Gazeteciliğe Devam


Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin 4. olağan kongresinde kürsüden şöyle konuşuyordu dün:

“Bu salonda tüm Türkiye var. Her türlü ayrımcılığı reddediyoruz. Sadece bize oy verenlerin partisi olmayacağız... Yüzde 99’la iktidar olsak bile yüzde 1’in hakkını, hukukunu, tercihlerini korumak boynumuzun borcudur... Uzlaşma kültürü içinde, hoşgörü zemininde bir siyasi iklimden yanayız...”

Bu sözlerin sahibi, gazetemizin de aralarında bulunduğu bir grup yayın organının AKP kongresini izlemesine bizzat yasak koyan kişi. Günlerdir beklenen ‘demokrasi manifestosu’ndan çıka çıka siyasi tarihimizde örneği olmayan bir sansür kararı çıktı. CHP, bu antidemokratik yasağa tepki olarak AKP kongresini protesto etti. Akreditasyon almalarına karşın Yurt gazetesi kongreye gitmedi. Rahatsızlıklarını dile getiren ve hükümet yetkililerini bu konuda sorgulama cesaretini gösteren meslektaşlarımız ise sınırlı sayıda kaldı. Basının genelinde bu yasağı görmezden gelme, sessiz kalma şeklinde gözlediğimiz tavır, mesleğimizin geleceği açısından kaygı vericidir. Umarız, demokrasi tarihimize kara harflerle geçecek bu yasak, herkesten önce biz gazeteciler için, hak ve özgürlüklerimiz söz konusu olduğunda cilalı sözlere değil, icraatlara bakmamız gerektiği konusunda uyarıcı görevi görür.

İsmi bizzat Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk tarafından konan Türkiye’nin en eski ve en köklü gazetesi Cumhuriyet, her dönem sivil ya da askeri her iktidarın hedefinde oldu. Buna rağmen doğru bildiği yoldan dönmedi.

Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da gazetecilik yapmaya, iktidarları kamu adına yakından izlemeye ve halkın çıkarına aykırı icraatını gözler önüne sermeye devam edeceğiz.

Onlar beğenseler de beğenmeseler de.

Kılıçdaroğlu: İkili çözüm olmaz

Arena Spor Salonu’nda olamasak da televizyondan izlediğimiz kongre mesajlarına gelince...

Erdoğan konuşmasında Kürt sorunuyla ilgili CHP’ye daha önce yaptığı çağrıyı yineleyerek, “Biz hazırız. Evet diyorsanız oturup konuşacağız” dedi. Anlaşılıyor ki, Meclis açılır açılmaz kurmaylarını CHP’ye gönderecek. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu çağrıya nasıl bakıyor? Dünkü görüşmemizde şu yanıtı verdi:

“Bu sorun ikimiz yan yana gelerek çözülmez. Onun muhatabı farklı, bizimki farklı. Biz sorunun parlamentoda çözüleceğine inanıyoruz. O ise inanmıyor. Biz sorunun meşru memurların yasadışı terör organıyla bir masa etrafında oturmasını uygun görmüyoruz. Aramızda derin görüş farkı var.”

‘Teklifimiz geçerli’

“Başbakan bu işi oyçokluğuyla çözülecek bir sorun olarak görüyor. Bizim görüşümüz belli. Sorunun toplumsal mutbakatla çözülmesi. Teklifimiz de Meclis’te Uzlaşma Komisyonu kurulması. O komisyona paralel bir de âkil insanlar heyeti kurulmasını istiyoruz. Bu tekliflerimiz ortada, hâlâ geçerli. Meclis’e gelirlerse oturur görüşürüz. Önerilerimize destek veren herkese, çözüm için her türlü katkıyı vermeye hazırız. Ama bugüne kadar bu yöndeki çabalarımıza karşı çıktılar. Meclis’e gelmediler.”

‘Çiçek inisiyatif almalı’

“Meclis Başkanı’ndan da daha fazla inisiyatif almasını istiyorum. O da bir çağrı yapmıştı. Bu sorunu sadece AKP çözemez diye. Ben Başbakan’ın samimi olduğuna inanmıyorum. Onun aklında sadece ‘Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında nasıl eylemsizlik kararı alırım’ sorusu var. Sorun çözmek için değil kendi istikbali için çalışıyor.”

‘Darbeden beslenen darbecidir’

Başbakan’ın partisine yönelik “Tüm darbelerin ya fiilen ya da fikren içindeler” suçlamasına da Kılıçdaroğlu şu karşılığı verdi:

“Tüm komşularla düşman olduğu yetmezmiş gibi, içeride de düşman yaratmaya çalışıyor. Kendi kongresinde başka konu yokmuş gibi CHP ile uğraşıyor. Bir kişi darbe hukukundan besleniyorsa onun adı da darbecidir. 12 Eylül’ün tüm yasaları yürürlükte. Gel kaldıralım dedik, gelmedi. Hepsinin uygulayıcısı kendisi. Kenan Evren’den ne farkı var. Evren bile basına bu kadar ambargo uygulamamıştır.”

Sansürün olduğu yerde CHP olmaz

AKP kongresine CHP protestosunun gerekçesini ise Kılıçdaroğlu şöyle açıkladı:

“İlk duyduğumda inanamadım. Halkın haber alma özgürlüğünü siz nasıl kısıtlarsınız? Siyasi tarihimizde bunun örneği yok. Bunun üzerine arkadaşlarıma ‘Gitmeyin’ dedim. Basına sansür, yasaklama konan yerde bizim ne işimiz var? Kendi başlarına yapsınlar. Basının diğer kesimlerinin de benzer tepkiyi göstererek kendi aralarında ayrımcılık yapan bu uygulamaya karşı durmalarını, ortak tavır koymalarını beklerdim. Bugün Cumhuriyet’i yasaklayan yarın başkasını da yasaklamakta tereddüt göstermeyecektir.”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)