Hastalıklı Hayvan Etleri Piyasada
Salı, Kasım 13, 2012
İki yıl önce canlı hayvan ithalatının başlaması ile hayvan hastalıkları da çoğalmaya, bilhassa bu yıl tüm şiddeti ile kendini gösteriyor.
Bilhassa bu yıl daha çok görülmesinin nedeni hem resmi ithalatın sürmesi hem de Suriye’de baş gösteren iç savaşın etkisi ile ülkemize göç eden göçmenlerin hayvanlarını kaçak yoldan getirmeleridir. Sadece kendi hayvanlarını değil sanki Suriye’deki tüm canlı hayvanları Türkiye’ye kaçak yoldan sokuyorlar. İşte bu kaçak girişler Urfa-Mersin hattındaki illerde üç gün hastalığı tüm şiddeti ile devam ederken resmi kayıtlara göre sadece bu bölgede 3000 hayvanın öldüğü bildiriliyor. Son bir yılda tüm ülkede ölen hayvan sayısı ise 50 bini buluyor. Tabii ki bu resmi istatistiklerde bildirilenin çok ötesinde ölümler var.
Ölenlerin haricinde hastalığa yakalanan antibiyotikli hayvanlarda kasaba gönderiliyor.
Hayvanlarda hastalık görülmeye başlanınca hastalığın cinsine göre tedavi başlatılıyor ve hayvanları sağlığına kavuşturmak için antibiyotik de kullanılıyor. Ölen hayvanların etleri ise toprağa gömülmeyip kilosu üç beş Liradan marketlerin et reyonlarına gidiyor, tüketiciler de afiyetle antibiyotikli etleri yiyince antibiyotiğe karşı direnç kazanıyorlar.
Son üç ayda Kütahya ili şap hastalığı, Muğla İlimiz mavi dil hastalığı, Gaziantep, Mersin, Adana, Osmaniye üç gün hastalığı, Kırıkkale brucella hastalığı, Ardahan şap hastalığı, Balıkesir çiçek hastalığı, son iki yıl içinde içinde ise şap hastalığının görülmediği vilayet kalmadı buna hastalıktan ari ilan edilen Trakya bölgemiz dahil.
Hastalığa yakalanan hayvan sahiplerinin ödedikleri veterinerlik hizmet bedelleri, ilaçlar, hayvan kayıpları, çiğ süt verim kayıpları onları zarar ettiriyor.
Hayvan hastalıklarında sahiplerince veya tedavi eden veteriner hekimlerce bildirilmesi zorunlu ve zorunlu olmayan hastalıklar var. Bildirilmesi zorunlu hastalıklar hayvan sahiplerince çoğu zaman bildirilmiyor.
Türkiye’de resmi istatistiklere göre 11 milyon büyük baş, 30 milyon civarında ise küçük baş hayvan var. Tarsim; tarım ürünleri ve hayvan sigorta poliçe bedellerinin yarısını karşılayan kuruluş olup diğer yarısını devlet ödüyor. Hayvan sahipleri payına düşen poliçe bedeli yüksek. Bu yüzden son altı yılda sigortalanan hayvan sayısı 600 bin olup Tarsim her hastalığı da karşılamıyor.
Hayvan sağlığı insan-halk sağlığı ile ilişkili olup hayvancılık ve hayvansal ürünlerden et , sakatat, çiğ süt üretimini doğrudan etkilemektedir.
Ne yapmalı?
1-Tarsim sigorta havuzuna dahil edilmesi tüm büyük baş, küçükbaş hayvanlar isteğe bağlı değil mecburi hale getirilmelidir. Bu yapıldığı takdirde poliçe bedellerinden devletin ve hayvan sahibinin payı da düşecektir. Tüm hayvan hastalıkları, hastalıktan dolayı çiğ süt verim düşüklüğü Tarsim sigorta teminatı altına alınmalıdır.
2-Hayvan aşıları bizatihi GTH bakanlığı tarafından yürütülmelidir.
3-Resmi canlı hayvan ithalatındaki gümrük vergileri % 135, et ithalatındaki gümrük vergileri % 200 eski seviyesine getirilerek ithalat durdurulmalıdır. Sınır ülkelerden kaçak canlı hayvan girişlerine karşı ciddi tedbirler alınmalıdır.
4-Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının veteriner hekimlik kadroları güçlendirilmelidir.
Bunlar yapılmaz ise GTH bakanlığı kendi açıkladığı hayvancılık, çiğ süt üretimi ile ilgili 2023 hedeflerini zor görür.
Bizden söylemesi..
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri
Çapar Kanat
Tags