Özet!


Çarelerin tükenmeyeceği demokrasiyle yönetilen, iktidar sahiplerinin kendilerinden başka gerçekleri gören, söyleyen olmadığına inandığı bir ülkede; bizim ülkemizde:

İktidardaki partinin genel başkanı ve başbakanı ile ana muhalefet sürekli kavgalı.

Muhalefet partileri arasında ekonomik, sosyal, siyasal açıdan “gidişe dur” diyecek ortak bir görüş, ağız birliği yok.

Cumhurbaşkanı ile Çankaya’ya göz koyan Başbakan, aralarındaki koltuk kavgasını hukukumuz kardeşlikten öteye martavalı ile örtmeye çalışıyorlar.

Ana muhalefet genel başkanı ile Genelkurmay Başkanı’nın arası limoni!

Ergenekon ve Balyoz davaları yeni belgeler, bilgiler ortaya çıktıkça cıvıma aşamasında.

Bağımsız yargı iktidara dümen kırmış, bağımlı.

***

Terör, AKP iktidarının tek başına iktidara geldiği 2002 yılında şehit sayısı 10 iken, sayı 2012’ye kadar artarak; 2003’te 31, izleyen yıllarda 75, 105, 111, 146, 171, 80, 106, 162 ve bu yılın ağustos ayına kadar 117.

Terörün 2002’den bu yana itibaren azgınlığını, etkisini arttırdığını şehit rakamları kanıtlamakta.

Başbakan RTE’nin millete açıkladığına göre; terörle mücadelede alınan mesafe fevkalade olumlu!

Terör sorununu çözümleyecek ama; “Türkiye’nin önü içeride dışarıda kesilmeye çalışılıyor”. Yoksa? Evvel Allah, terör belasını kesip atacak!

İktidarın önünü kesenleri hesapsız, pusulasız konuşmalarıyla tarihe İçişleri Bakanı diye geçen İdris Naim Şahin açıkladı: “(terörle) Çatışmanın İstanbul’da kalem ve kitapla devam ettiğini, Geçimli’de atılan havan mermisiyle İstanbul’da Ankara’da yazılan yazıların bir fark olmadığının” altını çizdi ve:

İşte huzurunuzda, okullar olmasa maarifi (milli eğitimi) pek güzel yöneteceğini açıklayan Osmanlı nazırı gibi; İstanbul’la Ankara’da kalemli, kitaplı yazarlar olmasa…

…her gün şehit vermemize karşın millete terörü pekâlâ zararsız hale getirmekte olduklarını yutturacak bir İçişleri Bakanı, Bay İdris Naim Şahin!

***

İnkârcı bir bakan da huzurunuzda:

On yıldır iktidar olan bir partinin sınır karakollarını ağır silahlı saldırılara karşı koruyacak kalekollara dönüştürülmemenin sorumluluğunu; “Cumhuriyet kurulduğundan beri zaten karakol sorununun çözümlenemediğini” beyan buyuran, böylece beceriksizlikten kaynaklanan sorumluluğunu kolay yoldan, geçmişe havale eden bir Bakan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar!

***

On yıldır çözümlenemeyen Kürt ve Alevi sorunları hâlâ gündemde.

Sünni-Alevi kışkırtmasına örnekler giderek çoğalıyor.

Hoşgörü, iktidar olmanın bağışlayıcı yönü rafta.

Suriye’ye silahla müdahaleye hazır, ne ki yukarıdan (Rusya) yandan (İran) ve uzaklardan (ABD) höt sesleriyle şu sıra siyasal cihat sürdüren hükümetin sıfır sorun politikası bir kez daha iflasın eşiğinde!

Dışişleri Bakanı bizi (hükümeti) bağlamaz diye kıvırmaya çalışıyor ama, İran; Genelkurmay Başkanı Firuzabadi’nin demeciyle, açık, anlaşılır, sindirilmesi olanaksız bir tehdit savurdu.

Ankara Suriye muhaliflerinin arkasında durmaya devam ederse Tahran; “Sıra Türkiye’ye gelecek” diye RTE’yi, hayır, hayır, Türkiye’yi tehdit ediyor. Başbakan’ın da sıfırcı Davutoğlu’nun da suratından düşen bin parça!

***

Tahran’da Ahmedinejad’la üç kez yanaklardan şapur şupur öpüşen ve bugün dost olmayan yüzünü gösterince “Dünyada yanında hiç kimsenin kalmadığı dönemde İran’ın yanında olan ülke Türkiye idi” diye ağlama duvarı önünde bir Başbakan, RTE!

Özetlersek: Yaşadığımız süreç bu parti ve Başbakanı ile memleketimizde izlediğimiz siyaset manzaraları!

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)