Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle başladım bu mücadeleye
Cumartesi, Ekim 19, 2013
Baluken Öcalan'ın BDP ile ilgili görüşlerini aktardı.
İmralı’ya giden son heyette yer alan BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, terör örgütü PKK’nın elebaşı Öcalan’la görüşmelerini anlattı. Öcalan, BDP’ye “Elinizde sayısız belediyeler var, grubunuz var, halk düzeyinde önemsenen milletvekiliniz var ve halkın kendi emeğini katma konusunda ciddi bir istek ve talebi var. Siz bu halkın emeği üzerinden çok şey yapabilirdiniz. Örneğin Diyarbakır’da bir kooperatifçilik anlayışını bile ortaya çıkarmadınız” diye seslendi.
Baluken, İmralı görüşmesinin Özgür Gündem gazetesine değerlendirdi.
İlk kez Öcalan’la karşılaştığını dile getiren Baluken, “Benim için ayrı bir duyguydu oraya gitmek. Daha önce Öcalan’la karşılaşmamıştım. Büyük bir heyecandı. Yıllardır kitaplarını okuduğunuz, tezlerini benimsediğiniz, bir halkın özgürlük mücadelesinde önder olarak görmüş olduğunuz bir liderle görüşmek benim açımdan heyecan vericiydi. Nasıl bir karşılaşma olacak, nasıl bir duyguyla karşı karşıya geleceğimi merak ediyordum. Ancak içeri girdiğimiz anda Öcalan bizi bekliyordu. Çok sıcak ve gülümsemeyle bizi karşıladı. Öncelikli sorusu Selahattin beyle ilgili oldu. ‘Selahattin bey gelmedi mi? Neden böyle bir şey oldu? Tekrar heyete müdahale mi ettiler’ diye sordu. Sonra benimle ilgili birkaç şey söyledi. Mehmet Hayri Durmuş’la ilgili bir benzerlik kurarak ifade etti. ‘O da Bingöllüydü. Çok değerli, yiğit bir insandı. Sizin de özgürlük mücadelesine katılımınız Mehmet Hayri’nin katılımına benziyor’ gibi bir ifadede bulundu. Hekimliğim üzerinden birkaç şey söyledi. ‘Doktorsunuz, bireylerin hastalığıyla uğraşıyorsunuz. Şimdi ise demokratik siyasete atıldınız; toplumsal hastalıklarla uğraşacaksanız. Daha yorucu ama daha önemli bir iştir. Ben de öyle yapıyorum, 24 saat boyunca toplumsal hastalıklara çözüm üretmek için bu koşullarda çok yoğun çalışıyorum. Sizin de böyle olmanız, demokratik siyasete yoğunlaşmanız lazım.’ Çok mütevazi bir yoldaş hukukuyla yaklaşım gösterdi. Tabii bu yaklaşımı beni rahatlattı” dedi.
-“BİR HEKİM OLARAK ‘NASIL BÖYLE AYAKTA KALABİLDİ’ SORUSUNU SORDURTTU BANA”-
“Bir hekim olarak siz Öcalan’ı nasıl buldunuz?” sorusu üzerine Baluken, “Çok dinç gördüm. Sağlığını, o kadar olumsuz koşullarda korumasını bir siyasal mücadele olarak değerlendirmiş ve çok sıkıntılar yaşamasına rağmen sağlığını bu şekilde ayakta tutabilmiş. Bu kadar ağır tecrit altında bu düzeyde bir psikolojik baskı altında zihinsel fonksiyonlarının bu kadar güçlü olması doğrusu beni çok şaşırttı. Çünkü Öcalan, üç saatlik görüşmemiz boyunca herhangi bir konu açıldığı zaman aralıksız çözümleme yaparak, bağlantılarla, farklı bir konuyla ilişkilendirip o çözümlemeye devam edebilecek müthiş bir entelektüel birikime, müthiş bir siyasi analize sahip. Olaylara, sürece hakimiyeti, hafızasının bu kadar güçlü olması ve güncel siyasete dair çok derinlikli analizler yapması bir hekim olarak ‘nasıl böyle ayakta kalabildi’ sorusunu sordurttu bana” ifadelerini kullandı.
