Nasıl bir eğitim


Eğitim ulusaldır

Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı Osman Gazi Oktay, derneklerinin amacının Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet devrimiyle biçimlenmiş Türkiye ulusal eğitim düzeninin korunması ve güçlendirilmesi olduğunu belirtiyor.

Ulusal Eğitim Derneği gerçekleşmesini istediği ulusal eğitimi; Atatürk'ün gösteridiği yolda bağımsız, aydınlanmacı, halkçı eğitim olarak algılıyor.

Ulusal Eğitim Derneği 43 kurucu üye ile 17 Nisan 2003’te, onursal başkanları eğitimci-araştırmacı Yazar Zeki Sarıhan başkanlığında Ankara’da kurulur. Son genel başkanı Nazım Mutlu, İzmir başkanı Osman Gazi Oktay'dır. Osman Gazi Oktay, 1994 yılından bu yana İzmir’deki okullarda görev yapıyor. Lise yıllarında okul gazetesi ve yerel gazetelerde şiir yazmayla başlayan yazın hayatı, 'Kamuoyu', 'Dönemeç' ve 'Sözcü Haber’de eğitimle ilgili köşe yazısı ve haber yazarak sürüyor. Öğrencilik yıllarında parti yöneticiliği ile başlayan örgütlü yaşamı, İzmir İzkent Konut Yapı Kooperatifi Başkanlığı, Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanlığı ve üç dönemdir Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi Başkanı olarak devam ediyor. Derneğin amacı Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet devrimiyle biçimlenmiş Türkiye ulusal eğitim düzeninin korunması ve güçlendirilmesidir. Ulusal Eğitim Derneği, gerçekleşmesini istediği ulusal eğitimi; bağımsız, aydınlanmacı, halkçı eğitim olarak algılar. Hedefi; eğitim- öğretimin niteliğinin yükseltilmesi, yabancı dille eğitimin kalkması, bütün eğitim kurumlarında eğitim-öğretimin Türkçe yapılması, ulusal dilin doğru kullanılması, eğitim programlarının ulusal ve bilimsel esaslara, laik ve karma eğitim ilkelerine göre düzenlenmesini, eğitim olanaklarının topluma eşit olarak dağıtılması, öğretmenlerin yurt ve halk sevgisiyle yetiştirilmesi ve meslek bilgisiyle donatılması, sosyal haklarının geliştirilmesi, her eğitim basamağında eğitim alan kişilerin yabancı hayranlığından uzak, Atatürk’ün gösterdiği yolda Cumhuriyet devrimine sahip çıkma, kendine güven, yaratıcı ve zorlukların üstesinden gelme, ulusal birliği koruma ve güçlendirme bilinciyle yetişmesi için çalışmadır.

EĞİTİM TÜRKÇE YAPILMALI

Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi başkanı Osman Gazi Oktay, eğitimin İzmir ve Türkiye'de Türkçe yapılması görüşünü savunuyor. En temel hak olan eğitimin para ile satılamayacağı görüşünü savunarak şöyle diyor: "Ülkenin insan gücü fakir, zengin ayrımı yapılmadan en verimli şekilde eğitilmelidir. Eğitimin tek amacı piyasanın istediği insan gücünü yetiştirmek olamaz. Eğitim aynı zamanda bilgi, kültür düzeyi yüksek tam bağımsızlıktan yana gençler yetiştirmelidir. Atatürk aydınlanmacılığı gençlere rehber olmalıdır. Değerleri olmayan gençlik ne yöne gideceğini bilemez, milletine sahip çıkamaz, ülkenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruyamaz. İsteyen herkes yabancı dil öğrenmelidir. Yabancı dilde eğitim bilim dışıdır. Sömürge ülkelerde görülür."

