Cumhuriyet'in 'Cahiliye Devri'


‘Cumhuriyet’in 90. yılında Cumhuriyet öncesine, yani tam anlamıyla ‘Cahiliye Devri’ne dönmek için her türlü yol - yöntem deneniyor.

90 yıllık Cumhuriyetimizin son 11 yılına tek parti olarak AKP damgasını vurdu.
Oysa AKP ve zihniyeti, Atatürk ve Cumhuriyet’i yerden yere vurmak istediği zaman tek parti dönemi eleştirisi yapıyor.

AKP’nin 11 yıllık tek parti dönemini dışarıda tutarak, aslında Cumhuriyetimizi 79 yaşında saymak gerekir.

***

Bu 11 yıllık tek parti döneminde, bedeni Cumhuriyet sınırları içinde olsa da, kafaları ‘Cahiliye Dönemi’nde olan pek çok insan var.
Başlıktaki ‘Cumhuriyet’in Cahiliye Devri’ sözü işte bunu anlatmak için.
Yani; Cahiliye Devri’nde olan Cumhuriyet değil, Cumhuriyet’te yaşadığı halde kendisi ‘Cahiliye Devri’nde kalanlar.

***

Kurulduğundan beri, AKP’nin TBMM Başkanvekili olan Sadık Yakut, önceki gün “Kızlı-erkekli eğitimi kaldıracağız” dedi.
Başbakan Erdoğan da, kısa bir süre önce “Kızlı-erkekli öğrenci evleri, yurtlar olamaz” açıklaması yapmıştı.
Yakut’un Erdoğan’ın gözüne girmek için bu açıklamayı yaptığı düşünülmüyor. Çünkü, ‘3 dönem’ şartı nedeniyle, Yakut artık bir süre milletvekilliğine veda edecek. (Acaba, belediye başkanlığı sözü mü aldı?)
Peki, bu durumda bu açıklamanın anlamı ne?
Bir zihniyetin dışavurumu mu?

***

Geçen perşembe günkü (14.11.2013) yazımın başlığı ‘Sapık!’ idi.
“Atatürk’ün Kalemi” Falih Rıfkı Atay’ın 1960’ları anlatan yazısından alıntı yapmıştım.
Atay, “Biz, ta Tanzimat’tan beri bir başka çeşit sapığın, ‘fikri sapığın’ çilesini çekeriz” diyordu.
“1946 demokrasisinin yetiştirdiği türlü fikri sapıklar yüzünden neler çektiğimizi hep gördünüz. Şimdi bu sapıklar Meclis koridorlarına sokulmuşlar ve piyasa gazetelerini kaplamışlardır” diyerek de devam ediyordu.
Bir, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti devrine bakınız; bir de, 1946’nın çok partili demokrasi (!) devrine.
Ve de, bu iki dönemdeki ‘düşünce ve yaşam özgürlüğü’nü karşılaştırınız.
‘Çok olmak’ ile ‘demokratik olmak’ arasındaki farkı görünüz.

***

Sonuç olarak, bugün yaşadıklarımız yeni değil.
Aslında ‘yaşanmadık yeni bir şey’ yok…
Falih Rıfkı Atay’ın bir başka makalesine (‘Kadın’) bakalım:
“İster Türkçe yobaz, ister Farsça ahond deyiniz, ikisinin de hesabı şudur: İşlerini yürütebilmek için kadını kafes ve peçe altında tutmak ve din okullarına matematik ve fizik sokmamak şart!
… Birkaç hafta var, bir YTP afcısı dostumuz gazetemize geldiydi. Kendisine, ‘Anlaşılıyor ki, yeni anayasayı benimsemekten başka demokrasiyi ayakta tutma çaresi yok.(Tıpkı bugünkü gibi bir dayatma - HC) CHP, halkevlerini açsa, siz tutmaz mısınız?’ diyecek olduk. ‘AP kıyamet koparır’ dedi.
Bayar hapisten çıkar çıkmaz ilk işi sarıklı-cüppeli bir tarikat şeyhinin sakalını öpmek olduğuna göre, gider göründüğümüz yeni DP rejiminin de ne olacağı gün gibi ‘ayan!’
Halkevleri kadın hürriyetinin ocaklarıydı.”

***

İslâmiyet’te, Türklerde ve tarihte kadın hakkında biraz daha yazmak istiyorum ama yerimiz daralıyor.
Bunları bir sonraki yazıda ele almak, her gün değişen gündem yüzünden, bakalım mümkün olacak mı?

***

AYTUNÇ ALTINDAL’IN ÖLÜMÜ
Türkiye’nin önemli araştırmacı yazarlarından Aytunç Altındal yurt dışında vefat etti.
Ölüm nedeni olarak kanser gösterilmesine rağmen, ailesi ve birçok kişi “Zehirlenerek öldürüldü” diyor.
Altındal, birkaç kez Ceviz Kabuğu programıma katılmıştı. İlginç kitaplar yazmıştı. Canlı yayında yaptığı kimi açıklamalarının kaynağını sorduğumda, “E, bizim de özel kaynaklarımız var” diyerek gülümsüyordu.
Ya gerçekten gizemli biriydi, ya da öyle görünmeyi seviyordu.
Son yıllarda hükümete yakındı.
“Yazdığı kitaplar Hıristiyan dünyasını kızdırdı” desem, yine de mantık tutmuyor. Çünkü, Dan Brown’a bile bir şey olmadığına göre, bu yüzden düşmanlık kazanmış olamaz.
Yine de, öldü mü, öldürüldü mü sorusuna uzmanlar yanıt verecek. Allah rahmet eylesin.

***

GÜNÜN HATIRLATMASI:

Bugün AKP politikaları ile eş düşünür görünen Sadık Yakut, hükümetlerinin 2. yılında çok ağır bir bildiriye imza atmıştı. Bu bildiriyi ‘Ya Sev Ya Sevr’ adlı kitabıma aynen almıştım. AKP’li Yakut, ‘Yüce Türk Milletine’ başlıklı bildirisinde, ‘vatana ihanet, hainlik, kanlı terör örgütüne yardımcı olmak’ gibi sözlerle, hükümet uygulamalarını eleştiriyordu.


Hulki Cevizoğlu
Yurt

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)