoğunun teknolojisi eskidir. Ayrıca lise ve meslek lisesi okuyamayacak olanların zorunlu eğitimlerini mesleki eğitim merkezlerinde yaparak ara meslek elemanı yetiştirilmesi gerekirken, bu merkezlere de gerekli önem verilmemektedir. Halbuki bu merkezlerde öğrenim görecek öğrencilerden liseyi okumak isteyenlere de, açık öğretim lisesine devam hakkı verilmelidir. Böyle bir uygulama, hem ortaöğretimdeki, hem de yükseköğretimdeki tıkanmayı da büyük ölçüde önleyecek, en az 250-300 bin öğrenci örgün lise öğretiminin dışına çıkacaktır.
Sayın Bakan’ın açıklamasına göre önümüzdeki yıl toplam 9672 lisenin yarısı meslek lisesine dönüştürülecekmiş. Doğru bir düşünce. Çünkü, gelişmiş ülkelerde meslek eğitimi, akademik eğitimin önünde geliyor. Ancak bizde bunun nasıl ve neye göre yapılacağı meçhul. Bu demekle yapılacak kadar kolay bir iş değil. Ülke ihtiyaçlarına ve milli istihdam politikasına göre planlanıp yapılmalı.
UD: Eğitimimizde sık sık sistem değişikliği yapılmasını bir sorun olarak görüyor musunuz? Bakanlığın önümüzdeki yıllarda da yeni değişiklik projeleri var mı?
SÖ: Tabii ki, sık sık sistem değişikliği, eğitimi olumsuz etkiliyor. En fazla değişiklik liseye geçiş ve lise kademesinde yapıldı. Son otuz yılda klasik fen, modern fen, basamaklı kur, kredili ders geçme, süper lise, sınıf geçme gibi değişik program ve sistemler uygulandı, hepsinden de 3-5 yılda vazgeçildi. Çünkü, bu sistemlerin hepsi pilot uygulama yapılmadan birden hayata geçirildi ve bu yüzden iflas edip yürürlükten kaldırıldı. Bakalım bu sistem ne kadar uygulanacak?
Milli Eğitim Bakanlığı’nın projesi bitmez. Bunlardan birkaçını belirteyim. Önümüzdeki öğretim yılından sonra liselere geçişte, Seviye Belirleme Sınavları (SBS) kaldırılarak yerine, bakanlıkça düzenlenecek sınavlarla öğrencilerin 5, 6, 7 ve 8’inci sınıflardaki okul başarıları göz önünde bulundurulacak. Biliyorsunuz SBS’den önce de OKS, ondan da önce LGS vardı.
Bunlardan da önemlisi şu, bütün lise türleri tek binada toplanacakmış. Aynı binada Anadolu, fen, imam-hatip, meslek liseleri birlikte eğitim yapacaklarmış. Öğrenci okul değil, bölüm seçecekmiş. Yani bütün liseler çok programlı hale gelecek. Böylece tam bir curcuna olacak. Kırk yıllık meslek hayatımın otuz yılı liselerde yönetici olarak geçti, bunun nasıl olacağına aklım ermiyor. Bu belki tasarruf amacıyla küçük yerleşim birimlerinde yapılabilir, ama büyük kentlerde nasıl olacağını kestiremiyorum. Madem böyle yapılacak, genel liseleri, Anadolu lisesine dönüştürmeye, yeni imam-hatip liseleri açmaya ne gerek var? Bir de son yıllarda çok programlı liseler (ÇPL) kapatılıyordu. Bundan vaz mı geçiliyor?
UD: 28 Şubat’tan sonra İmam Hatip Ortaokullarıyla birlikte, Anadolu liselerinin de ortaokulları kapatılmadı mı? Şimdi soruyorum: Madem 4+4+4 sisteminin mimarları, kendilerine göre 28 Şubat’ın eğitimde yaptığı tahribatı düzeltmeyi amaçlıyorlar, o halde neden Anadolu çocuklarının yabancı dil öğrenerek dünyaya açılmalarını sağlayan Anadolu liselerinin ortaokulları da imam hatip ortaokulları ile birlikte açılmadı?
SÖ: Uğur Bey, olayın püf noktası budur. Bırakın Anadolu liselerinin ortaokullarının açılmasını, 28 Şubat’tan sonra Anadolu liselerinde 4 sınıfta toplam 40 saat okutulan yabancı dil dersleri, bu sistemle 18’e indirilmiş durumda.
Anadolu liselerinin sayısı 38 yıl içinde ancak bin 500’e ulaşırken, şu anda bin 74 imam hatip ortaokulu açılıyor. Bu sayı, imam hatip liseleriyle birlikte bin 500’ü buluyor.
Din de manevi bir ihtiyaçtır, öğretilmelidir. Ancak burada sorun, çocuklarımızın tek taraflı yetiştirilmeleri. Küreselleşen dünyamızda rekabetçi gençlerin hem Atatürkçü, hem laik, hem dindar, hem milliyetçi, hem entelektüel, hem de evrensel kültürü özümsemiş olmaları gerekir. Kısacası eğitimde ana ilke, “yabancılaşmadan çağdaşlaşma” olmalıdır.
UD: Sayın Öner verdiğiniz bilgiler ve yaptığınız değerlendirmelere çok teşekkürler.
SÖ: Eğitim gibi önemli bir konuda görüşlerimi kamuoyuyla paylaşma imkanı verdiğiniz için ben teşekkür ederim Sayın Dündar.
4+4+4’ü eğitimciler hazırlamadı!
UD: Görüldüğü kadarıyla 4+4+4 eğitim sistemi birçok sorunlarla uygulamaya başlanıyor. Sizce bu kadar sorun neden oluştu?
SÖ: Bu kadar sorunun oluşmasının ana sebebi, bu sistemi eğitimciler ve Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin hazırlamamasıdır. Zaten Sayın Dinçer Bakan olduktan sonra bakanlığın bütün tecrübeli bürokratlarını görevden aldı, yerlerine başka bakanlıklardan bürokratlar getirdi. Bu sistem doğrudan doğruya birkaç milletvekili tarafından, “proje halinde” Meclis’e getirildi. Bakanın ve Bakanlık bürokratlarının eğitim sistemindeki bu düzenlemeden haberi olmadığı, tasarının Eğitim Komisyonu’nda görüşülmesi sırasında sorulara verdikleri cevaplardan belli oldu. Başbakan’ın talimatı üzerine de, bir haftada yangından mal kaçırırcasına Meclis’ten geçirildi.
Uğur Dündar
Tags