Sayın Talu,
Ülkeme akademisyen olarak fayda sağlamak isteyen firari bir subayım. İstifa hakkım olmadığı için bu yola başvurmak zorunda bırakıldım. Yurtdışında prestijli bir üniversitede doktorama devam ediyorum. Fakat ülkeme gelemiyorum. Çünkü, işimi değiştirmek istediğim için havaalanında tutuklanacağım.
***
Çok yaşasın, Milli Savunma Bakanı yine “askerlikte yenilik” üstüne “yeni” bir açıklama yaptı.
Hem başbakanına hem Genelkurmay’a bağlı “milli” bir “savunma bakanı”nın sık sık değişen inisiyatifi takdir edilesi şey tabii!
Ama bu işin özü galiba şu:
Bu sistem öyle yama kaldıramayacak durumda!
Önce bir felsefeniz olacak; önce askerliğin gerekleri ile teknik, teknolojik imkanlar, ülke şartları, kamu kaynakları, gençlerin durumu, zaten profesyonel olan askerlerin hali, on binlerce “bedava hizmetçi” erat; çağdışı kanun, hiyerarşi ve imtiyazlar; memleketin iş ve işsizlik ufukları üstüne, hepsini birbirine bağlayan bir düşünce sisteminiz olacak…
Sonra Anayasa’ya filan bakacaksınız:
Cumhuriyet nedir, demokrasi, hukuk devleti, eşitlik, özgürlük, hak hakikaten nedir diye!
***
Giriştekine benzer yüzlerce mektup var elimde. Birkaçı çok yere gitmiş; gerisi özel.
Kimi artık emekli; kimi hala muvazzaf. Kimi henüz firari, kimi mahkum. Kimi “cezasını” çekmiş. Kimi yeni bir hayat kurabilmiş, kiminin hayatı kararmış!
Milli Savunma Bakanı’nın soyadı “Gönül” ya, önce bakması gereken yer de bu “gönül” meselesi.
Nasıl şimdi ‘6 yıl hizmet taahhütlü, gönüllü profesyonellik erlik” düşünüyorlar; sistemin tamamına da öyle biraz “gönül” zaviyesinden bakacak.
Mecburi hizmet ve istifa yasağından, vicdani ret hakkına kadar!
Çünkü, TSK’yla ilgili kanunların çok maddesi çağ, insan hakları, eşitlik, hukuk, demokrasi ve cumhuriyet dışı!
***
Subay ve astsubay, “nasbedildiği” tarihten itibaren tam 15 yıl mecburi hizmete bağlanıyor.
İstifa edemiyor, bazen 14-15 yaşında tayin edildiği mesleği 40’ına kadar değiştiremiyor.
Ama iki dudak arası hapis yiyebiliyor, pat diye atılabiliyor. “Tek taraflı” bir yükümlülük. Kimine göre hükümlülük!
Diyebilirsiniz ki, ama eğitim, ama ona yapılan harcamalar…
Bakın, aşağıdakilerin hepsi de aynı 15 yıl mecburi hizmetle yükümlü veya hükümlü:
1.Çocuk yaşta askeri liseye verilen, 8 yıl eğitim gören subay. (22 yaşındaki teğmen 37’sine kadar.)
2. Sadece 4 yıl Harp Okulu okumuş subay.
3. Çocuk yaşta Astsubay Hazırlama Okulu’na verilip üstüne Astsubay Meslek Yüksekokulu okumuş, toplam 5 yıl eğitim görmüş astsubay.
4. Sadece 2 yıl Meslek Yüksek Okulu okumuş astsubay.
Eğitim süresi de, öğrenciye yapılan harcama da eşit değil; ama mecburi hizmet aynı!
Kaldı ki, 2 ila 8 yıl eğitim için 15 yıl mecburi hizmet (30 yıl önce 10’du), ne yükümlülükle bağdaşır, ne hükümlülükle!
Tazminat ödeyerek ayrılmak dahi mümkün değil.
Ancak atılırsan tazminat ödüyorsun. Firariysen 18 ay gizlenme, sonra atılıp üç beş ay mahkeme, 6 ila 10 ay hapis, ayda 1000 TL taksitle (anormal şişirilmiş) 60 bin TL tazminat!
***
Tercümesi şu:
İşinden ayrılmak istediğin için ya aşırı mecburi hizmet ediyorsun ya da hapis yatıyorsun! Kaçakçı olsan tecili var. Bunun yok! “Asker şahıs hariç” demiş hukuk devleti!
Askerliğe, asker millete onca övgü yaparken; sistematik olarak askerlik ile hapsi, yükümlülük ile hükümlülüğü neredeyse eşdeğer tutan sistemin “Gönül”ü olmak nasıl bir şeydir!
***
Bu sistemin ruhunu, kendi içindeki gönülsüzlükleri açıkça, dürüstçe, hakça tartışamadan; sadece askerliği değil, Türkiye’yi de; asker veya değil, 35 milyon erkeği, eşlerini, analarını, çocuklarını da huzura kavuşturamazsınız!
Sadece “gönüllülük” yetmiyor, vicdan, hakkaniyet, adalet de gerekiyor.
Sadece “Gönül” olmak yetmiyor; akıl ve yürek de istiyor!