DEMOKRATİK TEPKİYİ ÖRGÜTLEME

Ulusal Eğitim Derneği’nin Ankara, İzmir, Kocaeli, Burdur, Isparta, Samandağ şubeleri, Anamur, Bodrum, Denizli, Eskişehir, Fatsa, Giresun ,Gümüşhane, Karadeniz Ereğli, Konya, Milas, Sivas, Tekirdağ, Tuzla'da temsilcilikleri olduğunu belirten Oktay, genel merkezin her Cumartesi Ankara’da ‘Cumartesi Konferansları’ düzenlediğini belirtiyor. Her yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kapsayan hafta içinde, eğitime katkı sunmuş, Eğitim Onur Ödülü Seçici Kurulu’nun belirlediği yaşayan bir eğitim emekçisine, 'Eğitim Onur Ödülü' verildiğine değiniyor. Her ay, öğretmenler için meslek yayın organı niteliğinde olan 'Öğretmen Dünyası' dergisi çıkartıklarından da söz ediyor. Eğitim emekçilerinin yazdıkları öykü, şiir, gezi ve araştırma kitaplarından yayınlanmaya uygun görülenlerin, 'Öğretmen Dünyası' veya 'Ulusal Eğitim Derneği Yayınları' olarak basıldığına açıklık getiriyor. Ulusal Eğitim Derneği İzmir Şubesi olarak hazırlanan çalışma programı doğrultusunda; İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü ve konuyla ilişkili demokratik kitle örgütleriyle birlikte aylık söyleşiler düzenlediklerine dikkat çeken Oktay, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Eğitimi ulusal nitelikten koparmaya çalışan ve ticari işletme gören anlayışlara karşı, demokratik tepkiyi örgütleriz. Üyelerimiz ve diğer demokratik kitle örgütleriyle ilişkimizi sıcak tutmak, dayanışmayı güçlendirmek amacıyla yemek düzenleriz. Daha önceki yıllarda Anadolu liselerinde uygulanan, mücadelemiz karşısında kaldırılan, ne yazık ki sömürge ülkelerde olduğu gibi tüm dersleri yabancı dilde veren üniversitelere karşı; eğitimin Türkçe verilmesi talepli imza kampanyaları düzenleriz. Eğitim emekçilerine karşı uygulanan, yasa, yönetmelik ve yönerge tanımaz tutumlara karşı mücadele eder, düzeltilmediği durumlarda yasal yollara baş vururuz."

TÜRK KİMLİĞİ BİRLEŞTİRİCİ

Osman Gazi Oktay'a Türk Dili ve eğitimi konusunda görüşlerini sorduğumda, Anadolu'nun tarih boyu pek çok uygarlığa vatan olduğuna dikkat çekerek şöyle diyor: "Emperyalist ülkelerin uyguladığı vahşi kapitalizm ve faşist uygulamalar pek çok insanı ülkemize yerleşmesine neden olmuştur. Bu nedenle benim İzmirimde ve Türkiye’de pek çok alt kimlikten yurttaş yaşamaktadır. Türk kimliği birleştirici bir görev yürütmektedir. Atatürk’ün tanımladığı gibi; bu toprakları vatan edinmiş, emperyalist saldırı durumunda; canını vermekten sakınmayan tüm yurttaşlarımız Türk kabul edilmiştir. Eğitim dili Türkçe olmalıdır. İsteyen kendi ana dilini seçmeli ders olarak öğrenebilmelidir. Ayrı eğitim dili, ayrı okulu, ayrı partileri, ayrı belediyeleri, ayrı güvenlik görevlileri, ayrı mahkemeleri ve ayrı devletleri yaratır. Türkçe yabancı diller boyunduruğuna girmiştir. İşletmelerimiz kendilerine yabancı isimler vermekte. Konuşulan Türkçe’nin yüzde 50’ye yakını yabancı kelimelerden oluşmuştur. Bir ülkeyi yıkmak için önce halkı dilinden uzaklaştırmak gerektiğini emperyalizm iyi bilir. Bu nedenle bütçelerinden önemli miktarda parayı, kültür emperyalizmi için ayırır."

