Hani Öcalan'ın toprak talebi yoktu?

Adsız
hedefspordan_avirfan_sonmeze_tesekkur_h1073


Av. İrfan Sönmez Yazdı

Ahmet Türk, Diyarbakır’da yaptığı basın toplantısında, Öcalan’ın ne istediğini şu şekilde açıklıyor.” “Bugün 100 yıl önce mecliste kabul edilen reform paketi bile kabul edilse bir sorun kalmaz.

Kürt sorunu çözülür ve bu halklar acı yaşamaz. O pakette dile getirilen haklar, Kürtler’in kendini yönetme, yönetime katılma, anadil ve Kürtler’in bir halk olarak Türkiye‘de varlığını sürdürme hakkıdır.”
Türk’ün açıklamalarına göre Öcalan’ın ne istediği açık,Kürtlerin kendi kendini yönetmesi,iç işlerinde bağımsız olması, sadece kağıt üzerinde Türkiye’ye bağlı kalması.Yani bir nevi yarı bağımsız, özerk bir Kürdistan.
Halbuki İmralı süreci başlayalı beri,barışsever basınımız,Öcalan’ı bir şey istiyorsam namerdim pozlarında takdim ediyorlardı.Eğer vatan toprağının bir kısmından, Türkiye’nin elini çekip terör örgütüne teslim etmesi bir şey değilse, gerçekten bir şey istemiyor demektir.

Hani Öcalan bir şey istemiyordu,
Hani tecrit şartlarında hidayete ermiş,toprak talebi ve demokratik özerklikten vaz geçmişti?

Türk’ün açıklamaları kamuoyuna anlatılanlarla, Öcalan’la konuşulan şeylerin farklı olduğunu gösteriyor.

Ayrıca,yüz yıl önce mecliste kabul edilen ve Kürt’lere kendi kendini yönetme hakkı veren bir düzenleme yoktur.Kürtçü çevreler sıklıkla Atatürk’ün Kürtlere özerklik sözü verdiğini ama bu sözlerin tutulmadığını iddia ediyorlar.Atatürk, bugün BDP veya Öcalan’ın talep ettiği anlamda asla bir özerklik sözü vermemiştir. Atatürk’ün kastı il ve belediye meclisleri vasıtasıyla yerel halkın yönetime katılmasıdır.
Bu zaten sağlanmıştır.Atatürk’ün bunu aşan bir taahhüdü yoktur, bilakis Kürtlerle Türkler iç içe geçmiştir, bir sınır çizmek mümkün değildir diyen Atatürk’tür. Deseydi de bir şey ifade etmezdi. Esas olan kimin ne dediği değil, milletin menfaatinin nerede olduğudur.

Başbakan Öcalan ile sadece silah bırakmanın konuşulduğunu, başka bir şey konuşulmayacağını söylüyor.
Doğru olan hiç konuşmamaktı.

Konuşulduktan sonra yapılması gereken meseleyi silah bırakma boyutunda tutmak, PKK ve Öcalan’ı Kürtlerin temsilcisi konumuna getirmemekti.Türk’ün açıklamaları, İmralı’da ne konuşulursa konuşulsun, BDP nin bunu kendi maksadına uygun şekilde istismar edeceğini,silah bırakmanın karşılığında, toprak talebinde bulunacağını gösteriyor. Kendi kendine yönetimin, dünyanın her yerinde adı budur.
BDP ve PKK nın bölgede bir tabanının bulunması, onu bölgedeki herkesin temsilcisi yapmaya yetmez.

Kaldı ki, partilerle tabanlarının her meselede aynı şeyleri düşünmediği bir gerçektir.Cisminden büyük gürültü çıkardığı ve bölgede farklılıklara tolerans tanımadığı için, bölgenin tek sesli olduğu sanılıyor ve hata da buradan başlıyor.Keşke Öcalan’ı muhatap almak yerine bölgenin nabzını tutan kanaat önderleri, PKK siyasetinin aracı olmamış sivil toplum örgütleri muhatap alınabilseydi.
Hem Öcalan’a barış meleği olma imkanı verilmezdi, hem de bölgede siyasetin çeşitlendirilmesi yolunda bir adım atılmış olurdu.

Haber Hilal

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)