Umur Talu
Habertürk
Ülkeme akademisyen olarak fayda sağlamak isteyen firari bir subayım. İstifa hakkım olmadığı için bu yola başvurmak zorunda bırakıldım. Yurtdışında prestijli bir üniversitede doktorama devam ediyorum. Fakat ülkeme gelemiyorum. Çünkü, işimi değiştirmek istediğim için havaalanında tutuklanacağım.
***
Çok yaşasın, Milli Savunma Bakanı yine “askerlikte yenilik” üstüne “yeni” bir açıklama yaptı.
Hem başbakanına hem Genelkurmay’a bağlı “milli” bir “savunma bakanı”nın sık sık değişen inisiyatifi takdir edilesi şey tabii!
Ama bu işin özü galiba şu:
Bu sistem öyle yama kaldıramayacak durumda!
Önce bir felsefeniz olacak; önce askerliğin gerekleri ile teknik, teknolojik imkanlar, ülke şartları, kamu kaynakları, gençlerin durumu, zaten profesyonel olan askerlerin hali, on binlerce “bedava hizmetçi” erat; çağdışı kanun, hiyerarşi ve imtiyazlar; memleketin iş ve işsizlik ufukları üstüne, hepsini birbirine bağlayan bir düşünce sisteminiz olacak…
Sonra Anayasa’ya filan bakacaksınız:
Cumhuriyet nedir, demokrasi, hukuk devleti, eşitlik, özgürlük, hak hakikaten nedir diye!
***
Giriştekine benzer yüzlerce mektup var elimde. Birkaçı çok yere gitmiş; gerisi özel.
Kimi artık emekli; kimi hala muvazzaf. Kimi henüz firari, kimi mahkum. Kimi “cezasını” çekmiş. Kimi yeni bir hayat kurabilmiş, kiminin hayatı kararmış!
Milli Savunma Bakanı’nın soyadı “Gönül” ya, önce bakması gereken yer de bu “gönül” meselesi.
Nasıl şimdi ‘6 yıl hizmet taahhütlü, gönüllü profesyonellik erlik” düşünüyorlar; sistemin tamamına da öyle biraz “gönül” zaviyesinden bakacak.
Mecburi hizmet ve istifa yasağından, vicdani ret hakkına kadar!
Çünkü, TSK’yla ilgili kanunların çok maddesi çağ, insan hakları, eşitlik, hukuk, demokrasi ve cumhuriyet dışı!
***
Subay ve astsubay, “nasbedildiği” tarihten itibaren tam 15 yıl mecburi hizmete bağlanıyor.
İstifa edemiyor, bazen 14-15 yaşında tayin edildiği mesleği 40’ına kadar değiştiremiyor.
Ama iki dudak arası hapis yiyebiliyor, pat diye atılabiliyor. “Tek taraflı” bir yükümlülük. Kimine göre hükümlülük!
Diyebilirsiniz ki, ama eğitim, ama ona yapılan harcamalar…
Bakın, aşağıdakilerin hepsi de aynı 15 yıl mecburi hizmetle yükümlü veya hükümlü:
1.Çocuk yaşta askeri liseye verilen, 8 yıl eğitim gören subay. (22 yaşındaki teğmen 37’sine kadar.)
2. Sadece 4 yıl Harp Okulu okumuş subay.
3. Çocuk yaşta Astsubay Hazırlama Okulu’na verilip üstüne Astsubay Meslek Yüksekokulu okumuş, toplam 5 yıl eğitim görmüş astsubay.
4. Sadece 2 yıl Meslek Yüksek Okulu okumuş astsubay.
Eğitim süresi de, öğrenciye yapılan harcama da eşit değil; ama mecburi hizmet aynı!
Kaldı ki, 2 ila 8 yıl eğitim için 15 yıl mecburi hizmet (30 yıl önce 10’du), ne yükümlülükle bağdaşır, ne hükümlülükle!
Tazminat ödeyerek ayrılmak dahi mümkün değil.
Ancak atılırsan tazminat ödüyorsun. Firariysen 18 ay gizlenme, sonra atılıp üç beş ay mahkeme, 6 ila 10 ay hapis, ayda 1000 TL taksitle (anormal şişirilmiş) 60 bin TL tazminat!
***
Tercümesi şu:
İşinden ayrılmak istediğin için ya aşırı mecburi hizmet ediyorsun ya da hapis yatıyorsun! Kaçakçı olsan tecili var. Bunun yok! “Asker şahıs hariç” demiş hukuk devleti!
Askerliğe, asker millete onca övgü yaparken; sistematik olarak askerlik ile hapsi, yükümlülük ile hükümlülüğü neredeyse eşdeğer tutan sistemin “Gönül”ü olmak nasıl bir şeydir!
***
Bu sistemin ruhunu, kendi içindeki gönülsüzlükleri açıkça, dürüstçe, hakça tartışamadan; sadece askerliği değil, Türkiye’yi de; asker veya değil, 35 milyon erkeği, eşlerini, analarını, çocuklarını da huzura kavuşturamazsınız!
Sadece “gönüllülük” yetmiyor, vicdan, hakkaniyet, adalet de gerekiyor.
Sadece “Gönül” olmak yetmiyor; akıl ve yürek de istiyor!
Umur Talu
Habertürk