Şeker: “Zehir zıkkım”



İrfan O. Hatipoğlu Mustafa Kemal Üniversitesi

Ülke tarımının ana omurgasından birini oluşturan pancar üretimi, şeker fabrikalarının özelleştirme girişimiyle örselenmek isteniyor. Özelleştirmeyi bilim insanları, politikacılar, kamusal duyarlılığı olan sivil toplum örgütleri pancar üreticisine/halkın sağlığına uluslararası Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) tekellerinin bir saldırısı olarak görmekte. Eleştirilere Başbakan Binali Yıldırım “Her şeyden önce bilen de konuşuyor bilmeyen de konuşuyor. Şeker fabrikaları özelleştirilince kapatılacakmış, üretim azalacakmış bunlar yalan dolan” diyerek yanıt verdi. Oysa konuşanlar; AKP hükümetlerinin 16 yıllık süreçte yaptıkları özelleştirmelerin sonunda ne olduğunu yaşayarak öğrendiler. Tarımsal üretimin sürdürülmesini sağlayan Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) nasıl haraç mezat satıldığını, üretimin nasıl dağıtıldığını, tarımsal üretimin dışa bağımlı kılınmasını tanıklık ettiler.

Siyasal iktidarın neo-liberal politikalarının ruhunu tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi oluşturuyor. Tarımsal üretimin (tütün, çay, et süt, yem, buğday üretimi, gübre, donatım hizmetleri) tüm alanında hizmet veren KİT’ler hızla özelleştirilmekte. Tarımsal üretim “milli ve yerli” olmaktan çıkarıldı. Yetiştirilecek canlı hayvanı, hayvanı beslemek için yem maddelerini, samanı dıştan alıyoruz. Yetiştireceğimiz bitkinin tohumunu yabancılardan sağlayarak, topraklarımızı GDO’lu tohumlarla buluşturarak kirlettik. Üretmiyoruz, binlerce hektar topraklarımız üretim dışı. Yapılıyor görülen üretimde dışa bağımlı. Örneğin TEKEL’in özelleştirilmesiyle binlerce tütün üreticisi aile, çalışan sistemin dışına itildi. Net dış tütün satıcılığından, özeleştirme sonrası net dış tütün alıcısı durumuna gelindi. İçtiğimiz sigarlarda kullanılan tütünün yalnızca yüzde 10’u yerli tütünden oluşuyor. Bir başka örnek; Hayvancılık sektörü ile doğrudan ilişkili üç KİT (SEK, EBK, YEMSAN) özelleştirilerek hayvancılık dışa bağımlı duruma getirildi… Yediğimiz etin, içtiğimiz sütün kaynağı belli değil.

Şeker üretimi paydaşları ile yapılan üretim sürecidir. Şeker sanayisi yok edilirse; pancar üreticisi çiftçi, tedarikçi, taşımacılar birlikte yok edilir. Satışa çıkartılan fabrikaların etkilediği alanlar dikkate alındığında; on binlerce pancar çiftçisinin üretimi tehlikeye girecek. Aileleri ile 2 milyona bulan şeker işçisi için zorlu süreç başlayacak. Yan sektörlerle birlikte 6 milyon insan olumsuz etkilenecek. Yapılan bir araştırmaya göre, kapanan her bir şeker fabrikasının

bulunduğu bölgedeki pancar üretimi en az yüzde 75 oranında azalacak, yine aynı şekilde bölgedeki taşıyıcılara sağlanan iş hacmi yüzde 85 oranında daralacak. Sektörel istihdam kaybının ise yaklaşık yüzde 70 olacağı hesap ediliyor. Olumsuzluk yalnız bununla sınırlı değil. Her şeker fabrikası aynı zamanda bir yem fabrikasıdır. Fabrikanın üretimden çekilmesiyle hayvan yemi olarak değerlendirilen yaş küspe üretimini olmayacak. Bölge hayvanlığı sürdürülemez duruma gelecek. Maya, yem, ilaç, gübre gibi sektörlerde kullanılan melas üretimi azalacağından ilaç ve kimya sanayi olumsuz etkilenecek.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi yalnızca ekonomik çalışmanın sonlandırılması ile sınırlı değil. Aynı zamanda halk sağlığına yapılan bir saldırıdır. Şeker fabrikalarının kapatılması sonrası pancar şekerinin yerine NBŞ alacak. NBŞ yapısı gereği insan sağlığına olumsuz etkiliyor. Yapılan çalışmalarda NBŞ içeren besinlerin fazla tüketimi metabolik hastalıkların yanı sıra obezite ile ilişkili kanser türlerinin (kolon kanseri, pankreas, karaciğer ve meme kanseri gibi) gelişmesine zemin hazırladığı saptandı. İnsülün direncini arttırdığından, tokluk hissinin kısa sürmesi nedeniyle besin tüketimini arttırması sonrası karaciğer yağlanması, çocuk çağı obezitesi ve şeker hastalığı yaygınlaşacak. Erkeklerde sperma sayısı/kalitesi olumsuz etkilenecek, kadınlarda yumurtlama düzensizlikleri oluşması sonrası kısırlaşma oranını yükselecek, bedensel/zihinsel sağlık eksikliği çocuk doğumlarının sayısı artacaktır. Kısacası şeker fabrikaların kapatılması yalnızca işçileri ve pancar üreten çiftçileri işsiz bırakmayacak. Aynı zamanda artan obezite, diyabet, kalp hastalıkları ve kanserin tedavileri için devleti daha fazla kaynak ayırmak, daha çok sayıda hastane yapma zorunda bırakacak.

Şeker üretimi cumhuriyetin tarımsal üretimdeki başarısı/onurudur. Dışa bağımlılıkla mücadelede simgesel önemi vardır. Şeker fabrikalarının uluslararası NBŞ tekellerinin özendirmesiyle siyasal iktidarın “müflis tüccar” mantığı ile satma girişimi onursuzluktur. Topraklarımızın yağmalanması, çiftçilerin yoksullaşması ve “ulusal sağlığın” uluslararası sağlık tekellerine teslim edilmesinin son aşamasıdır. Bu nedenle satıştan elde edilecek siyasal rant, hükümetin iktidarını sürdürmek için “emperyal” destek arayışları Anadolu deyişiyle “zehir zıkkım” olsun.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)