Ben böyle maç görmedim


Çocukluğumdan beri bu ülkede maç izlerim.
Ama Fenerlahçe-Trabzonspor maçı gibisini görmedim.
İnanın büyük bir endişe içinde, titreyerek izledim maçı.
Trabzonsporlu futbolcuların bazıları öyle bir doldurulmuş ki, birer gladyatör gibi çıkmışlar sahaya.
Rakibini bitirmek, yok etmek için…
Fenerbahçeli futbolculara, özellikle de Emre’ye kıyasıya giriyorlardı.
Hakem ise karşısındaki futbolcuyu bitirmeye dönük tekmeler savuran futbolcuların futbol dışı bu hereketlerini görmezden geliyor, ya hiç faul vermiyor, ya da yüzde binbeşyüz kırmızı kartlık pozisyonları sarı kartla geçiştiriyordu.
Hakemin bu zaafı hem seyirciyi, hem de vuran kıran futbolcuları daha da cesaretlendirdi.
Maç bir çok kez durdu. Sahaya her şey atıldı.
Trabzonspor’dan iki futbolcu futbol dışı hareketleri nedeniyle kesinlikle saha dışında kalmalıydı.
Ama hakem o kadar aciz davrandı ki, maç çığrından çıktı. Bir felaketin yaşanmaması mucizeydi.
Colman ile Sokora’ya hakem kırmızı kart gösteremedi ama TFF mutlaka gereken ceza vermelidir.
Sadri Şener’i anlamakta zorlanıyorum. Neden bu kadar geriyor ortalığı? Amacı nedir?
Şampiyonluk Kupası’nın Fenerbahçe’den alınıp Trabzonspor’a mı verileceğini umuyor?
Neden öfkesine hakim olamıyor? Bunun, en büyük zararı kendi takımına verdiğini görmüyor mu?
Başkanları böyle bir öfke ve düşmanlık sergilerse zaten ateşli olan Trabzon seyircisini kim tutabilir?
Sonuç ne oldu? Hem maçı kaybettiler, hem de futbol kurallarını baştan sona çiğnediler.
Trabzonspor’a ağır cezalar gelebilir.
Bakın öfke nelere yol açıyor.
Ben bir futbol seyircisi olarak şunu söylemeliyim: Böyle maçlar seyretmek istemiyorum. Benim gibi milyonlarca futbol seyircisi de istemiyor.
Düşmanlıklar yaratılmasına karşıyım. Bunu yapanları hangi takımdan olursa olsun kınıyorum.
Yapmayın, Türk futbolunu lütfen dinamitlemeyin.

——————————————————————————————-
Başbakan Başkanlık sistemini ısıtıyor

Aslında Başbakan Erdoğan gönlünde yatan bu sistemi geçen yıl ısıtmayı denedi ama erken olduğuna karar vermiş olmalı ki bir yerde kesti.
Bugün Slovenya’da bu konuyu yeniden gündeme taşıdı.
Bu kez belli ki, bu konuyu sürekli gündemde tutacak ve aklı yatarsa da gerçekleştirmek için düğmeye basacak.
Türkiye’nin bugün geldiği, daha doğrusu getirildiği noktada başkanlık sistemine geçmesi ve başkanın da Erdoğan olması durumunda adı konmasa da ülkenin halen yaşadığı otokrasi (Tek adam rejimi), resmileşmiş olur.
Geniş anayasal yetkilerle donatılmış bir Erdoğan’ın AKP iktidarında diktatör olmaması olası mıdır?
“Hayır olmaz” diyen çıkar mı? Mutlaka çıkar. Ama bu itiraz ciddiye alınabilir mi? Görünen köy klavuz istemez.
Tayyip Bey Türkiye’nin bugünkü siyasal yapısında başkan değil, kesinlikle diktatör olur.
Kendisine bağlı yürütme, yasama ve yargı ile Erdoğan karakterinde bir insanın demokrat kalabilmesi mümkün müdür?
Haydi kolay gelsin bakalım.
Türkiye’de huzur ve güven içinde yaşayan, düşünce ve ifade özgürlüğüne sahip, uygar ve çağdaş vatandaş olmak giderek zorlaşıyor.

Tufan Türenç

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)