Işık Kansu yazdı:"Hedef Doğru Da..."

CHP’nin örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, partinin örgütlenme stratejisinin değişmesi gerektiği kanısında. Örgütle birlikte, Türkiye’nin içine düşürüldüğü durumdan sıkıntı duyup da içtenlikle parti için çalışmak isteyenlerin, özellikle aydın kesimin kucaklanması gerektiğini düşünüyor.Sağ partilerdeki gibi yalnızca merkezden yönetimin, sorgulamayı önde tutan CHP için geçerli olamayacağını söylüyor. Yetkinin büyük ölçüde yerel örgütlerde olmasından yana:
“Örneğin, belediye başkan adaylarını biz merkezde belirliyoruz çoğunlukla. Oysa örgütün içinden çıkan çeşitli aday adayları var. Onların arasından bir tanesini adaylığa atadığınız anda, diğer aday adayları için üyeler, ‘Madem merkez atadı, seçilmesi için de merkez gerekeni yapsın’ diye düşünüyor, çalışmıyorlar. Oysa, demokratik bir yarış olsa, yerelin en güçlü adayı, diğer aday adayları arasından sıyrılsa, birçok küskünlük giderilebilir.”
Nihat Matkap’ın dedikleri ve hedefi doğru da, uygulama farklı.
Duyduk ki, Ankara Etimesgut ilçeye bağlı Elvankent temsilciliği kapanmış. Niye? Genel merkezde de görevli, MYK kararı ile listeye girmiş bir Ankara milletvekili -ki, haberi bize ileten CHP’liler, ‘O kendisini çok iyi bilir’ dediler- söz vermesine karşın temsilcilikle hiç ilgilenilmemiş! Karar verilmiş, kapıya bir duyuru ile birlikte kilit vurulmuş.

Cezaevi ziyaretinin sonucu
CHP’li Atilla Kart, AKP milletvekilleri ile 2 bakanın cezaevinde Deniz Feneri tutuklularını ziyaretlerini, “İmtiyaz yaratma ve adli mercilere gözdağı vermek” olarak nitelendirmişti.
Benzer bir ziyaret, geçmişte de yaşanmış ve sonucu parti kapatmaya kadar gitmişti…

1997’de RP’li Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, düzenlediği Kudüs gecesinde “aydınlara şeriat enjekte edeceğini söylediği için” mahkemece tutuklanmıştı. Dönemin RP’li Adalet Bakanı Şevket Kazan da cezaevine giderek Bekir Yıldız’ı ziyaret etmişti.
Anayasa Mahkemesi, RP’yi kapatma kararında ziyareti şöyle yorumlamıştı:
“Aynı zamanda RP Genel Başkan Yardımcısı da olan Adalet Bakanı tarafından tutukevinde ziyaret edilen Sincan Belediye Başkanı, belediye başkanlığı görevi ile hiçbir ilgisi olmayan laiklik karşıtı birtakım siyasi gösteriler sergilemiş ve anayasanın laik Cumhuriyet ilkesine ve yasalara açıkça meydan okumuş ve toplumda büyük tepkilere neden olmuştur. Adalet Bakanı Şevket Kazan’ın tutuklu Sincan Belediye Başkanı’nı cezaevinde ziyareti, Sincan’da, Belediye Başkanı’nca başlatılan ve yürütülen laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı siyasi gösterilerin Refah Partisi’nce de benimsendiğini ve desteklendiğini gösteren ve bu yolla kamuoyuna verilen bir mesaj niteliğindedir. Bu nedenlerle, Şevket Kazan’ın eylemi laik Cumhuriyet ilkesine aykırı görülmüştür.”
Bugünkü sonucu ise biliyorsunuz: Ziyaret edilen hemen hemen tüm cep fenercileri serbest!
Karşıdevrim anayasası
Arkadaşımız Erdem Gül’ün haberine göre, AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, partisinin Kızılcahamam kampında, anayasanın değiştirilemez hükümleriyle ilgili olarak, “Bu maddelerdeki bayrakla, cumhuriyetle, başkentin Ankara oluşu ile ilgili bizim bir değiştirme talebimiz yok” demiş.
Ancak değiştirilemez maddelerdeki “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti”ni, “dili Türkçedir” hükümlerini unutmuş…
AKP’nin bu tavrı, ADD Isparta Şubesi Başkanı Mahmut Özyürek tarafından imza kampanyası ile birlikte kamuoyuna açıklanan bildirideki kaygıların temelsiz olmadığını ortaya koyuyor:
“AKP ve PKK bir ‘karşı devrim anayasası’ getiriyorlar. Bu anayasa hem karşı devrimi kurumsallaştıran, hem de karşı devrim karşısında durmuş dinamikleri güçsüzleştirip yetkisizleştirerek intikam alan bir hüviyet taşıyor. AKP’nin yapmak istediği anayasa bellidir: Kürdistan’a özerklik. ‘Türk milleti’ kavramının anayasadan çıkartılması. Atatürk ilke ve devrimlerinin tasfiyesi. Laikliğin ‘din özgürlüğü’ diye tanımlanarak, tersine çevrilmesi. Başkanlık sistemi. Devlet egemenliğinin uluslararası ‘camia’ya devri.
Atatürk’ün deyimiyle ‘bütünüyle Türkiye’yi mahvedecek’, her öğesiyle tüm Türk ulusunu sömürge tutsaklığına sürükleyecek nitelikteki bir ‘bölünme anayasası’ kalkışmasına karşı tüm yurttaşlarımızı ayağa kalkmaya çağırıyoruz.”
Sana ne?

Akşam gazetesi yazarı Ali Saydam, CNN Türk’te Ayşenur Arslan’a, Başbakan’ın Cumhuriyet’i terör ile ilgili toplantıya çağırmamasını uygun bulduğunu söyledi:

“Sabah kalkıyor, Başbakan ne derse yanlıştır diyorlar. Bu tepki Başbakan’ı ciddi olarak rahatsız ediyor olabilir. Cumhuriyet ve özellikle de Sözcü böyle bir algı yaratıyor.”
Ali Bey de sabah, akşam Başbakan’ı övsün, rahatlatsın. Başı göğe erer belki.
Hikmet Bila
Yalın ve ince yaradılışının ardında çetin bir gazeteci, titiz bir araştırmacı kimliği taşıyan Hikmet Bila’nın aramızdan ayrılışı ile Atatürkçüler bir kardeşlerini daha yitirmiş oldu.
Daha çok çalışmanın zamanıdır.


Işık KANSU
CUMHURİYET
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)