Fenerbahçeli olmak…
Pazar, Kasım 03, 2013
1920’li yılların başı… İstanbul işgal altında…
Bazı geceler Kurbağlıdere’deki ahşap iskeleye yanaşan motorlara, bir kayıkhanede gizlenen silahlar ve mühimmat yükleniyor.
Motorlar Moda koyundan çıkıp, İzmit’e gidiyor. Silahlar ve mühimmat orada milli mücadele güçlerine teslim ediliyor.
Ancak çok geçmeden bazı hainler, “bu zararlı (!) faaliyeti” işgal güçlerine ihbar ediyor.
Baskın yapılacağını öğrenen kahramanlar da adeta bir cephaneliği andıran kayıkhaneyi boşaltıp, silahları evlerinde saklıyorlar.
Nitekim baskın yapılıyor ama hiçbir şey bulunamıyor.
Operasyonun başarısızlıkla sonuçlanması İşgal Orduları Komutanı General Harrington’u öfkelendiriyor.
Görevlendirdiği müfrezeyle kayıkhane ve kulüp binasını kuşatma altına aldırıyor.
Aradan geçen süreçte öfkesi dinmeyen Harrington, milli mücadele ruhunu itibarsızlaştırmak için bir futbol turnuvası düzenliyor.
Bu arada İstanbul gazetelerinde tahrik edici ilanlar yayınlatıyor.
Bunlarda “Guardlar karması, Türk kulüplerine meydan okuyor. Galibine, Başkumandan’ın adını taşıyan büyük bir kupa verilecek. Bu maç için Türk kulüpleri takımlarına diledikleri gibi takviye de alabilirler” diyerek, zaferinden emin görünüyor!
* * *
29 Haziran 1923…
Topçu kışlası avlusundaki Taksim Stadı… Her yer hıncahınç dolu…
Çünkü kupa finalinde Fenerbahçe ile Guardlar Karması karşı karşıya geliyor.
“Iron Duck” zırhlısıyla özel olarak gelen Malta Valisi Lord Plummer ve İşgal Orduları Başkomutanı General Harrington şeref köşesinde keyifli bir sohbet içindeler. Zira takımlarının Fenerbahçe’yi eze eze yeneceğinden eminler.
Yüksekliği yaklaşık bir metreyi bulan gümüş işlemeli, görkemli Harrington Kupası, maç sonunda İngilizlerin ellerinde havaya kaldırılmayı bekliyor…
Turnuva boyunca başarılı sonuçlar alan Irish Guards, Grenadiers Guards ve Goldstream Guards takımlarının seçkin futbolcularını bir araya getirmekle yetinmeyen Harrington, bu maç için Cebelitarık, Malta ve Mısır’daki İngiliz birliklerinden çağırdığı profesyonel sporculara da forma giydiriyor.
Fenerbahçe ise bu büyük meydan okumaya rest çekercesine, sadece kendi kadrosuyla sahaya çıkıyor.
Büyük bir çekişme içinde başlayan ve hep aynı atmosferde devam eden maçın ilk yarısını 1-0 yenik kapatan Fenerbahçe, ikinci yarıda seyircinin de muzazzam desteğiyle coşuyor. Çok geçmeden, 60. dakikada, Zeki Rıza’nın (Sporel) golüyle beraberliği yakalıyor ve 74. dakikada yine Zeki Rıza’nın muhteşem golüyle 2-1 galip geliyor…
Tarihi maçtan sonra General Harrington, gümüş kupayı Fenerbahçe’ye verirken Taksim Stadı’nda fesler havada uçuşuyor ve adeta yer yerinden oynuyor.
Milli duyguları kabaran seyirciler bu coşkulu kutlamayla da yetinmeyip futbolcuları omuzlarına aldıkları gibi Beyoğlu’na çıkıyorlar. Kupa alkışlar arasında Beyoğlu’nda dolaştırılıyor.
Bu galibiyet, tüm yurtta düşmana karşı kazanılmış milli bir zafer etkisi yaratıyor.
* * *
Yıl 1972… İstanbul…
Harrington Kupası finalinde Fenerbahçe‘nin solaçık mevkiinde oynayan merhum Bedri Gürsoy’la röportaj yapıyorum.
“Fenerbahçeli olmak, sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?” sorusuna Bedri Bey, hiç unutamadığım şu cevabı veriyor:
“Fenerbahçeli olmak, milli mücadeleden yana olmaktır…
Fenerbahçeli olmak Atatürkçü olmaktır.
Fenerbahçe formasını taşımak, benim için bayrağımızı taşıyor olmaktır…
Ne mutlu bana ki, bu şanlı formayı giydim ve ne mutlu bana ki Harrington Kupası’nı kaldıran Fenerbahçelilerden biri oldum…”
* * *
3 Kasım 2013…
Fenerbahçeliler bugün başkanlarını seçmek için sandığa gidiyor…
HİÇ KİMSE KUŞKU DUYMASIN Kİ GERÇEK FENERBAHÇELİLER ATATÜRKÇÜ OLMANIN, MİLLİ MÜCADELEDEN YANA OLMANIN VE FORMASINI BAYRAK GİBİ SEVMENİN GURURU VE BİLİNCİYLE OYLARINI KULLANIYOR.
Not: Bu yazıda bilgi kaynağı olarak Fenerbahçe Kulübü’nün resmi internet sitesinde yer alan Cem Ertuğrul’un (NTV-MSNBC) makalesinden yararlanılmıştır.
Uğur Dündar
Sözcü
Tags