Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Uludere konusunda Başbakan Erdoğan'a sert eleştirilerde bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
-Terör sorununu toplumun desteğiyle çözülür. Tüm siyasi partiler ortak çaba harcamalı. Silahla olmuyor. 40 yıldır deniyoruz, çözülmüyor. İlk raporu biz yazdık. Bizim önerilerimizi eksik bulabilirsin, yanlış bulabilirsi. Bir sen öneri getir. Destek verilecekse biz ona da varız. Biz bunları tartışıyoruz ülkede ne oluyor. 4 yiğidimizi daha toprağa verdik.
- Şehit olan anaların ellerinden öpüyorum. Bize söyledikleri bir cümle var. Bu ne zaman bitecek. Peki kim çözecek. Bizim çözümümüzü söyledik. Toplumsal uzlaşmayla parlementonun dışında ikinci bir komisyon kuralım. Bir uzlaşma sağlayacağız. Ve sorunu çözmek için masaya oturacağız.
- Başbakan hala ne olduğunu anlamıyor. Biz sorunları büyütmek için sorunlardan yararlanmak için değil, sorunları çözmek için yola çıkıyoruz. Hedefimiz budur.
- Bizim önerimiz orta zekaya sahip olan herkes tarafından anlaşılır.
-Dört yiğidimizi daha toprağa verdik Hatay Dörtyol'da
-Ne söyleyeceksiniz? Diyarbakır'daki, Trabzon'daki, Tekirdağ'daki şehit annesi de aynı şeyi söylüyor. Bu sorunu ancak CHP çözer.
-Bizim onlara borcumuz var. Ateş düştüğü yeri akar. Sorunu çözmüyoruz. Bizim çözümümüze de kulak kabartmıyoruz. E ne yapacağız?
Uludere
- 28 Aralık 2011 tarihi, bizim tarihimiz de kara bir lekedir. Bu tarihte Uludere faciası yaşandı. Biz o tarihte Van'daki depremin acılarını sarmak için Van'a gittik. Ve bu faci yaşandığında ben Uludere'ye gitmek istedim.
-Bizim Uludere'ye gidemeyeceğimizi sanıyorlardı.
-Oraya bir çadır tiyatrosu kurdular. Taziye evine gidemedik. Bakanlar gittiler. Hiç ölenlerin yakınıyla ilgisi olmayan birinin telefonunu verdiler. Tam bir mizansen. Biz başsağlığı diledik diye kandırıyorsun.
-Oraya gittim, dünyanın eleştirisini aldım.Acılar hepimizn acısı, sevinçler de hepimizin sevinci. Tasada ve hüzünde hep beraber olmalıyız. Böyle bir olayın olduğu her yere gideceğim. Nerece bir haksızlığa uğraya varsa oraya gideceğim. Ülkenin birliği zedelenir. Kan paraları ile anaları susturmak istediler. Onlar çocuklarının geri gelmeyeceğini biliyorlar zaten. Bir annenin en saf en duru çığlığı bu. Batıdaki de bunu söylüyor doğudaki de. Bu sorunu çözmek siyaset kurumun borcudur. İşin özü bu.
-Cumhuriyet Halk Partisi önerisini getirmiştir. Siz de önerinizi getirin. Ben o olaydan sonra defalarca sordum. Siz bu istihbaratı nereden aldınız? Bu soruyu niye soruyorum. Kankası oldukları yabancı devletlerin oyuncağı oldular mı olmadılar mı onu öğrenmek için. Eğer siz istihbaratınızı yabancı ülkenin istihbaratına endekslemişseniz, güvenliğinizi de endeklemissinizdir.
-Genelkurmay Başkanlığı Erdoğan'ın basın ofisi mi. O cevap vermiyor. Onun sözcüsü olan Genelkurmay cevap veriyor. Demokrasilerde böyle birşey yoktur. Siyaset kurumu cevap veremyecek. Basın sözcüsü çıkacak, milli kaynaklardan aldık diyecek. Ne oldu tamamının yalan olduğu ortaya çıktı. Wall Street yazdı, hemen bizimkiler yalanladı.
