İmam-ı åzam Ebu Hanife
Perşembe, Kasım 15, 2012
İslam dünyasının büyük mezheplerinden birisi olan Hanefilik; ismini İmam-ı åzam Ebu Hanife'den alır. Türk dünyası büyük ölçüde bu mezheptendir.
İmam-ı åzam (699-767); İslam'ı akılcı biçimde yorumlayan Maturudi çizgide bir alimdir. Hakkındaki bilgilerde; dedesi Zuta'nın İslam dinini kabul ettiği, babası Sabit'in Hz. Ali ile görüştüğü ve onun hayır duasını aldığı söylenir.
İmam-ı åzam; tasavvuf bilgilerini İmam Muhammed el-Bakır ile İmam Cafer-i Sadık'tan öğrenmiştir ki bu ulu kişiler Alevilerce 12 İmam'dan kabul edilmişlerdir.
İmam-ı åzam; Emeviler devrinde yetişti. Lakin; Emevi zihniyetini asla İslam'ın temsilcisi olarak kabul etmedi. O; Ali evladını (Ehl-i Beyt soyunu) hilafet makamının varisi kabul ediyordu.
Emevilerin 750 yılında yıkılıp yerine Abbasi Devleti'nin kurulması da İmam-ı åzam'ı tatmin etmedi. Çünkü kendisi Abbasi hanedanının da Emevilerin yolunda gittiğini görmüştü. Kendisine Bağdat Kadılığı teklif edildiği halde; Abbasi zulmüne ve irtikabına alet olmamak için reddetti. Hakkın Ali evladının olduğunu ileri sürdü. Bu yüzden zindana atıldı; kırbaçlatıldı ve orada şehit edildi.
İmam-ı åzam'ın her halde bu yönününün ilk kez ben farkına varmış, bunu 2000 yılında Öz Kaynaklarına Göre Alevilik isimli kitabımda 'İnançta, düşüncede tam bir Ehlibeyt yandaşı olan Ebu Hanife' tespitiyle dile getirmiştim. Sonra da eklemiştim: 'Müslüman nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan Hanefilerin, gerçek imamlarının Ehlibeyt için ne büyük işkenceler çektiğini bilmeleri gerekiyor. O zaman mezhep bağnazlığının yanlışlığı da anlaşılacaktır.'
Bu fikrimi; Türk Aleviliği isimli kitabımda da tekrar ettim. İsteyenler; Ehlibeyt bölümüne bakabilirler.
HARF HATASI
Dünkü Öküz Kitabı başlıklı yazımda İmam-ı åzam'dan da güzel bir fıkra aktardım. İsme saygım gereği åzam (ulu, büyük) sıfatının Azam (vücut parçam) gibi okunmaması için å harfini uzun gösterdim. Maalesef; bu harf; baskıda çıkmamış.
Bunu gören bir okurum bana yazdığı mesajda demediğini bırakmıyor.
İçinde biriktirdiği kinini bunu fırsat bilerek döküyor. Dediklerine bakın:
'Hayrola senin geçerli bir dinin mi var da İmam-ı åzam'ın ismini bir yerde değil 2 yerde saygısızlık yaparak İmam-ı zam diye yazıyorsun... Ne kadar Alisiz Alevi var ise İmam-ı åzam'ın attığı tırnak kadar bile olamazsınız. Var ya sizin Pir Sultan ApTal'ınız siz ona secde edin yeter.'
Sonra başlıyor CHP'ye saldırmaya; AKP'yi övmeye...
Ve bol bol günahımı alıyor.
Eğer fikirlerini ve yaptıklarını beğenmese idim elbette Ebu Hanife'yi de eleştirirdim. Ama Hak ve adalet uğruna canını vermiş bir düşünüre ben ancak ve ancak saygı duyar; içtenlikle selamlarım. Tek onun tırnağı kadar olabilseydik...
NİKSARLI DOSTLAR
Memleketim; güzeller güzeli Niksar'dan dostlar aradı. Niksar uzmanı yazar Atalay Karahan; heyecanlı sesiyle 'Gardaşım senin için şu gazetede uzun uzun yazmışlar. Aleyhinde atıp tutmuşlar; haberin olsun.' dedi.
Atalay gardaşımın canı sağ olsun amma ben o yazıyı okumadım bile...
Neden mi?
Çünkü aleyhimde yazanın kim olduğuna bakarım; biiir.
Adımı da zırt pırt değiştirmedim; ikiiii!
Mahkemeye verilip ceza yiyince; adaletten kaçmak için adresimi değiştirmedim. Adımın önüne 'Yeni' getirip 'Yeni Rıza Zelyut' diye yazmadım.
Bu sahte isimle de ceza yiyince kaytarmak için Ziya Zelyut olmadım. Bu son ismimle yine iftira-hakaret-yalan yazarak ceza alıp bu kez 'Yeni Ziya Zelyut' gibi soytarılığa kalkışmadım.
İstanbul'un içinde icradan mal kaçırmak için şuraya buraya sıvışmadım.
Dün adım belli idi; bugün adım aynı ad.
Adı bellisizlerle ağız ağıza vermem dostlar.
Cahil küfreder, alim güler geçer...
Selam olsun bütün dostlara...
Sevmeyenlere bile...
Tags