Cumhurbaşkanı doğru söylüyor ama o kadar


Çok sevdiğim bir arakadaşım vardı. Söyledikleri ile yaptıkları sürekli çelişirdi.
Söyledikleri doğru, ama yaptıkları baştan aşağı yanlış olduğu için sürekli hüsrana uğrardı.
Biz arkadaşları olarak bu duruma çok üzülür, kendisini uyarır, ama bir türlü başarılı olamazdık.
Çünkü arkadaşım çok iyi kalpli olmasına rağmen son derece inatçıydı. Bildiğini okurdu.
Bir gün, bir arkadaş yine doğruları söylediği sırada onun sözünü kesti ve şöyle dedi:
“Sen çok yanlış işler yapıyorsun ama konuşurken hayret edilecek kadar aklı başında laflar ediyorsun. Bu nasıl iş?”
Cumhurbaşkanının son zamanlardaki söylemlerini okudukça yukardaki arkadaşımı anımsıyorum.
Cumhurbaşkanı da doğruları söylüyor ama yaptıklarına bakıyorum ve hayretler içinde “Bu kadar çelişki nasıl olur” diye düşünmeden edemiyorum.
Örnek vereyim:
Hükümetin yangından mal kaçırır gibi meclisten geçirdiği ve her aklı başında insanın kabul edemeyeceği yasaları gözünü kırpmadan onaylaması…
Kendi yetkisi içindeki atamalarda devletten yana koyduğu doğrulara uygun olmayan düşünce yapısındaki insanları demokratik eğilimleri bile dikkate almadan seçmesi…
Hukuk devletini rafa kaldıran yargılamalara karşı olduğunu zaman zaman ima etmesine rağmen bir girişimde bulunmaması…
İktidarın, geçmişle hesaplaşma adı altında, devleti ve devletin kurumlarını yıpratıcı boyutlara taşıdığı öc almaya dönük tutumuna müdahil olmaması…
Bütün dünyayı rahatsız eden, adaleti zedeleyen, hukuka aykırı uzun tutukluluklar konusunda ortaya bir iki laf atmaktan başka mevkiinin gerektirdiği ağırlığı koymaması…
Cumhurbaşkanının bu tavrının taşıması gereken partilerüstü konuma yakışmadığını ve uymadığını özellikle belirtmek istiyorum.
Cumhurbaşkanları seçildikten sonra artık içinden çıktıkları partinin gömleğini çıkarıp bir kenara koymak zorunladadırlar.
Abdullah Gül’ün bunu yapmadığını görüyorum.
Bakın, cumhurbaşkanı’nın şu sözlerinin altına demokratik rejimden yana olan kim imzasını atmaz?
“Anayasalar, hiçbir özel fikrin, partinin, ideolojinin ve doktrinin mührünü taşımamalıdır. Toplumun tüm kesimlerinin hak, özgürlük ve beklentilerini bugün ve gelecekte teminat altına alacak nitelikte olmalıdır.”
Cumhurbaşkanı belki başka bir beklenti içinde olabilir. Ama Başbakan’ı tanıyanların beklentisi, cumhurbaşkanı’nın söylediklerini içermeyen bir anayasa yapılacağı doğrultusundadır.
O anayasanın da Recep Tayyip Erdoğan anayasası olacağı kesindir.
Cumhurbaşkanı’nın uzun tutukluluk konusundaki sözleri de tartışılmayacak doğruları kapsıyor:
“Yeni anayasa süreci zaman alacaktır. Acil hukuki meselelerin, vakit kaybetmeden çözülmesi gerekmektedir. Bu meselelerin başında, adaletin tecellisini geçiktiren, uzun tututkluluk sürelerinin fiili cezaya dönüşmesine yol açan adli sorun ve uygulamalar gelmektedir. Adaletin tecellisi için devletin bütün organları sorumluluklarını yerine getirmelidir.”
Cumhurbaşkanı da biliyor ki, ne Meclis, ne hükümet, ne yargı, ne de diğer devlet organları bu konuda görevlerini yerine getirmiyorlar.
Ve bir gerçek daha da şu:
Cumhurbaşkanı söylediklerinin yapılması için ne yetkilerini kullanıyor, ne de devlet başkanı olarak ağırlığını koyuyor.

Tufan Türenç

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)