İZMİRLİLER EĞİTİME ÇOK ÖNEM VERİYOR

Osman Gazi Oktay, İzmirlilerin eğitime çok önem verdiklerine dikkat çekiyor. Çocuklarının en iyi şekilde yetişmesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını belirtiyor. Bu nedenle üniversite sınavlarında uzun süre 1. ve 3.’cülük arası gidip geldiklerine değinerek: "Bunun sebebi; 12 Eylül sonrası meslekten atılarak dershanelerde çalışmak zorunda kalan ve İzmir’in tayinlere kapalı il olması nedeniyle veriminin zirvesinde olan öğretmenlerle eğitim-öğretimin yürütülmesiydi. Şimdi ise; iktidar yanlısı sendika üyesi birkaç yıllık öğretmenlerle dolmuştur. Bu nedenlerle üniversite sınavlarında başarı 52. sıraya kadar düşürüldü" diye ifade ediyor. İyi bir eğitimin iyi bir eğitimci ile verildiğine vurgu yapan Oktay, hayalindeki İzmir ve Türkiye'de Öğretmen Üniversiteleri kurularak, meslek ve alan bilgisiyle donanımlı, öğretmenliği sadece derse girip çıkma ve öğretme olarak görmeyen, çocuklara ve gençlere iyi davranış kazandıran, halkını aydınlatma görevi olduğu bilincinde öğretmenler yetiştirilmesi gerektiğine vurgu yaparak sözlerini şöyle sürdürüyor: "Benim İzmirim ve Türkiye'de çocuklar ve gençlerin yaşadığı şehirle bağı; yaşadığı, hizmet aldığı mekanlardır. Milli Eğitim Bakanlığı, okulların bakımı için bütçe oluşturma yerine; bu mekanların satışına hazırlanıyor. Binalar kullanılamaz duruma geldiyse; bakımı yapılarak müze durumuna getirilmeli. Yaşanan şehirle bağ bu şekilde güçlenir."

AYDINLATMA BİLİNCİ

Belediyelere hiçbir ücret talep etmeden semt evlerinde yetiştirme kursu, müzik, resim kursu ve engelli öğrencilerin rehabilitasyonu konusunda birlikte çalışma talebinde bulunduklarına değinen Oktay, taleplerinin belediyelerin daha önemli işleri nedeniyle ilgi görmediğini belirterek şöyle diyor: "Yerel seçimler nedeniyle demokratik kitle örgütlerine yakın olmaya çalışan başkan ve başkan aday adaylarıyla dolu. Siyaset halka ve ülkeye hizmet için değil de kişiye rant için yapıldığı sürece, doğal karşılamak gerekir. Öğretmenler kendilerini halktan soyutlamamalı, öğretmen evleri yerine halkın bulunduğu mekanlarda eğleşmeli. Her ortamda halkı aydınlatma görevi olduğu bilinciyle hareket etmeli."

MEDRESELER HORTLATILIYOR

4+4+4 sisteminin iddia edildiği gibi zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmardığına dikkat çeken Oktay, SBS’den alınan sonuçlara göre öğrencinin, Anadolu liseleri, meslek liselerin arasında seçime zorlandığından söz ediyor. Puanı her ikisine yetmeyen öğrencilerin, imam hatip liseleri veya açık liseye kayıt dışında seçenek bırakılmadığına vurgu yaparak, "8 yıl sonunda öğrenci, örgün eğitim dışına itilmiştir" diyor. İmam hatiplerin, hem meslek lisesi hem Anadolu lisesi olarak, daha fazla öğrenci hedeflediğine, başka meslek liselerinin ortaokulu olmadığından ilk 4 yıl sonrası öğrencilerin imam hatip ortaokullarına gönderilmelerinin yolunu açtığına dikkat çekerek şöyle diyor: "Kısacası Cumhuriyet öncesi var olan medreseler hortlatılmak istenmektedir. 60 aylık öğrenciler 1. sınıfa kaydedilerek çocuklar üzerinde onulmaz yara açılmıştır. Kısaca sanayiye ucuz iş gücü sağlanmasına ve çocuk gelinlerin artışına hizmet edilmiştir. İstatistikler bu durumu tüm açıklığıyla gözler önüne sermektedir. 4+4+4 derhal kaldırılarak, 1+5+3+4 olmak üzere kesintisiz 13 yıl zorunlu olmalıdır. Nüfus artışı ve mevcut öğrenci durumu göz önüne alınarak yeni derslik ve okullar yapılarak tekli eğitime geçilmelidir.

