İrtica yolunda durum
Pazartesi, Mart 05, 2012
Emekli eğitimci Mehmet Halil Anık şöyle demekte:”7 Şubat 2012… Yer TBMM. Başbakan parti grup toplantısında konuşuyor.. Ve her zaman yaptığını yapıyor!..
Esiyor;gürlüyor;çatıyor;alkış alıyor!..
Dindar nesil,dindar gençlik kavramı üzerinden yine kendisi gibi düşünmeyenlere yükleniyor!.. Sanki;din elden gitmiş!.. de;geri çağrıyor!..
Ne irtica,ne mürteci!.. Sanki;hiç var olmamış bu ülkede!..
Ne 31 Mart vakası,ne de bir Menemen olayı!.. Ne de onlarca,kin kisvesi altındaki gerici isyanlar!.. Hepsi birer iftira kampanyasıymış,din düşmanlarının!..
Vicdanınız ve yüreğiniz el verirse,alkış tutanlara katılın. Bi-dahaİ;bi daha çağrılarını kulak verin,sürünmekte olduğumuz karanlıklara göz yumun!.. Diyor ki;
“Bu kampanya o kadar bayattır ki, 13 Nisan 1909 tarihindeki, 31 Mart Vakası’yla başlayan irtica kampanyaları Türkiye’de periyodik aralıklarla milli iradenin gasp edilmesinde araç olarak kullanıldı.İrtica diyerek partiler kapatıldı, …demokrasi askıya alındı, …insanlar idam edildi, …hükümetin eli kolu bağlandı, …millletin dini değerleri,milli,manevi değerleri ayaklar altına alındı.İstiklal şairimiz bakın ne diyor,şimdi ondan da bir irticayı dinliyelim.” Ve Mehmet Akif’in şiirini okuyor Başbakan!..
“Zulmü alkışlayamam,zalimide asla sevemem.Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.”
Şu günlerde Mustafa Kemal Atatürk’ün “Benim en büyük eserim” diye övündüğü Meclis’in kürsüsünden BDP Diyarbakır Milletvekili olan Altan Tan şiddet Atatürk’e saldırmakta,neredeyse Atatürk’ü İngiliz ajanı ilan etmekte.Altan Tan’ın o Meclis’te bulunması için koşulları hazırlayan o katliamcı,gaddar,acımasız,didaktör(!) Atatürk.Şaşılacak şey.
Gerçi,çok partili hayat için DP’nin önünü açan İsmet Paşa’nın derisini yüzüp içine saman doldurmaktan söz eden öilletvekilllerine rastlamıştık.Ancak ne Bayar ne de Menderes Atatürk’e,ilkelerine söz söyletmediler.Dini siyasette kullandılar ,Cumhuriyet’e sahip çıktılar.Sonra DP’nin yerine AP geçti,bazı milletvekillerinin Cumhuriyet’e,laikliğe saldırdıklarına tanık oluyorduk.
İşte o yollarda yürüyenlerin bizi getirdiği son nokta.Oysa Atatürk’ü kanınla korumak şeklinde bir tedbir hala yürürlükte ama kim dinler yasayı, kim dinler Anayasayı. ‘Kanun diye diye kanun tepelenmekte de ana muhalefetten çıt yok.Eğer bir patinin Genel Başkanı çıkıp da “Atatürk’ü aknunla korumaya lüzum yok” diyor ve hiçbir şey yapmıyorsa, o zaman Altan Tan kürsüye çıkar ve ağzıa geleni söyler.Denktaş’a ölümünden sonra ağıt yakan Kıbrıslı Türklerden de utanmazlar mı?Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki yasa,31 Temmuz tarihinde,7872 sayılı Resmi Gazete’de yayınlayarak yürürlüğe girmiştir.Yasa şöyledir:
Madde 1-Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk’ü temsil eden heykel,büst ve abideleri ve yahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden,kıran,bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2-Birinci maadede yazılı suçlar;iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallelerde yahut basın vasıtasıyla işlenirse hüküm olunacak ceza yarı nisbetinde arttırılır.
Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli arttırılır.
Madde 3-Bu yasada yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılarınca re sen takibat yapılır.
Madde 4-Bu yasa yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5-Bu yasa Adalet Bakanı tarafından yürütülür.
Şimdi lütfen söyler misiniz? 1951’den bu yana bu kanunları kim uyguladı?
Şimdi Cumhuriyet’in savcıları yok mu? Atatürk’ü kim koruyacak?Hapisanedeki komutanlar mı,yoksa Çankaya’da Atatürk’ün Köşk’ünde oturan Sayın Cumhurbaşkanı mı?Atatürk’ü ve ilkelerini koruyacak hiç bir güç kalmamış.
Şimdi iş millete ve onun gençliğine düştü demektir.Koca bir ulusun direnme hakkını ancak o gençç kuşak demokratik yollardan ve halkı aydınlatarak kullanmaya itmelidir.Başka yol kalmadı.
Kurtul Altuğ
Aydınlık
Tags