CHP ve Zihinsel Berraklık



Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi Cumhuriyet Halk Partisi açısından öğretici oldu. “Dev Çınar, Yeni Filiz” söylemiyle oluşturulmaya çalışılan yeni CHP’nin kökleri toprağa yeterince saramadı. Genel/yerel siyasete bir adım öne geçmek için geliştirilen dini söylemler, cemaatle (Gülen hareketi) yakınlaşma, kamu kuruluşlarında, okullarda giyimin serbest bırakılmasına, milletvekillerinin meclise türbanla girmelerine sessiz kalınması ve yerel yönetim adaylarının yeni söyleme uygun seçilerek arayışlara girilmesi beklentileri karşılamadı. Kısacası aydınlanmayı, çağdaşlığı temsil ettiğini düşündüğümüz Cumhuriyet Halk Partisi’nin ön görüsüz, çekingen, kararsız tutumu ülkeyi karanlığa sürükleyenlerle aynı çizgide buluşmasına neden olmaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisinin destekçileri toplumun değişik kültür katmanlarından gelse de ortak noktası ulusalcı/aydınlanmacı, laik insanlar olmasıdır. Partinin üst yönetimine egemen olan neo-liberal anlayış partinin kimliği/çizgisi açısından aşılması zor sorunlar üretmiş, klasik seçmen kitlesi ile arasına set oluşturmuştur. İdeolojik söylemde yaşanan sıkıntı partinin örgütsel işleyişini de yansımış, parti örgütleri yerel klanların eline geçmiştir. Bugün partinin örgütsel/ideolojik anlamda yaşadığı sorunların hepsi çok önemlidir. Öncelikli olanı, ideolojik anlamda zihinsel berraklığın sağlanmasıdır. Zihinsel berraklığı sağlamadığı sürece parti ortak ideolojik nokta da tutulamaz.

Cumhuriyet Halk Partisinin zihinsel berraklığı açısından önemsenen iki nokta var. Birincisi partinin geçmişiyle hesaplaşması, diğeri de din konusunda yarışa girmesidir. Geçmişi ile hesaplaşma derken tek parti dönemi geliyor. Ulusalcı kanattan gelmeyen neo-liberaller/yeni CHP’liler bu dönemin sorgulanmasını, yapılan saldırılara yanıt verilmemesi, dönemsel uygulamalardan özür dilenmesini istiyorlar. Bildiği gibi 20 yüzyılın ilk çeyreği kapitalizmin gelişmesi, buna bağlı ulusal devletlerin kurulması sürecidir. Ulus devletlerin kurulması tarihin her döneminde sancılı olmuştur. CHP ulusal devleti kurma sürecinde, sancılı dönemi yönetmiştir. Bugünkü koşullarda geriye dönüp sorgulamak, kurucu liderleri suçlamak; saldırılara karşı sesiz kalmanın reel politik açısından karşılığı yoktur.

Ülkemizde politikanın yumuşak karnını din oluşturur. Cumhuriyet Halk Partisi din alanında girdiği tüm tartışmalara kaybeder. CHP’nin dinle bir sorunu geçmişte yoktu bugünde yoktur. Dinin hurafelerden arındırılıp metalaşmasının ve siyasallaşmasının önlenmesi uğraşına girmesi “din baronlarını” rahatsız etmiş; karşıt olduğu algısı yaratılmıştır. Oluşturulan din karşıtlığı algısının değiştirilmesi için cemaatlere yakınlık, simgesel söylemlerine (kamuda, meclise türban serbestliği, okullarda mescit açılmasına sessiz kalma) destek vermesi dinci kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmaz. Çünkü CHP’ni gönül verenler –büyük çoğunluğu- düzenli namaz kılmaz, oruç tutmaz, cenazeyi gitmez, mevlit okutmaz ve dinin yasak ettiği yaşam tarzını benimser. Kısacası “ben daha derin Müslüman’ım” söylemi CHP’yi boğar. Bu nedenle partinin ideolojik önceliği demokrasi/çağdaşlık, aydınlanmacılık olmalıdır.

Cumhuriyet Halk Partisi içinde zihinsel berraklık konusunda sıkıntıyı yaratanlar neo-liberaller/yeni CHP’lilerdir. Devlet kurmuş, uzun yaşamı boyunca ulusal düşünceyi savunmuş bir partiyi dönüştürmek kimliksizleştirmekle özdeştir. İsteğimiz 1930’ların ulusalcılık anlayışına benimsemiş bir CHP olsun demiyoruz. Dünyanın geldiği nokta da ulusalcılığı yeniden yorumlayan, zihni açık parti olmasıdır.


İrfan O. Hatipoğlu

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)