Cazim Gürbüz yazdı:"Etnik Bölücülüğün Siyasi ve İdeolojik Yanı (5)"

Cazim Gürbüz yazdı:"Etnik Bölücülüğün Siyasi ve İdeolojik Yanı (1)"

Cazim Gürbüz yazdı:"Etnik Bölücülüğün Siyasi ve İdeolojik Yanı (2)"

Cazim Gürbüz yazdı:"Etnik Bölücülüğün Siyasi ve İdeolojik Yanı (3)"

Cazim Gürbüz yazdı:"Etnik Bölücülüğün Siyasi ve İdeolojik Yanı (4)"

Bütün suç dağda kandırılmış Kürt çocuklarının mı?

PKK’nın döktüğü kanları düşününce hemen herkes dağ kadrosundaki eli silahlı oğlan ve kızları akla getiriyor. Doğru, tetiği çeken onlar ama onların zihnini, ruhunu zehirleyenler, ülkeyi hızla
bölünmeye götürenler kimler? Propagandayı yerleşim alanlarında yürütenler kimler?
Etnik bölücülüğün siyasi ve ideolojik yanını konuştuğumuz HEPAR lideri Osman Pamukoğlu, söyleşimizin son bölümünde yine dikkate alınması gereken açıklamalar yaptı.
Soru: Farklı bir soru soracağım şimdi de. Bizim subayımız, astsubayımız, uzmanımız ve polisimizin imanına, kahramanlığına elbette sözümüz olamaz, başında iyi bir komutan olduğunda onlar harikalar yaratırlar. Fakat düşmanın savaş doktrini, ideolojisi, siyasal taktikleri konusunda ne ölçüde bilgileri vardır, bunlar üzerinde kafa yoracak durumda mıdırlar? Sözgelimi, bir PKK’lı mı bu anlamda daha bilgili ve bilinçlidir, bizim güvenlik güçleri mensuplarımız mı? Bu olgu, sizce bir zaaf mıdır?
Pamukoğlu: Tarihin her döneminde başlarına dert açmak için ısrar eden kesimler ve toplumlar var olmuştur. Silahlı mücadeleleri insanın doğası başlatır, insan doğası bitirir. Silahlı mücadeleler günün araçlarına ve imkanlarına bağlı olarak son buzul çağı-mağara zamanından bu yana 35 bin yıldan beri süregelmektedir. Yazılı beş bin yıllık tarihin 236 yılı hariç, bu insanoğlu açgözlülüğü yüzünden savaşır, durur. Demokrasi bile hep var olan savaş gücünün gerçekliğini gizlemek için ortaya attıkları, sığındıkları son körfezdir. Dalgaların yönü nasıl değiştirilemezse insanoğlunun bu tabiatı da değiştirilemez. Türk Ordusu, halk çocuklarından oluşur. Subayı, astsubayı, uzmanı, erbaş ve erleri halk çocukları, halkın ta kendisidir. Asalet unvanları, soyluluk, asilzadelik bağları yoktur. Her zorluğa katlanır, asla sızlanmazlar, üniforma altında terbiye ve sadakatleri hiçbir milletin askeriyle kıyaslanamaz. Ancak her şey lidere, başındakinin tutumuna bağlıdır. İyi giden de, kötü giden de her şeyin sebebi, lider konumuna getirilmiş kişi veya kişilerin savaşçı bir karaktere sahip olup olmadığına bağlıdır. Hiyerarşik yapı lider yetiştirmez, sadece konumlandırır.
PKK’nın mücadele taktik ve teknikleri düzenli olmayan savaş tekniklerinden oluşur. Dünyada nerede yapıldıysa da hep aynı yöntemler kullanılmıştır. Pusu atmak ve baskın yapmak. İşi bilenler bilir ki, o da hep aynı hareketleri tekrar eder. Bir baskın veya pusuda aldığı düzen, grupların tertiplenmesi, ateş açma sırası, yanıltıcı ters hareket ve sızma, grupların hedefe yaklaşması, 30 yıldır aynıdır. Bunun öğrenilecek, doktrine edilecek tarafı mı kalmış?
Soru: 1839 yılından beri Anayasa yapıp beğenmiyor değiştiriyoruz Paşam. Tanzimat Fermanı ilan edip “Bundan böyle gavura gavur denmeyecek” demiştik. 1908’de Hürriyet ilan etmiş, bütün halkların Osmanlı kimliğine sımsıkı sarılacağını sanmıştık. Şimdi yine Anayasa. Bu kez her şeyi değiştirecekler. Zaten 10 yıldır, milli bünyeyi “Türk’ü, Kürd’ü, Laz’ı, Çerkez’i, falanı, filanı” diye saya saya ayrıştırdılar, bu iş nereye gider Paşam? Deyin ki değişti Anayasa, bunların rejimi geldi, yani çok kültürlülük, belki çok hukukluluk, yerel özerklik, bu, bu ülkeden yeni ülkeler çıkarmaz mı Yugoslavya gibi? Bu devleti yönetenler (bunların içinde MGK’lara katılan generalleri de sayıyorum) bunu bilmiyorlar mı? Bir gün Tanrı korusun bunlar olursa, bunlar bunun bedelini nasıl ödeyecekler? Yoksa ilk onlar mı koyup kaçacaklar?
Pamukoğlu: Anayasa deyince, İsa’dan 2 bin 500 yıl önce Aristo, Atina’daki akademisinde, Atina için yeni bir anayasa çalışmasına başlarken, Akdeniz havzasındaki 128 site-şehir devletinin anayasalarını toplayıp inceledi.
Bu ülkede sayısız kuruluş var, bağımsız oldukları söylenemez, ama gene de fikirleri, görüşleri alınmalıdır. 6-7 milyon oy kullanmayan var, hiçbir parti bunları temsil etmiyor. Resmi siyasi partiler var, bazıları 30-40 yıllık partiler ama mecliste temsil edilemiyorlar. Çalışmalarda bunlar nerede?
