Sapık


Bugün, bugünü bırakıp; biraz düne bakalım.

***

Atatürk’ün başyazarlarından Falih Rıfkı Atay, 1960’larda, ‘Menderes Dönemi’ni anlatırken bakın neler diyor:
Geçen haftaki gazetelerde yeni bir ‘cinsi sapık’ hikâyesini tiksinerek okumuşsunuzdur. Her toplulukta böyle hastalar bulunabilir. Fakat, bilir misiniz, biz ta Tanzimat’tan beri bir başka çeşit sapığın, ‘fikri sapığın’ çilesini çekeriz. (…)

***

‘1946 Demokrasisi’nin yetiştirdiği türlü fikri sapıklar yüzünden neler çektiğimizi hep gördünüz. Şimdi bu sapıklar Meclis koridorlarına sokulmuşlar ve piyasa gazetelerini kaplamışlardır.

***

Elden ne gelir, bir akıl aşısı yok ki, yüz bilmem kaç yıldır bize rahat yüzü göstermeyen bu salgından kurtulalım. (…)

1946’da biz, devrimlerin halk yığınlarına artık mal olmuş olduğu inancı ile demokrasiye girdik. İlk işittiğimiz seslerden biri ne olmuştur: devrimlerin tutmamış olduğuna dair muhalefet gazetelerinin verdikleri müjdeler!

Arkadan Menderes’in:
“Candarma ile, beklenen devrim olmaz!” sözü.
Halbuki o şartlar içinde, siyasi parti kadrosu aydınlarının hiçbir taviz vermeyen ahlak ve ideal adamları olmasına ihtiyaç vardı.
Ahlaksızlık ve idealsizlik; bilakis, demokrasi politikacılığının temeli olmuştur.

***

Ankara’ya giderken kadınlı erkekli gördüğüm çarşı kalabalıklarında ilk önce kadın şapkası, sonra bizzat kadın silinip gitti.
Tek parti devrinde, kadın candarma tarafından sokağa sürülmüş değildi.

***

Demokrasi devrinde ise, kendilerine Tanrı’nın candarması süsü veren yobazlar, kadını kafes ve peçe arkasına sürdürmüşlerdir. Her yerde hürriyet getirici demokrasi, bizde hürriyet götürücü olmuştur. (…)

***

Eğer Atatürk 1919’da ‘Böyle gelmiş böyle gider’ deseydi, eğer Atatürk 1923’te ve daha sonra ‘Böyle gelmiş böyle gider’ deseydi, biz devlet olarak batıp gitmiştik, millet olarak sürünüp duruyorduk.
Atatürk parolası başkaydı. Bir grup toplantısında;
“Arkadaşlar, ilkelerimiz söz konusu olunca; tek başımıza kalsak dahi başımızı veririz, fakat davamızdan geçmeyiz” diye haykırmıştı.

***

1923’te ‘Türk kurtuluş parolası’ bu.
1962’de, ‘Böyle gelmiş böyle gider!’
Artık bunun ne parolası olabileceğini siz kestiriniz.

***

GÜNÜN SÖZÜ: Biz, ta Tanzimat’tan beri bir başka çeşit sapığın, ‘fikri sapığın’ çilesini çekeriz. – Falih Rıfkı ATAY

Hulki Cevizoğlu
Yurt

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)