-ÖCALAN’DAN ELEŞTİRİ: “HER ŞEYİNİZ VAR YAPIN”-
Baluken Öcalan’ın şu eleştirilerini de dile getirdi:
“Ekonomik boyutla ilgili örnek verdi. ‘Elinizde sayısız belediyeler var, grubunuz var, halk düzeyinde önemsenen milletvekiliniz var ve halkın kendi emeğini katma konusunda ciddi bir istek ve talebi var. Siz bu halkın emeği üzerinden çok şey yapabilirdiniz. Örneğin Diyarbakır’da bir kooperatifçilik anlayışını bile ortaya çıkarmadınız. Eğer ekonomik anlamda Diyarbakır’da hala işsizlik had safhadaysa, açlık varsa bundan demokratik siyasetin rahatsızlık duyması lazım.”
Baluken, Öcalan’ın Diyarbakır’da bir çocuğun; annesini, eşini, kızını öldürmesinin bir sosyal travma olduğunu, demokratik siyasetin hala bunu aşacak bir ortam oluşturamamasının bir izahının olmayacağını ifade ettiğini söyledi.
Baluken’e göre Öcalan, “Diyarbakır’da bir genç kendi anasını öldürüyorsa oradaki belediye başkanı, milletvekili kendini sorgulamalıdır. Böylesi bir zemini hala aşamamanın sorgusunu yapmalıdır. Çünkü benim gözümde o genç ha anasını öldürmüş ha belediye başkanını öldürmüş, fark eden bir şey yok; demokratik siyaset var olan boşluğu doldurmadığı için bu tarz hadiseler yaşanıyor” tespitini yaptı, arazi kavgaları nedeniyle onlarca insanın yaşamını yitirmesinin demokratik siyasetin eksikliği olduğunu ifade etti.
'MAHİR ÇAYAN'IN EMANETİ HDP'DE'
Baluken Öcalan'ın HDP’ye ilişkin mesajını ise şöyle açıkladı:
"HDP’den söz ederken heyecanlıydı. HDP’nin Türkiye’deki muhalefet boşluğunu dolduracak şekilde bir açığa çıkmasının önemli olduğunu vurguladı. Özellikle şunları söyledi: “Ben Mahir Çayan’ın çizgisiyle, onun sempatizanlığıyla başladım bu mücadeleye. 40 yıldır Mahir’in çizgisinin kavgasını yürütüyorum. Mahir’in bana verdiği bir emanettir ve ben 40 yıllık süre içerisinde bu emaneti kavga boyutu ile en iyi şekilde yerine getirmek için uğraştım. Şu anda da bu emaneti teslim ediyorum.”
Yani bu emaneti teslim ettiğim herkesin önemsemesi gerektiğini, kendisinin de 40 yıllık bir birikim ve deneyimle bu emanete nasıl yaklaşıldığını takip edeceğini dillendirdi.
HDP’nin çalışma tarzının bir isyan partisi olmaması gerektiğini söyledi. “İsyanı 40 yıldır yaptık biz ve şu an barış ve müzakere sürecini yürütüyoruz” dedi. Dolayısıyla HDP bu isyanı yaptığımız için barış ve müzakere sürecini güçlendirecek şekilde bir tavır ortaya koymalı. Halkın tüm sorunlarına çözüm üreten yeni bir ruhla ortaya çıkmalı. Devlete isyanı biz yaptık ve o isyan aşamasından halklara çözüm getirecek bir aşamaya geldik. Dolayısıyla HDP’nin, ekolojiden, kadın sorunlarına, işsizlikten, yoksulluğa kadar bütün Türkiye halkının beklentisini karşılayacak radikal, katılımcı bir demokratik mücadelenin etrafında şekillenmesi gerekir. Yine partide gençlerin ve kadınların tüm kurullarda ağırlıklı olarak yer alması gerektiğini dile getirdi. Başarı dileklerini ileterek, 26-27 Ekim’de yapılacak HDP’nin genel kurulunda okunması için bir de mesaj gönderdi."
ANKA
Tags