Hukukçular, dinlemelerle özel hayatların deşifre edilerek anayasa suçu işlendiğini belirtti.Hukukçular, Türkiye’nin önemli bir dönemden geçtiğini, hukuka aykırı biçimde yapılan dinlemelerle baskı ve antidemokratik yöntemlerin hız kazandığını ve insanların özel hayatlarının deşifre edilerek anayasa suçu işlendiğini belirttiler. Hukukçular, “Toplumun büyük bir kesimi ya dinleniyorsak diye korku içinde yaşıyor” dediler.
Ergenekon, Poyrazköy, İnternet Andıcı, Balyoz ve Odatv iddianameleri ile gündemden düşmeyen dinleme kayıtlarının ardından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gazeteci Nedim Şener ile telefonda yaptığı özel sohbet görüşmesi ve gazeteci Oray Eğin’in köşesinde dinlendiğini belirten yazısının ardından gözler yeniden hukuka aykırı yapılan dinlemelere çevrildi.
Eski İstanbul Baro Başkanı Muammer Aydın, dinlemelerin birçoğunun hukuksuz olarak yapıldığını belirterek “Dinlemelerle ilgili olarak yasanın düzenlemesine karşı başka türlü delil elde etme imkânına bakılmadan, önce dinleme deliline başvuruluyor. Dolayısıyla Türkiye’de bugüne kadar yapılan dinlemelerin tek başına delil olmayacağı Yargıtay Ceza Dairesi’nin kararıyla netleşmesine karşı dinlemeleri delil olarak kabul eden mahkemeler insanları tutukluyor” dedi.
Dinlemenin bir şantaj unsuruna dönüştüğünü ve insanların özel hayatlarının deşifre edildiğini kaydeden Aydın, “Türkiye’de dinlemelerle insanların özel hayatı ihlal edilerek anayasal suç işleniyor. İnsanlar baskı altına alınarak karar veriliyor. Hangi kanattan olursa olsun hukuksuz dinlemenin yapılması, suç olmayan dinlemelerin ifşa edilmesi, hepsi suçtur. Bunun sonu baskı rejimine doğru gider” diye konuştu
Avukat Celal Ülgen ise dinlemelerin, yeterli delil olmaması durumunda hâkim kararıyla yapılabileceğini söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Nedim Şener arasındaki görüşmenin Odatv iddianamesine konulmasının Türkiye’de hukukun bataklığa saplanmasının bir sonucu olduğunu kaydeden Ülgen şu görüşleri kaydetti:
“Türkiye çok önemli bir dönemden geçiyor. Baskı ve antidemokratik yöntemler hız kazanıyor. Türkiye kanun devletinden çıkıp bir an önce hukuk devletine geçerse bu sorunlar çözülür.”
Ceza hukukçusu avukat Ergin Cinmen, yasadışı dinlemelerin suç olduğunu, bunun Türk Ceza Kanunu’nda açıkça belirtildiğini vurgulayarak “Bu suçu çok fazla kişi işliyor, ancak suçu işleyenler ortada yok. Suçu işleyenler yakalanmıyor” dedi.
Yasadışı dinlemelerde, dinlemeyi yapanların ortaya çıkarılmamasında siyasi iradesizlik olduğunu vurgulayan Cinmen, “Şu anda dinlenmeyenler bile psikolojik bir bunalım içindeler ya dinleniyorsak diye. Bu toplum bir bunalım içinde, siyasi iradesizlik toplumu psikolojik bunalıma soktu” değerlendirmesini yaptı.
Eski baro başkanlarından Turgut Kazan dinlemelerin CMK’nin 135. maddesine göre yapıldığını belirterek “Adını koyarsanız yasal dinleme. Fakat burada çok sayıda ihlal var” dedi.
Anayasaya göre haberleşme ve özel hayatın gizli olduğuna dikkat çeken Kazan, “Sanık ya da sonradan hüküm giymiş insan da olabilir. Bu insanlarla iletişim kurmuş insanlarda var. Hukuk devleti, bu gizliliği korumalıdır. Şu anda Türkiye ısrarla bu ihlalleri yaşıyor ve bu ihlaller tek örnek değil” dedi.
Cumhuriyet