30 Ağustos Zaferinin Başkomutanı Atatürk, Asya’nın Rönesans’ıdır


“Atatürk, Asya’nın Rönesans’ıdır” Bu söz Prof. Dr. Orhan Burian’a ait… Burian, emperyalistlere ilk yenilgiyi tattıran Atatürk’ü çok haklı olarak Asya’yı uyandıran büyük lider olarak değerlendiriyor. O hepimiz gibi Atatürk’e hayrandır. Atatürk’ü dayanacağı gücü yaratan, kurucu şövalye ruh olarak selamlar: “Asya’nın çocuklarını, korkulu yollarının sonuna; kendilerine ve ulusal bütünlüklerine kavuşturan şövalye ruh, Atatürk oldu. Onun yapıcılığı bir destandır; bütün düzeltme, yaratma ve kurma gücüyle Rönesans Avrupa’sınınkine eş bir enerji destanı. Gücünü yaratan insan, istemine dayanan insan, başladığı işi başarmak gücünü gösteren bir ulus, geçmiş ve gelecekteki hayatından sorumlu olmakla gurur duyan bir ulus, Atatürk’ün büyük destanıdır. Ve ona şükür olsun ki Ege’den Çin Denizi’ne kadar bütün bir dünyayı yeniden doğuran ölmez ruh, yine Türk damgasını taşıyor. Atatürk, Asya’nın Rönesans’ıdır”.

Orhan Burian, Atatürk devrimlerinin tüm mazlum uluslar, özellikle de Hindistan ve Çin gibi ülkeler için nasıl güç verici bir umut ve cesaret kaynağı olduğunu vurguluyor. Nitekim Hindistan, Çin ve o yıllarda sömürge konumunda olan pek çok ülkenin kurucu önderleri Mustafa Kemal’den övgüyle söz ederler. Örneğin Gandi Kurtuluş Savaşı’mızın başarısını duyduğunda çok heyecanlanır ve: “Mustafa Kemal başardı. Biz de başaracağız,” der.

30 Ağustos 1922’de, Yunan ordusu İzmir’de denize döküldüğü gün, Nehru ve arkadaşları Lucknow Bölge cezaevindedirler. Bu durum, onları da kendileri zafer kazanmış gibi sevindirir. Hapishaneden kızı İndira Gandi’ye yazdığı mektupta, yaşadıkları sevinci ve yaptıkları kutlamayı anlatır: “Türklerin zaferini kutlamak için hapishane barakamızı sağdan soldan bulabildiğimiz şeylerle süslemiş, dahası o akşamı, cılız bir biçimde bile olsa, ışıklandırmaya çalışmıştık.”

Mao Zedung'un 1935’te, Uzun Yürüyüş öncesinde Şangay Meydanı’nda toplanan binlerce Çinliye ilk sözü: “Ben Çin’in Atatürk’üyüm” olur.  

Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro, Büyük Söylev’inde, “Devrim yapmayı Mustafa Kemal Atatürk’ten” öğrendiğini açıklar.

Yine Nehru, Hindistan’ın bağımsızlığı için Gandi’yle birlikte mücadele etmiş ve zaferden sonra Hindistan’ın ilk başbakanı olmuştur. Nehru’nun mektuplarından, Mustafa Kemal’in başarılarını adım adım dikkatle izlemiş olduğunu öğreniyoruz. Ondan takdir ve hayranlıkla söz ediyor. “Tükenmiş çökmüş görünen bir ulusun yeniden doğuşuna en çarpıcı örnek Türkiye’dir. Bunun onuru, büyük ölçüde, her şey kendisine karşı görünürken boyun eğmeyi reddeden kahraman lider Mustafa Kemal Paşa’dadır. Kemal Paşa sadece ülkesini özgürleştirmekle kalmadı, modernleştirdi, tanınmaz ölçüde değiştirdi. Saltanata ve hilafete, kadının dışlanmasına ve eski adetlere son verdi. (…) Zaferden sonra muazzam bir itibar kazanmış olmasına rağmen, dikkatli hareket etti; çünkü bir halkı uzun süreden beri gelenekler ve din temelinde yükselen eski alışkanlıklarından çekip almak kolay değildir.” Nehru’nun takdirle belirttiği gibi yüzlerce yılda gerçekleşebilecek büyük dönüşümler 15 yılda başarıldı. Kadın erkek hepimiz padişahın kulu, şeyhin müridi, ağanın marabası olmaktan kurtulmuştuk.

30 Ağustos Büyük Zaferimizin ve onun başlangıcı olan Büyük Taarruzun 95. Yılını kutladığımız bugünlerde başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını ve kahraman tüm şehitlerimizi, gazilerimizi saygı ve minnetle selamlıyorum.



Feyziye Özberk

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Sekreter Yardımcısı

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)