Darbeler ve Siviller
Salı, Mayıs 08, 2012
Genelkurmay Başkanlığı’nın “Harp okullarında darbe eğitimi verilmemektedir” şeklindeki açıklamasını görünce gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.
12 Eylül 1980’in üzerinden 30 yıl geçti, ama darbe tartışmaları bitmedi.
Darbeler sayesinde Türkiye, demokrasisini, parti ve seçim sistemini, yönetim tarzındaki yanlışları da doğru dürüst tartışamadı.
Örneğin 12 Eylül’de askerlerin sıkıyönetime rağmen olayların önüne geçmediği, darbe ortamı yaratmak için bazı olayları kışkırttığı artık sık sık yazılıyor.
***
Darbe öncesindeki sağ sol çatışması, hatta solun kendi içinde bile fraksiyonlar halindeki kavgası, anarşi, her gün haber bile olmayan siyasi cinayetler darbenin tek nedeni gibi hatırlanıyor.
Ama politikacıların o dönemdeki yanlışları, inatları, çekişmeleri, ortamı giderek germeleri, pek çok kişinin yazıp söylemesine karşın uzlaşma çaresi aramamaları, seçime gitmemeleri gibi şeyler unutuluyor.
Örneğin gaz, çay, şeker, benzin gibi temel maddelerin bile bulunmadığı, karaborsanın alıp yürüdüğü, kaçakçılığın yolsuzluğun ayyuka çıktığı pek söylenmiyor.
Polisten yargıya hemen bütün devlet kurumlarının ikiye bölündüğü, bir kentten ötekine geçilemediği, kurtarılmış bölgeler yaratıldığı, her türlü çatışmanın silahlı, örgütlü mücadeleye dönüştüğü, lise çağlarında silah kullanıldığı da pek konuşulmuyor.
***
O günlerde “Bu gidişe kim dur diyecek” başlıkları atan gazeteler darbe kışkırtıcısı mıydı, yoksa pek çok kişinin kaygısını mı dile getiriyordu?
Bir ülkede darbe yalnızca dış güçler istedi, medya destekledi ya da askerlerin canı sıkıldı diye olmaz.
Ve darbelere suni ortam hazırlamak da o kadar kolay değildir.
Bazı tarihi süreçler sonradan bakıldığında belki daha iyi gösteriyor, ama içinde yaşarken bile pek çok kişi o ortamda darbenin gelmekte olduğunu rahatlıkla anlayabilir.
Hem 60 hem de 80’den önce birçok kişinin politikacıları uyardığı, yazılar yazdığı, en azından bir erken seçimin gerilimi düşüreceğini söylediği bilinmeyen şeyler değil.
Ama politik kadrolar, darbeler sayesinde bunların hiçbirinin hesabını vermedi bugüne kadar. Aksine mağdur sayıldıkları için de sonradan politikaya devam ettiler.
Askerlerin demokrasiye ne yaptığını konuşmaktan sivillerin ne yaptığını konuşamadık.
Oysa aslında demokrasi süreci için bu daha önemliydi.
Kürşat Başar
Cumhuriyet
Tags