Ketenpere'ye gelmek


Biz yazılarımızı elimizden geldiği kadar görgü ve terbiye kurallarına uyarak yazmaya gayret ediyoruz. Fakat Türkiye’yi yöneten zihniyet mahalle kültüründen gelip, gençliğini bitirimhanelerde geçirdiği için arada bir onların anlayacağı dilden yazmak şart oluyor.
Başlık bu gerekçeyle böyle oldu, özür diliyorum.

Yankesicilerin çeşitli dolandırma yöntemleri vardır. Bunlardan biri şudur;
Dolandırılacak kişinin önünde yalandan bir kavga çıkarılır, o itiş kakış arasında içlerinden en ustası, zavallının cüzdanını çalar. Adam ketenpereye getirilmiş olur ve soyulduğunu ancak iş işten geçtikten sonra anlar!

Başbakan Erdoğan bağırıyor; “Biz terör örgütü ile görüşmeyiz, bunu söyleyen şerefsizdir.”
Bunları söylerken, PKK Narko-Terör örgütünün Avrupa’daki önderleri ile konuşup, sözler veriliyor, belgeler imzalanıyor! Anayasaya aykırı olan Kürtçe yayın yapan televizyon kuruluyor, Üniversitelerde “Kürtçe Bölümler” açılıyor. Bölgeye, istek üzerine belirli özellikleri olan Vali ve Emniyet Müdürleri atanıyor.
Suç olmasına rağmen bizzat Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından yerleşim birimlerinin isimleri Kürtçe olarak söyleniyor!

Başbakan Erdoğan bağırmaya devam ediyor; “Tek Millet, tek devlet, tek bayrak.”
Bunları söylerken, Anadolu’nun bir bölgesinde devlet hâkimiyeti ortadan kalkıyor. Terör örgütü yol kesiyor, şehirlerde gündüz vakti polis-asker öldürüyor, insan kaçırıyor. Türk Bayrağı sadece resmi binalara asılır hale geliyor. Suriyeli direnişçilere silah-cephane-para gönderen hükümet, insanlarımızı katleden terör örgütünün Kuzey Irak’ta yuvalandığından habersizmiş gibi davranıyor.

Başbakan Erdoğan yine bağırmaya devam ediyor; “Milletin çoğunluğu idam cezasının konulmasını istiyor, gerekirse idam cezasını tekrar getirebiliriz.”
Bunları söylerken, AKP Grubunu gece gündüz çalıştırıp kavga dövüş, Türkiye’nin bölünmesine yol açacağı kesin olan “Bütünşehir Yasasını” meclisten geçirerek, yasalaştırıyor.

Başbakan Erdoğan tekrar bağırıyor; “Açlık grevleri bir şovdur, bunlar PKK’nın ortağıdır.”
Bunları söylerken, bundan böyle Türkçemizin ülkemizin belli bölgelerindeki Adliyelerde hiç kullanılmamasına yol açacak “Ana Dilde Savunma” yasa taslağını TBMM’ye gönderiyor!

Yıllardır, ısrarla söylüyoruz-yazıyoruz. Türkiye, Eşbaşkan Erdoğan’a uygulattırılan politikalar gereği adım-adım bölünmeye gidiyor, diye.
Eğer Türk Milleti olarak bu senaryoya, demokratik yolla “DUR” demezsek, çok değil bundan 10 sene sonra, Suriye’nin Kuzeyi-Irak’ın Kuzeyi- Türkiye’nin Güneyi- İran’ın Güney Batısından oluşan “Büyük Kürdistan” kurulmuş olur. Türkiye’miz “ketenpereye getirilip” Ortadoğu bataklığı içinde debelenir durur.

Mevcut yasalarımızda bulunan “Türkçe bilmeyenlere tercüman” uygulaması, Türk Mahkemelerinde yıllardır kullanılmasına rağmen, Türkçemizi Adliye binalarından kovacak, “Ana dilde savunma” saçmalığını genişletecek olan Başbakan Erdoğan şu talebe şimdiden hazır olmalıdır;
“Biz Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları olarak, ana dilimiz olan Türkçe ile ibadetimizi yapmak istiyoruz. Bundan böyle ibadetimizi Arapça değil, Türkçe yapacağız.”

Bakalım kim kimi ketenpereye getirecek? Yaşayıp göreceğiz.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)