Türkiye’nin yeni anayasaya ihtiyacı yok

Sevgili okurlar; sonunda Meclis açıldı, BDP’liler “hayırlısıyla” yeminlerini edip göreve başladılar. 8 milletvekili ise henüz hâkimler razı gelmediği için hapiste. Meclis’in açılmasıyla birlikte “yeni anayasa” beklentisi de en üst düzeye çıktı. Sizinle sohbetimin hemen başında net biçimde söyleyeyim ki “Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı yok.” Sorunlu maddeler varsa bunlarda değişikliğe gidilebilir tabii ki. Ama sıfır anayasanın gereği yoktur.

Ne zaman yazılır?

Anayasalar toplumların temel uzlaşma metinleridir. Bir yaşam biçiminin, hukukun, vatandaş olmanın resmidir. Yazılması da “akla geldiği” zaman değil, tüm toplumu sarsan olağandışı değişimlerde olur. Bir savaş veya iç savaş, çok büyük bir doğal felaket ya da darbe-devrim sonrasında “yeni bir anayasa” yazılır. Seçimle oluşan parlamentoların yeni bir anayasa yazdığı bugüne kadar hiç görülmemiştir. Anayasa aynı zamanda bir kuruluş belgesidir.

1921 Anayasası

Büyük önder Mustafa Kemal’in 23 Nisan 1920’de kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin hazırladığı anayasa imparatorluk dışında Türkiye’nin ilk anayasasıydı. Ancak o tarihlerde halkın büyük bölümü bu anayasanın Osmanlı Anayasası olduğu düşüncesindeydi. Bu anayasa milli kuvvetlerin Kurtuluş Savaşı’na hazırlanması için yazılmıştı ve sadece üç yıl yürürlükte kaldı. Cumhuriyet’i kuran kadro ve Meclis kendi anayasasını yazdı.

1924 Anayasası

Cumhuriyet’in ilanından sonra Meclis’in ilk görevi yeni anayasa yazmak oldu. Çok tartışılan “1921 Anayasası’nda Türk-Kürt tanımı vardı, 1924’de bu sadece Türk oldu” söylemi yanlıştır. 1921 Anayasası yazılırken, Meclis üyeleri ve halk Osmanlı tebaasıydı. Oysa 1923’de kurulan devlet bir “ulus devlet” niteliğindeydi ve bu nedenle “vatandaş olan herkes” Türk olarak kabul edildi. Bu tarihi gerçeği görmek istemeyenler şimdi gürültü çıkarıyor.

1961 Anayasası

1946’da “çok partili rejime” geçildikten sonra Türkiye NATO’ya da girdi. Komünizme karşı bir kale işlevi yüklenen Türkiye’nin “demokratik rejime” gereken uyumu sağlayamadığı görüldü. Batı’nın teşvikiyle “Türkiye yeniden dizayn edilmek üzere” askeri darbe yapıldı. Batı Türkiye’nin demokrasi, hukuk ve insan hakları konusunda eğitilmesine karar verdi. Bu doğrultuda yazılan yeni anayasa özgürlüklere geniş sınırlar tanıdı.

1982 Anayasası

Temel görevi Türkiye’yi ve Batı’yı komünist yayılmasından korumak olan Silahlı Kuvvetler yine Batı’nın teşvikiyle, 1961’de geniş özgürlükler tanıyan, 1971’de budanan anayasayı rafa koyarak darbe yaptı. Yeni anayasa Türkiye’nin “dünya kapitalist sistemine engetre olmasını” sağlayacak, ama bunu devletin denetiminde yapacak kurallar manzumesi olarak yazıldı. 1990’dan sonra ise bu anayasanın pek çok maddesi değiştirildi.

Asker anayasası

Yeni anayasa yazılmasını isteyenlerin neredeyse tamamı mevcut anayasanın “askerler tarafından” yazıldığını ve bunun bir “darbe anayasası” olduğu söylüyor. Teknik olarak doğru olsa bile bu 1982 anayasasının “demokrasi, hukuk ve insan haklarına aykırı” maddelerinin çok önemli bir bölümü değiştirildi. En önemlisi 90’ların ortalarında giriş bölümü değiştirildi, “Kutsal devlet” ve “12 Eylül ruhu” anayasadan tamamen çıkarıldı.

17 değişiklik 80 madde

Bugün kullandığımız anayasa tam 17 kere değişikliğe uğradı ve 80 maddesi farklı hale geldi. Artık bu anayasaya “darbe anayasası” tanımı yapmak doğru değildir. Buna karşı hâlâ antidemokratik ve hukuka aykırı olan maddeleri vardır. Bunların “hızla değiştirilmesi” yerine “yeni baştan” bir anayasa yazmaya kalkmanın çok da anlamı yoktur. Ancak “yeni anayasa” söyleminin arkasında asıl niyet çok başkadır. O da Türkiye’nin tamamen dönüştürülmesidir.

Psikolojik baskı

Şu anda herhangi bir vatandaşa “yeni bir anayasa gerekli mi?” diye sorarsanız alacağınız cevap kesinlikle “evet” olur. Ama hemen arkasından “Neden?” ve “Yeni anayasada neler olmalı?” diye sorarsanız büyük olasılıkla bir cevap alamazsınız. Kamuoyu şiddetli bir “yeni anayasa” dayatması ve bunun yarattığı psikolojik baskının altında. Garip olan, aynı soruyu sözde bu işin bayraktarlarına sorduğunuzda da tatmin edici cevap alamıyorsunuz.