-Kendi ülkeninizin güvenliğini başkalarına emanet ederseniz, kendinizi bir süre sonra o ülkenin taşeronu olarak görürsünüz. Geleceğiniz taşeronluktur.
-Operasyondan sonra benim haberim oldu dedi. Sınır dışı operasyon yapılıyor ondan sorna başbakanın haberi oluyor. Böyle bir durumda başbakanın o koltukta bir saat bile kalmaması gerekir. Sen bu ülkeyi nasıl devrediyorsun. Böyle bir şey olamaz. Efendim operasyon yapıldıktan sorna bana haber verdiler. Sen nasıl bir başbakansın, yoksa o koltukta kuklamısın. Halktan özür dile. Ben aciz bir başbakanım de. Ülkenin yönetimi adına utanıyorum. Bu millet sana yüzde 49 oy verdi. Böyle yönet diye mi verdi?
-Bunların hiç bir şeyden habi yok. Bunların tek bir şeyden haberi var. Ceplerimiz nasıl dolacak.
-İki rapor düzenlediğini, raporların amerikaya gittiğini hep birlikte öğrendik. Sayın Başbakan'ın Türkiye'yi çok zor duruma soktuğunu bilmesini isterim. İlk kez bir böyle bir şey olmuştur. Başkalarının içişlerini görüşmek bizim işimiz değil. Hele hele oradaki mezhep çatışmaları ile oynamak akıl almaz bir durum.
-Bizim ak dediğimize onlar kara diyorlar demiş. Öyle bir şey yok. Her zaman doğrunun yanındayız. Türkiye'nin en büyük sorunu siyasi ahlak sorunudur.
Tutuklu vekiller
-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Egemenlik bir kişinin elinde değildir. Egemenlik bir kurumun elinde değildir. Üç kurumun elindedir. Yasama, yürütme, yargı.
-Nereye gitseler her yerde önüne geliyor tutuklu vekiller. Dünyanın neresine gidersen git Recep tayyip Erdoğan bu ayıp her yerde karşına çıkacak.
3 grup başkanı uzlaştı. TBMM Başkanı Çiçek'e verdiler. Ama bu sefer de Erdoğan'ın MYK'sı devreye girdi. Tam bir siyasi ahlaksızlık.
AKP'ye göre suçsuzsa çıkartırsın, KAP'ye göre suçluysa tutuklarsın. Böyle bir yargı sistemi nerede var.Demokrasi kültürünüz nasıl bir kültürdür.
Toplu Sözleşme Görüşmeleri
Memurlara zam görüşülüyor, Anayasa değişikliği sırasında toplu sözleşme vardı şimdi toplu görüşme var. Toplanıyorlar bir odaya başlıyorlar pazarlığa. Peki sen ne yapacaksın, yutacaksın. Sen sarı sendikacısın arkadaş. 3 kuruş zamla Yunanistan'a dönecekmişiz. Ama ceplerine çalışırlar.
Memur arkadaşlarımız eylem yapacaklar. Onları destekliyoruz. Kırmadan dökmeden demokratik bir şekilde onları destekliyoruz. CHP her zaman onların yanında olacak.
TOBB Genel Kurulu'nda katıldım. Bizim üzerimize düşen genel bir görev var. 1) Yolsuzluk yapmayacağız yapana izin vermeyeceğiz. 2) Önce istihdam yaratacağız. Herkes bu ülkede huzur içinde yaşayacak. Herkes barış içinde yaşayacak. Umudu olmak zorundayız halkın. Yakında kongrelerimiz bitecek. Sonra da kurultayımız olacak. Halka güven verdiğimiz sürece karşılığını alırız. Türkiye'yi yeniden inşaa edeceğiz.
Yapılan operasyondan haberi yok, çiftçiden haberi yok, kayıt dışı çalışandan haberi yok. Biz hep beraber çalışcağız.
Cumhuriyet