KÖY ENSTİTÜLERİ

Ulusal Eğitim Derneği'nin kuruluş başvurusunu özellikle köy enstitülerinin kuruluşu olan 17 Nisan’ da yaptığına dikkat çeken Osman Gazi Oktay, Köy Enstitüleri'nin ülkemiz eğitim tarihinin yüz akı olduğunu söylüyor. Bu okullarda bilginin amaç değil, üreticilik ve yaratıcılıkta araç olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin dört bir yanında kurulan toplam 21 Köy Enstitüsü'nden 17.251 köy öğretmeni ve 1500’e yakın sağlık memuru yetiştirdiği bilgisini paylaşıyor. Bu okullardan pek çok yazar, şair, ressam ve sanatçı yetiştiğine vurgu yapıyor,

SOSYAL DEVLET

Osman Gazi Oktay, eğitime yapılan yatırımın meyvelerini 25-30 yıl sonra verdiğine dikkat çekerek, eğitim kurumlarının, ticari işletme gibi düşünülemeyecine vurgu yapıyor. Yönetim kademelerinde bulunanların, okulları ticari işletme gibi yönetmeye çalıştıklarını belirtiyor. Eğitimin sosyal devletin vazgeçemeyeceği görevlerden olduğunu belirtiyor: "Belediyelerimiz konunun öneminin farkında bile değildir. Orasını burasını açan sözde sanatçılar için, çekinmeden yüz binleri harcarken; ilimizde konusunda yetkin akademisyen ve eğitimcilerle bir eğitim sempozyumu düzenlenmesine bin dereden su getirmektedir. Demokratik ülkeler, demokratik kitle örgütlerini yaşatmak için yer temini, elektrik, su ısınma gibi yardımlarda bulunurken, ülkemizde yardımı bırakın, 3 kuruşluk çöp vergisi peşinde koşulmaktadır. Benim İzmirimde ve Türkiye'de belediyeler halka, 29 Ekim, 10 Kasım, 24 Kasım, 8 Mart, 23 Nisan ve 19 Mayıs’larda günün önemine ilişkin konularda yayımlanmış kitaplar dağıtmalı. Halkın bilinçlenmesine ve edebiyat ve sanata katkı sunulmalı." Eğitimde ulusal bütünlük bozulmadan, dünya ülkeleriyle nasıl bir araya gelerek ortak çalışmaların yapılabileceğini Osman Gazi Oktay'a sorduğumda şöyle dedi: "Her ülke, başka ülkelerin içişlerine karışmadan, müdahale etmeden, dünya halklarının kardeşliği, her şey insan için ülküsüyle hareket eder, birbirine saygı gösterirse sorun kalmaz. Sorun; Kırgınlıkları kaşıyarak halkları birbirine düşman ederek, dünya halklarının kardeşliği önünde en büyük engel olan emperyalizm ve onun doyumsuz kar hırsıdır." Gerçek zaferi siz kazanıp sürdüreceksiniz ve mutlaka muvaffak olacaksınız’’ diyerek ülke bağımsızlığını koruyacak nesiller yetiştirme görevini Atatürk'ün öğretmenlere verdiğinden behsederek, "Biz Atamızın bize verdiği görevleri yerine getirmek ve korumak için derneğimizi kurduk. Kullandığımız her hak O’nun eseridir. 10 Kasım’da Vatan Cumhuriyet ve Emek birlikteliği olarak ‘Atatürk’ü anma ve eserine sahip çıkmak için’ saat 08.30’da Ankara Tandoğan Meydanı’nda olacağız. Halkımızla birlikte Anıt Kabir’i ziyaret edeceğiz" diye söz ediyor.


Gazete Dokuz Eylül

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)