Kanun devletinden “Ferman” devletine
Çarşamba, Kasım 14, 2012
Doğrudur; demokratik sistemimiz; parti liderlerinin ağır tahakkümü altındadır. Doğrudur; vatandaş; seçim yaparken aklını değil de daha çok duygularını kullanır.
Ama ne olursa olsun; bir kişinin değil, geniş kadroların dahil olduğunu; en sonunda da halkın seçim yaptığı bir sistemimiz vardır. Bu sistem de ağır ağır hatalarından arındırılmaktadır.
Şimdi bu sistemi bırakıp, padişahlık sistemine dönüş hazırlıkları başlatıldı. Adına da başkanlık sistemi denilerek.
BAŞBAKAN DEĞİL SULTAN
Başkanlık sisteminin uygulandığı ülkelere bakın. Birinci kümedeki devletlerin örneğini Birleşik Amerika oluşturur. Burada halkın kültür seviyesi yüksektir; adalet sistemi çok iyi işler ve siyasiletçilerin hatalarını derhal sorgular; gerektiğinde cezalandırır. Böyle olunca başkanın diktatörleşmesine imkan verilmez.
İkinci bölük ülkeleri ise; adı başkan olan diktatörler yönetir. Halkın cahil; ekonominin geri olduğu ülkelerde görülen bu tür başkanlıklar dünya üzerinden hızla kalkmaktadırlar.
HHH
Türkiye’de ABD türü bir başkanlık sistemi yürütülemez. Çünkü; halk; futbol takımı tutar gibi parti tutmaktadır. Halkımız; aklıyla değil dinsel duygularla oy kullanmaktadır. Böyle olunca da bizdeki başkanlık çok kısa sürede padişahlık haline gelebilir.
Bilinmelidir ki bizim demokrasi tarihimiz, daha çok okumuş kesimle askeri kesimin yukarıdan yönlendirerek getirdiği; halkın istememesine karşın getirdiği bir temele dayanır. Mustafa Kemal Paşa 1922 sonlarında padişahlığı kaldırmaya karar verdiğinde onun en yakınında bulunan Rauf Bey, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy gibi isimler bile buna karşı çıktılar.
Türk milletinin “sultan”a itaati bir Allah emri gibi gördüğünü dikkate alırsak; bu davranışı içselleştirmiş bir toplumda başkanlığın kısa sürede “sultanlık” biçimine sokulacağını söyleyebiliriz.
Çünkü bizim milletin önemli bir bölümü, “Benim hayatım düzgün olsun da başımızdaki kim olursa olsun!” diye düşünmektedir. Bu maddiyatçılık, bugüne özgü değildir. Kök (Gök) Türk İmparatorluğu’nun Çinliler tarafından kısa sürede parçalanmasının sebebi de işte bu mal ve para sevdası olmuştur. Bunun acı ve ilginç örneklerini Türk Kimliği isimli kitabımızda aktardık.
ÇATIŞMA ÇIKAR
Başkanlık sistemi tartışmaları; Başbakan Erdoğan’ın gücünü daha da artırıp Türkiye’yi tek adam olarak yönetme arzusundan doğdu. Bu arzu belki de onun mağlubiyeti ile bitebilecek bir süreci de başlattı. Diyelim ki AKP’yi kullanarak; BDP’ye de Kürtçüleri memnun edecek vaatlerde bulunup bu yönde başarılı oldu.
Bu çatışmacı tavır ile kurulacak bir başkanlık sistemi; içeride daha şiddetli bir ayrışmaya yol açacaktır. Çünkü; yasaların yerini Başkan Erdoğan’ın buyrukları alacaktır. Tıpkı eskiden padişahların ferman yayımlaması gibi... Bugün bile “adalet sistemi” yürütmeyi, yani hükümeti kontrol edemez iken; başkanlık adı altında tek güç haline gelecek bir Tayyip Erdoğan’a o zaman hiçbir mahkeme dokunamayacaktır.
Böyle bir gücü eline geçirmiş bir Erdoğan; şu anki şiddetini, öfkesini daha da artıracak; muhalefeti ezecek; kendisi tek ses haline gelecektir.
***
Bunun; toplumda yaratacağı tepki ise halkın sokaklara dökülmesi olacaktır.
Başkan Erdoğan polisle bu tepkiyi bir süre engellese bile sonunda iç çatışma çıkacak; Türkiye; tarihinin en derin bunalımına sürüklenecektir.
Bu yüzden; diktatörlüğün kibar adı olan başkanlık yerine demokratik sistemimizi daha modernleştirecek değişikliklere gitmek gerekir.
AKP’li siyasetçileri; bu konuda Türkiye’nin geleceğini düşünmeye davet ediyorum.
Tags