Farklılıklarımız benliğimizi, kültürümüzü, yaşam pratiğimizi belirler. Tuvallerin en mahremi insan vücudu yüzyıllardır bu farklılığa dövmeler eşliğinde ev sahipliği yapmaktadır.
Dövme, vücuda işlendiği andan itibaren ölümsüzleşir, ebediyet kazanır ve insan vücudunun bir parçası haline gelir. Günümüz insanları farklı nedenler veya görsel kaygılardan ötürü dövme yaptırmayı seçiyor olsalar dahi, dövme tarihi çeşitli sebeplere ve kültürel etkileşime dayanır, sembolizmden beslenir. Sosyokültürel farklılıkların yansımaları, dövmeleri kendi içerisinde de bambaşka örnekler ile sergiler. Uzak doğu geleneklerinden, Hint mandalalarına, hapishane kültüründen, kabile sembollerine ve hatta şamanizme kadar dünyanın her coğrafyasında geniş bir yelpazeye sahiptir. İnsanoğlu var olduğu müddetçe dövmeler de varlıklarını sürdüreceklerdir.
Damgalılar, dövme antropolojisine ışık tuttukça gün yüzüne çıkan, büyüleyici ve farklı kültürleri bir araya toplar ve sanat tarihinin içine karıştırır. Klasizm, barok ve romantizmin ustalarından çıkma figürlere yepyeni kıyafetler biçen dövmelerle daha çarpıcı bir anlatım yakalamayı hedefler. Bilindik vücutlara, bilinmedik kültürleri damgalar ve ortaya alternatif hikayeler çıkarır. Sanat tarihinin uzayına gönderilen bu mekik, postmodern bir yaklaşımla dünü, bugünü, ve yarını sorgular.