Tunus’ta devrimden sonra gerçekleştirilecek ilk seçime az bir zaman kalmışken, laiklik yanlılarıyla radikal İslamcı gruplar arasındaki gerginlik git gide artıyor. Sandıktan en çok oyla çıkması beklenen siyasi parti Ennahda'nın hedefinde, Türkiye modelini örnek alarak ülkesinde huzuru tesis etmek var.
Tunus’ta 23 Ekim’de gerçekleştirecek olan seçimler öncesinde, radikal dinci grup Selefilerin şiddet eylemlerine başvurmasıyla, laiklik yanlısı Tunuslular sokaklara döküldü, “bahar havası” fırtınaya döndü.
Şeriat yanlısı olarak bilinen, ancak bir tehdit unsuru olarak görülmeyen Selefilerin eylemleri, İran Devrimi üzerinden İslami değerleri eleştiren Fransız-İran ortak yapımı “Persepolis” filminin Tunus’ta yayınlanmasıyla başladı.
Filmin, 7 Ocak tarihinde Nessma isimli televizyon kanalında gösterilmesinin ardından, Selefiler, kanalı işgal etti ve binayı yakmaya çalıştı. Daha sonra, kanalın yöneticisi Nebil Karanoui’nin özür dilemesi bile öfkeli grubu yatıştırmadı.
Geçtiğimiz Cuma günü, namaz sonrasında binlerce Selefi eylemci, Başbakanlık binasına yürüdü. Burada isteklerini dile getiren grup, Tunus'un İslami kökenlerine geri dönmesi ve hilafetin yeniden kurulması gibi taleplerde bulundu. Polis engeline takılan göstericiler arasındaki öğrencilerin ve genç işsizlerin fazlalığı dikkat çekti.
Selefiler bu protestoyla da yetinmedi, aynı günün akşamında Karanoui’nin evine molotof kokteylleri fırlattı.
LAİKLİK YANLILARINDAN KARŞI EYLEM
Araştırmalara göre küçük bir azınlık olan radikal grup, kalkıştığı eylemlerin şiddete dönmesi ve seçim öncesi gibi kritik bir zamana denk gelmesi nedeniyle ülkede huzursuzluk yaratıyor. Bu yüzden Selefiler, sayıları her ne kadar az da olsa, yaptıklarıyla göze batmaya başladı.
Cuma günkü ve daha öncesindeki eylemlere en belirgin yanıt, Tunus’un laik kesiminden geldi. Salı günü, Radyo Mosaique’ten yapılan yürüyüş çağrısına kulak veren sol görüşlü vatandaşlar, evvelki gün başkent Tunus'un sokaklarını doldurdu. Sanatçı ve sendika mensuplarının da aralarında bulunduğu göstericiler, ellerinde pankartlarla yürüdü, 68 Mayıs’ının sloganlarını tekrarladı ve sivil devlet isteğini dile getirdi. Birkaç yüz kişinin katılımıyla başlayan yürüyüş, sonradan binlerce insanı bir araya getiren bir eyleme dönüştü.
“TÜRKİYE'DEKİ Ak Parti GİBİ OLACAĞIZ”
Ülkede, iki taraf arasında yaşanan bu sürtüşmeden en çok rahatsız olanların başında, seçimlerde sandıktan galip çıkması beklenen “Ilımlı İslam” yanlısı siyasi parti Ennahda yer alıyor. Türkiye modelini benimsediği bilinen partinin yöneticileri yaşanan gerilimle ilgili açıklamalarında, Persepolis filminin İslami hassasiyetleri yok saydığını, dolayısıyla halkın isyanını anladıklarını ama Selefilerin şiddet eylemlerini kesinlikle hoş görmediklerini, hoş görmeyeceklerini belirtiyor. Partililer, bu olayların ülkede demokrasiye geçişi ve ılımlı İslam’ın tesisini baltalamasından korkuyor.
Seçim öncesi anketlerine göre, oy oranı yüzde 20 ile 30 arasında değişen Ennahda Partisi’nin kurucusu Raşid Gannuşi, “Türkiye’deki Ak Parti gibi hem İslami değerleri koruyan hem de demokratik” bir parti olduklarının altını çizerek, tedirginlik yaşayan her iki tarafın da güvenini kazanmaya çalışıyor. Sürgünde olduğu Londra’dan, Ocak 2011’de dönen Gannuşi, kadınların statüsüne müdahale etmeyeceklerinin, Şeriat kurallarını dayatmayacaklarının ve koalisyon hükümetine açık olduklarının garantisini veriyor.
Ülkedeki laiklik yanlıları, tüm bu vaatlere rağmen Ennahda’ya tam olarak güvenemiyor. Partinin ikili oynadığını, vitrinde demokrat, köklerinde radikal İslamcı olabileceği ihtimalinin unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Öte yandan, Ennahda da aynı sebeplerle kendi içinde bazı sıkıntılar yaşıyor. 1981’de kurulmuş olan partinin, radikalizme mesafeli yönetici kadrosu, partinin tabanındaki şeriat yanlılarıyla ters bir görüntü sergiliyor.
OLAY ÇIKARAN FİLMİN YÖNETMENİ KONUŞTU
Tunus’ta, İslamcı-laik geriliminin çıkış noktasındaki Persepolis filminin senarist ve yönetmeni Marjane Satrapi de, isyanlarla başlayıp, Zeynel Abidin Bin Ali hükümetinin düşmesiyle devam eden ve demokratik bir seçime doğru giden süreç hakkında yorumda bulundu. Arap Baharı’nı başlatan Tunus halkına olan hayranlığını dile getiren İranlı yönetmen, “Tüm devrimler zorlu zamanlardan geçer. Benim filmim Tunus’ta birkaç kez yayınlanmıştı, ama bu sefer, seçimlerin yaklaşıyor olmasının etkisiyle böyle sert bir tepkiye neden oldu” dedi.
Filmin yayınlanması için böyle bir zamanın seçilmiş olması ve yaratacağı hassasiyetin oyları İslamcılara yöneltmesi ihtimali, bazı Tunuslu çevrelerce, Nessma’nın kasıtlı ve planlı bir adım atmış olabileceği yönündeki senaryoların dile getirilmesine neden oluyor.
Hürriyet