Kahraman!
Çarşamba, Ekim 10, 2012
Suriye’ye savaş izni veren tezkereyi AKP’li bakanlar süs olsun diye çıkarmadık diye yorumluyor.
Başbakanları, Beşşar Esad’a her gün gelirim ha diye nutuklar çekiyor.
Genelkurmay, Suriye sınırına tank, top, obüs, asker yığıyor.
Çankaya’daki durduk yerde “Bu böyle devam edemez” diye açıklama yapıyor ve…
…aynı hükümet Meclis’ten Şam’ı uyaran caydırıcı izin aldık. Savaş mavaş yok içerikli demeçler veriyor.
Tezatlar ülkesi Türkiye.
Yalanla doğruyu ayırt etmenin neredeyse olanaksız olduğu bir ülke!
Nasıl bir ülke mi burası?
Başbakan’a hayran ünlü bir yazarın, ünsüz gazeteci eşinin TV’lerden laik devleti din kuralları emrine veren RTE’nin çağ atlattırdığını ilan ettiği, bir başka ünlü yazarın dün başka ülkelerde sivil otoritenin savaş söz konusu olduğunda emri kumandayı askerlere bırakmasına karşın, bizde tam tersi, komşu ülkeye mukabele emrini Başbakan’ın verdiğini yazdığı bir ülke!
***
Neler mi izleniyor toplumda?
Vur ensesine tokadı, al ağzından lokmayı atasözüne sadık milyonlarca insanımız bir araya gelip çığ gibi parlamentoya, Başbakanlık’a yürüyerek savaşa direncini ortaya koyamıyor.
RTE’nin savaş çığırtkanlığına karşı çıkamayan medya; polisin biber gazıyla dağıttığı küçük çaptaki savaş karşıtı eylemleri ülkenin duygularına tercüman olaylarmış gibi yansıtmakla yetiniyor.
Oysa RTE savaşa hazırlanıyor.
Hükümetin izin tezkeresi savaş çağrıştırmıyor, caydırıcı önlem yutturmacılığına karşın halkımız geceleri, RTE’nin Ankara’dan sınırdaki komutanlara, “Ya Allah ya bismillah, hedefiniz Şam’dır, ileri” diye emir verecek korkusuyla yatağa giriyor.
Sabahları oh, bir günü de savaşsız atlattık, şükürler olsun diye kalkıyor.
Diplomasi yoluyla sonuç alamayan RTE’nin sözde barış kimliği savaşa dönüşüverdi.
Top mermileri, RTE’nin Esad’a olan kinini kamçıladı.
Beş canın ölümüne neden olan top mermileri süreklilik kazanınca RTE’den savaş, illa ki savaş sesleri daha bir yoğunluk kazandı.
***
Artık emir komuta elinde, savaş tamtamları çalıyor.
ABD’deki gibi başkanlık sistemiyle yönetilse Türkiye ve yanıp tutuştuğu başkanlık koltuğunda oturan RTE olsa; TSK çoktaaan Şam’a doğru yürümeye başlamış olacaktı.
Neyin savaşı bu? RTE’ye göre Suriye kaynaklı ulusal yararların!
Nedir bu yararlar, açıklamış değil.
Ama gerçek giderek gölgelerden sıyrılıyor:
Kavga, Irak’ta da, Suriye’de de Şiilere karşı Sünni kavgası!
Bal gibi mezhep kavgası.
***
Sütunları ve ekranları dolduranlara göre peşine takıldıkları Başbakan, çağ atlatan bir kahraman!
1950’lerde benzer pek çok kahraman çıkmıştı sahneye.
Hatta içlerinden birine uygun şu iki dize dillere destandı:
“Üç kişidir bu vatanı kurtaran / Atatürk, Çakmak, bir de Koraltan.”
Hiç değilse o devirde yalakalar daha mütevazı idi.
1950’de tek başına iktidara gelen DP’nin Millet Meclisi Başkanı seçtirdiği Refik Koraltan’ın vatanı kurtardığını ilan ediyorlardı.
Ya şimdi?
“Bir kişidir vatanı kurtaran / Erdoğan, Erdoğan, Erdoğan!”