Yeni araba gibi

Dayatılan “yeni anayasa” talebi tıpkı “Yeni araba ister misin?” sorusundaki gibi etki yapıyor psikolojik açıdan. Bir yıl önce bile araba almış olsanız “yenisini ister misin?” sorusuna hepimiz olumlu yanıt veririz. “Yeni” daima ilgi çeker, talep yaratır elbette. Anayasanın yeniden yazılmasına da halkın çok önemli bir bölümünün bakış açısı budur. Hiç kimse neden yeni bir anayasa istendiğini sorgulamaz, arkasındaki niyeti merak etmez.

Bir test yapalım

Ben gerek yazılarımda gerekse çıktığım TV programlarında ısrarla soruyorum “Yeni anayasada neler olacak, mevcut olan anayasada istenmeyen bölümler hangileri?” diye. “Yeni anayasa” dayatmacılarından bugüne kadar hiçbir yanıt alamadım. Hep bir “uzlaşmadan, müzarekeden” söz ediyorlar ama bunun temelini asla söylemiyorlar. Parlak sözlerle hep “asker anayasasını değiştireceğiz, demokratik olacak” deniyor, ama o kadar.

Şunlar olacak mı?

Size de tavsiye ederim, her yerde sorun; örneğin “Yeni anayasada sıkıyönetim, olağanüstü hal, Milli Güvenlik Kurulu, parti kapatma, YÖK olacak mı?” deyin. Bakalım ne cevap alacaksınız. Ya da “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ibaresinin yerine ne getirilecek? “Özerk bölgeler kurulacak mı?” diye sorun. Sizi tatmin edecek cevaplar veren çıkacak mı bilemiyorum. Ben şu ana kadar hiç cevap alamadım.

AKP’nin ihtiyacı yok

İşin aslına bakarsanız, bugün “yeni anayasa” diyen hatta bunun 9 ayda tamamlanmasını isteyen AKP’nin yeni anayasaya hiç ihtiyacı yok. 12 Eylül 2010’da yapılan referandumla, halkın rızası alınarak yüksek yargı tamamen değiştirildi, yargı tam bir iktidar bağımlılığı altına alındı. Üniversiteler, iş dünyası, medya, silahlı kuvvetler de etkisiz hale getirildi. Ortam bu kadar uygunken iktidar yeni anayasa ile neden sorumluluk altına girmek istesin ki.

Parlamento devre dışı

Şimdi gelelim iktidarın asıl niyetine. Burada iki temel niyet çıkıyor karşımıza. Birincisi Meclis’i olabildiğince yeni anayasa ile oyalamak ve bir anlamda devre dışı bırakmak. TBMM anayasa tartışmaları ile hararetli günler geçirirken, hükümet “Bu çalışmalara gölge düşürmemek için” ülkeyi “Kanun Hükmünde Kararnamelerle” yönetmeye yönelecektir. İktidarın hedefinde, arzulanan düzenlemeler için Meclis’in ayak bağı olmaması var.

İlk üç madde

İktidarın ikinci niyeti ise Anayasa’nın ilk üç maddesini “değiştirilemez” olmaktan çıkarmak. Eğer bu yönde bir ortam sağlanabilirse hiç kuşkunuz olmasın işte o zaman yeni bir anayasa yazılımı başlar. Ancak iktidarın şu andaki gücü bile ilk üç maddeyi değiştirmeye, örneğin laiklik kavramının çıkarılmasına yetmeyecektir. O halde AKP açısından bakılınca yeni anayasa yazmanın fazla bir cazibesinin olmadığı ortadadır.

Uzlaşma - müzakere

Anayasa tartışmalarındaki en büyük kandırmaca ise “uzlaşma” ve “müzakere” sözlerinin çok sık kullanılması. İktidar ortaya hiçbir şey koymadan “uzlaşma” öneriyor ve bunun için “müzakere” yapılmasını istiyor. Afaki biçimde “demokratik-sivil” anayasa diyeceksiniz ama ortaya hiçbir öneri getirmediğiniz halde “uzlaşma” arayacaksınız. Vatandaşa da “Bakın bunlar sadece köstek oluyor” diye muhalefeti şikâyet edeceksiniz.

Muhalefet tuzağa düşmemeli

Gözlediğim kadarıyla muhalefet partileri de “yeni” sözünün sihrine ve kamuoyunda oluşan psikolojik ortamın peşine takılarak “Evet Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var” diyor. Güya “uzlaşma-müzakere” toplantılarının olumlu geçtiğini ilan ediyor. Oysa muhalefetin bu tuzağa düşmemesi ve yapılan tüm değişikliklerden sonra anayasada kalan anti demokratik maddeleri tek tek ortaya koyup bunların düzeltilmesini talep etmelidir.

Ve sonuç

Sevgili okurlar; göreceksiniz çok uzun süre anayasayı tartışacağız ama bunu hayata geçirmeyeceğiz. İktidar zihninin arkasındakini söylemeden ortaya bir “yeni anayasa” kavramı atıp herkesi oyalıyor. Türkiye 4 yılını Kürt açılımı ile geçirdi ve sonuç alamadı, bir o kadar süreyi de anayasa ile geçirebiliriz. Yeni anayasa tartışması, Türkiye’nin temel sorunlarını çözemeyen, ama yaptığı her icraatı çok parlak gösteren iktidarın bir kandırmacasıdır, o kadar.

Hepinize iyi haftalar dilerim..

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)