“Ben yaptım oldu” kafası... Kötü şey iki defa yapılır. Bu dediklerim yaklaşım ve yöntemlerinin zayıflığını gösteriyor.
Çalışma geliştikçe maddeleri de hükümleri de göreceğiz. Zor bir geçitten geçerken tepelerden düşecek kayaları tahmin edebiliyorum. Hükümetin kurnazlığı hepsini işin içinde tutarak, yarınki tepkilere tek başına değil de öbürlerini de ortak etmek. O nedenle de hiçbir şey öne sürmüyor. Cambaz oyunları. PKK ve Kürt sorununu “milli birlik projesi” kıvamında fırına vermek. Böyle işi bağlayacağını sanıyor. Yürümez ve yutturamazsınız. “İdeoloji” Fransızca bir sözcük. Siyasal ve toplumsal öğreti, ilkeler, demek. Bunlarınkinde olmayacakmış! Nasrettin Hoca’nın göle maya çalması bile olasılık olarak bunlarınkinden daha akıllıca... Yavan olacağını kendi ağızlarıyla söylüyorlar.
Soru: Son günlerde yapılan KCK operasyonlarını değerlendirir misiniz? İlginç isimler gözaltına alınıp tutuklandı, mesela Hasan Cemal’in “Tanırım iyi çocuktur” dediği Yazar Ragıp Zarakolu, mesela BDP’nin anayasa taslak uzmanı Profesör Büşra Ersanlı (Bu hanım, Yahudi asıllı spekülatör George Soros’un Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin kurucularından). Bunların tutuklanması, ülkemizdeki liberal-dinci ittifakını da çatlattı. Ali Bayramoğlu, Baskın Oran, Cengiz Çandar gibi isimler, AKP’ye “O eski milliyetçi-muhafazakar dalga yeniden kabarıyor... Fikir özgürlüğü elden gidiyor... Açılım bitti...” gibi kalıp suçlamalarla saldırmaya başladılar. Bunlara bakılırsa, bu gibi isimler birer aydındırlar, ellerine silah almamışlardır, bunlara dokunmak faşizmdir. Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, cevap verdi köşesinden bunlara sertçe “KCK ne, PKK ne? İkisinin de başında ’Önder Öcalan’var. Doğu’daki PKK’lıların lideri de, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan...”
Şimdi Paşam, Gülerce doğru demiyor mu ha KCK, ha PKK ne farkı var ki? Bu Zarakol’lar, Ersanlı’lar, bunların her melaneti işleme özgürlükleri mi var, yani bütün suç o dağdaki kandırılmış Kürt çocuklarında mıdır? Onları bu yola itenlere operasyon yapıldığında, bu gibiler neden feryat ederler?
Pamukoğlu: KCK, PKK’nın şehir örgütlenmesi. PKK’nın döktüğü kanları düşününce hemen herkes dağ kadrosundaki eli silahlı oğlan ve kızları akla getiriyor. Doğru, tetiği çeken onlar ama onların zihnini, ruhunu zehirleyenler, ülkeyi hızla bölünmeye götürenler kimler? Propagandayı yerleşim alanlarında yürütenler kimler? Milisler, yani KCJK mensup ve üyeleri. Mesele unvan, sıfat, statü, meslek, yaş baş değildir. Şayet yıllardır süren silahlı kalkışmanın bir parçası oldukları kanıtlanır ve deliller sağlamsa, kim olursa olsun yargılanacak ve cezasını çekecektir.
Bunları savunanlara gelince; geçin hepsini, tencere varsa kapak da olacaktır. Ruh sağlığı esastır. Soru: Paşam son soru: “Ey Vatan” kitabınızda “Milliyetler, asırlardan akıp gelen sellerdir/Önlerine ne çıkarsa; sürüp, yıkar devirir” diyorsunuz. Türk milliyeti, bu seli koparan mı olacak, bu sele kapılan mı? Umutlu olsun mu bu ülkeyi ve bu milleti sevenler?
Pamukoğlu: Halkın gücü ve ısrarı olmadan hiçbir şey olmaz. Kendi gücünün farkında olmayan halk, hiçbir şey yaptıramaz. Türkiye’nin kaybettiği en kıymetli şey duyarlılıktır. Duyarlılık olmadan milli heyecan harekete geçirilemez. Türk ulusu, kötü giden her şeyi ters yüz edecektir. Her geçen gün bilincin yükseldiğini görüyorum. Sonunda kimse acınacak mazeretlere sığınmasın. Uçurtmalar rüzgârın gücü ile değil, o güce karşı koydukları için yükselirler, bu unutulmasın!

Türk Ordusu, halk çocuklarından oluşur. Subayı, astsubayı, uzmanı, erbaş ve erleri halk çocukları, halkın ta kendisidir. Asalet unvanları, soyluluk, asilzadelik bağları yoktur. Her zorluğa katlanır, asla sızlanmazlar, üniforma altında terbiye ve sadakatleri hiçbir milletin askeriyle kıyaslanamaz.

Halkın gücü ve ısrarı olmadan hiçbir şey olmaz. Kendi gücünün farkında olmayan halk, hiçbir şey yaptıramaz. Türkiye’nin kaybettiği en kıymetli şey duyarlılıktır. Duyarlılık olmadan milli heyecan harekete geçirilemez. Türk ulusu, kötü giden her şeyi ters yüz edecektir.

Cazim Gürbüz
Yeniçağ

Yazı dizinin sonu.
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)