Cem Vakfı’ndan, “Cemevlerine hukuki statü tanıyacağız” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yanıt geldi: “Cemevleri zaten hukuken ibadethanedir. Cumhurbaşkanı yeni bir şey söylememekte.”
24 Haziran seçimleri için dün AKP’nin seçim beyannamesini tanıtan Erdoğan, “24 Haziran seçimlerinden sonra demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz, demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız. Cemevlerinin hukuki statü sağlayacağız. Yasaklara ve yasakçı zihniyetle mücadelemizi artırarak devam ettireceğiz” demişti.
Cem Vakfı’nın basın bürosundan konuya ilişkin yapılan açıklamadaysa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 26 Nisan 2016’da verdiği karar gereğince cemevlerinin ‘zaten hukuken ibadethane’ olduğu kaydedildi.
AİHM kararları Anayasa’nın emredici hükümlerinin de üstünde yer alıyor.
Açıklamada, Erdoğan’ın seçim beyannamesinde ‘bir müjde gibi’ kamuoyuna takdim ettiği ‘cemevlerine hukuki statü’ vaadinin ‘yeni bir hukuki gelişmeyi ifade etmediği’ belirtilerek şöyle dendi: “Sayın Cumhurbaşkanı yeni bir şey söylememekte, ihmal ettiği uluslararası mükellefiyetlerini yeni bir söylemle dile getirmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı daha samimi ve bununla neyi kastettiğini daha açık bir şekilde kamuoyuna açıklamalıdır.”
AKP’nin 2013’teki ‘demokratikleşme paketi’nden üç maddelik Alevi açılımı da bulunuyordu. Dönemin başbakan yardımcısı Bekir Bozdağ başkanlığında yürütülen açılım sürecinde “Cemevleri Alevilerin yanı sıra toplumun tümü tarafından benimsendiği şekli ile ‘cemevi’ olarak tanımlanacak” ifadesi yer almıştı.
Erdoğan’ın Alevi düşmanlığının kökeni - Soner Yalçın yazısı
YanıtlaSilOna göre, “Cemevi, cümbüş evi”ydi! “Candaş medya” “Ateist Alevilik” gibi tanımlar yaptı. Aleviler'i katleden Yavuz Sultan'ın adını köprüye verdi. Madımak katliamı davası zaman aşımına uğrayınca, “hayırlı olsun” dedi. Reyhanlı'da “53 Sünni vatandaşımız hayatını kaybetti” ifadesini kullandı. Erdoğan'a bu sözleri söyleten bilinç altında nasıl bir Alevi düşmanlığı var? Fikri alt yapısı nasıl oluştu? Kimlerden nasıl etkilendi?