Boğazlarına dizildi Ergenekon


Ne güzeldi Ergenekon, on yıllar boyu ithamları iftiraları manşetlerde gezdirdiniz, sahtekar deli sapık ne kadar hasta var konuşturup onlarca yazarı içeri tıktınız.

Ne güzeldi Ergenekon, sevmediğin nefret ettiğin ayak altından çekilsin dediğin ne kadar isim var karaladın hayatlarıyla oynadın çoluk çocuklarını perişan edip yok ettin.

Ne güzeldi Ergenekon, Amerikan elçilerine gidip alın bunları bunlar ittihatçı bunlar Kemalist, dedin, ekranlara çıkıp Türkiye bağırsaklarını temizliyor deyip yüzlerce insanın evini bastınız, ekranlarını kapattınız, kitapları arasına sıkışmış özel notlara kadar, kitapların yanına düşülmüş karalama notlara afişe edip manşetlerinizle eğlendiniz..

Ne güzeldi Ergenekon, ne kadar muhalif var canlı canlı zindanlara tıktınız, özgürlükleriyle onurlarıyla oynadınız.

Ne güzeldi Ergenekon, baş köşelere kurulup ekranlarda sabahlara kadar kim tuttu sizi, ağzınıza gelen yalanı ‘iddialar var efendim’ cümlesinin karambolüne sığınıp kezzap gibi döktünüz basının yazarların halkın başından aşağı..

Ne güzeldi Ergenekon, maaşlarınız ekranlarınız kahraman özgürlükçü havalarınızdan onlarca yıl geçilmedi…

Ne güzel cenneti ala’ymış Ergenekon hepiniz için..

Yalancının Ergenekon’u yatsıya kadar yanar der eskiler

Şimdi aynı yalan dolan iftira, gün döndü hesap döndü, sizlerin adını geçirmeye başladı, şu şu yazarlar PKK’ya çalışıyormuş, onlardan emir alıyormuş, bugünlerde manşetlere oturunca…

Bir vaveyladır kopuyor, bu kadar iftira olur mu, şimdi sizlerin ismi geçmeye başlayınca, yine bir ‘andıç’ vakası yine bir tezgah kumpas var diye ‘nihayet’ şimdi bülbül olup konuşmaya başladınız..

Evet kumpas var tezgah var, ama bu kumpas tezgah size gelinceye kadar terminatör gibi yüzlerce insanın hayatını yok ederken, sustunuz.

Ne zaman ki bir ucu hafiften olsun size de uzanınca, şimdi panik içinde ağlamaya başladınız, yazmaya bile cesaret edemiyorsunuz ama hepiniz ‘sıra acaba bizde mi?’ telaşı içindesiniz..

Şunların haline bakın ne komik, bu kadar acımasız iftirayı atanlarla el bebek gül bebek onlarca yıl göbek dansı çevirip yüzlerce yazarı içeri gestapo gibi yazılar yazıp tıkanlar, yine 28 Şubat’ın ‘andıç’ına ‘asıl mağdur biziz’ diye sarılmaya başladılar..

28 Şubat’ınızı andıç’ınızı yesinler sizin, hala o andıçlardan ekmek yiyip şimdi yeniden mağduriyet kahramanlığına mı soyunuyorsunuz..

Bize, yüzlerce yazara ömür boyu non-stop andıç var, geçin andıç’ı onlarca yazara tek gün konuşma yok, hepsi içerde hepsi ölümle yok olmayla çürümeyle baş başa, bir tek satırınızı görmedik…

Ülkenin aydınları yazarlarını bir gizli güç yakarken elinize benzin alıp koştunuz, sabahlara kadar ekranlarda alevleri harlaya harlaya eğlenip tadını çıkardınız..

Şimdi aynı bir yalancı şahit sizin de adınızı geçirince, korkudan donunuza kaçıran yazılar yazmaya başladınız..

Yalancı şahidin iftiralarına ‘andıç andıç andıç’ işte ‘yeni bir andıçla’ bizi susturmaya çalışıyorlar diye feryat figan ediyorlar, geç kaldınız, çok geç…

İçerde onlarca yazar yatıyor, tutturdukları lafa bak andıçmışmış..

Yesinler sizin andıcınızı..

Eski menkıbelerdendir, Iraklı bir sofu, hocaya gider, namaz kılarken üstüme pire kanı bulaştı, acaba pirenin kanı namazı bozar mı der?

Hoca şöyle cevaplar: Bu Iraklılar ne tuhaf Müslümanlar, Hasan’ın Hüseyin’in kanından rahatsız olmamışlar, pirenin kanı namaz bozar mı diye sual ediyorlar?

Ergenekon’un haksız tutuklamalarını (ballı börekli lokmalarını) löpür löpür yutarken ne güzeldi Ergenekon.. Şimdi bu yalan sarmaların böreklerin bir küçük parçası kendi boğazlarına kaçtı..

Boğazlarına dizildi Ergenekon?

Abdülaziz’in mabeyincisi Nevres Paşa’nın da böyle löpür löpür yerken bir kıymık boğazına kaçar, hekim getirirler, hekim kemik parçasını boğazında görünce, teşhisi şöyle koyar: ‘evet boğazınızda ecnebi bir cisim’ var..

Nevres Paşa, o ecnebi Rus Sefareti olmasın, der..

Anlamıyorum kime neye feryat ediyorlar, bu gestapo liberallerin boğazına kaçan ‘cismin’ milliyetini zürriyetini teşhis edecek gazeteci basın kaldı mı dışarıda?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)