Ülkemizde “Atatürk Düşmanlığını Din Sanan Alçak ve Aptalları” Yedeğine Alan Küresel Emperyalizm


Said Nursi'nin Isparta'daki ikinci evi İl Özel İdaresi tarafından kültür evi hâline getirildi. Isparta Valisi Memduh Oğuz, Emekliliği nedeniyle görevinden ayrılmadan önce Said Nursi’nin Barla beldesinde 1953-1960 yılları arasında bir süre yaşadığı bu evin açılışını yapmış.
Memduh Oğuz, burada yaptığı konuşmada “….Bediüzzaman Said Nursi’nin kaldığı evin restorasyonun, devlet tarafından bizzat yapılması geçmişte yapılan hataların restore edildiğinin bir göstergesidir”, “….Bu milli değerin, milli haysiyetin onarılmasıdır.”, “…. Milli birlik ve kardeşlik vurguları yapıldığında Bediüzzaman akla gelmelidir” buyurmuş.
Fethullah Gülen’e ve nur cemaatine yönelik icraatları ve açıklamalarıyla sık sık gündeme gelen Memduh Oğuz; ya tarih bilmiyor, ya da bildiği tarihi, İngiliz uşaklığında sınır tanımayan, Kürtçü ve mürteci bir isyancıyı aklamak adına çarpıtıyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerine ve Atatürk’e  “küfrü mutlak” diyen Said Kürdi “milli değer” değil, tam tersine, Türk Ulusunun kan ve ateş çemberi içinde verdiği bağımsızlık savaşı sırasında düşmanla “ittifak etmek” için çırpınan bir işbirlikçidir. Şöyle diyor Kürt Said:  “Şimdi ehl-i iman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hristiyan’ın dindar ruhanileriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilaf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerekir. Çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor.” (Emirdağ Lahikası ,c. 1, s. 194) Kimdir “küfr-ü mutlak”? Atatürk ve Türk Silahlı kuvvetleri, yani Kuvva-ı Milliye Orduları!..
 Türkiye Cumhuriyetin ekmeğini yiyen, Atatürk’ün kurup yücelttiği okullarda okuyan, Atatürk Cumhuriyetinde yıllarca Üst makamlarda vali- kaymakam olarak görev yapan Memduh Oğuz da biraz vicdan, onur, ahlak varsa Atatürk’e  “küfr-ü Mutlak, zendeka, deccal, süfyan” diyen hainlerden uzak durur. 
Said Kürdinin; Türk ve Müslüman dünyasına “teslimiyetçi, bağımsızlık ve Tük düşmanlığı kokan Kürtçü ”sayıklamaları “Nur Risaleleri” adı altında İngiliz Emperyalistleri tarafından bütün sömürgeleştirilmiş, sömürgeleştirilmesi düşünülen ülkelere dağıtılmıştır. Böylece “Nur Risaleleri” emperyalizmin “direnişsiz işgalinin” gerçekleşmesi ve bağımsızlık savaşımı veren ulusların devrimci direncine karşı dalgakıran olarak kullanılmıştır. Bu nedenledir ki, Said Kürdinin bu saçmalıkları 1958’de Vatikan’dan gelen takdirname ile ödüllendirilmiştir.
Bu gün, doğrudan doğruya CIA tarafından finanse edilen kontrgerilla hizmetinde bir organizasyon olarak kullanılan Fethullah Gülen ve Cemaat hareketi de, aynen ilham aldığı Said Kürdi gibi; ABD şahsında emperyalizmin kucağında, ülkemizin emperyalizm tarafından “direnişsiz işgalinin” gerçekleştirilmesinde, emperyalizme ve işbirlikçi AKP iktidarına kusursuz hizmet etmektedir.
Dinci gericilik geçmişten bu yana hep emperyalizmin hizmetinde olmuştur, olmaya devam etmektedir.  Nasıl ki Emperyalizm dün Müslümanları, döndürdükleri dolaplardan uzaklaştırmak, dinsel sembollerle uyuşturmak, “direnişsiz işgale” ortam hazırlamak için, Said Kürdinin saçmalıkları ve uydurma ibadetlerle meşgul ettilerse, bugün de çoğu İslam ülkesinde aynı oyunları oynamaktadırlar.
Emperyalizm tarafından İslam ülkelerinin başına musallat olan bu satılmış dinci yaratıklar, fitneleri ve şeytani uygulamalarıyla “din-iman” size, “han-hamam” bize politikası uygulamaktadırlar.
Son dönemin "diyalogcu nurcuları"nın "ekümenik sevdalı patriğe destek görevi” ve "Amerika’nın bölgesel ve küresel planlarına taşeronluk hizmeti" son 60 yılla sınırlı değildir. İslam’da hiç rastlanmamış biçimde "Hıristiyan şehit" gibi Haçlı itikadı hükümleri üreten ve bunu İslam itikadı imiş gibi risaleler yoluyla pazarlayan Kürt Said Efendi, risalelerini kaleme aldığında birer nüshasını Papa XII. Pie’ye göndererek, Papa’nın takdir ve onayını aldığı gözden kaçırılmamalıdır
Ülkemizde “Atatürk düşmanlığını din sanan alçak ve aptalları” yedeğine alan küresel emperyalizm, din tüccarı ve gerçek İslam düşmanlarının, halkın dinsel duygularını kullanarak, onları aldatarak iktidar olmalarına büyük katkı ve destek koymuş ve koymaktadır. Böylece Cumhuriyet'in ve Atatürk devrimlerinin altını oyma görevi, İnsanlığın kanını emen emperyalistler tarafından değil,  Atatürk düşmanlığını din sanan alçak ve aptallar tarafından yerine getirilmekte, bir taşla çok sayıda kuş vurulmaktadır.
Said-i Kürdi onulmaz derecede “Kürtçü”dür. Aynı derecede Barış ve bağımsızlık düşmanıdır. Bu gün terör örgütü PKK nin, Kürtçü hainlerin savunduğu tezleri 1920’li yıllarda Kürt Said savunuyordu. "Fünun-u cedideyi, Ulûm-u medaris ile mezc ve derc; lisan-ı Arabi vacib, Kürdi caiz, Türkî lazım kılmak..." Bu günkü dille söylersek “Okullarda eğitim Kürtçe bilen Kürt öğretmenler tarafından yapılacak, Arapça mecburi ikinci dil, Türkçe ise ek dil olarak öğretilecektir.”
Memduh Oğuz a hatırlatırız ki; Bu toprakların bağımsızlığı, ulusun özgürlüğü ve eşitliği kavgasında işgalcilerle “ittifak etmek” için çabalayan Kürt Said için  “Bu milli değerin, milli haysiyetin onarılmasıdır” demek, kurtuluş savaşında ve halen bu topraklar için can ve kan veren şehit ve gazilerimizin tümüne yapılabilecek büyük bir acımasızlık ve saygısızlıktır.
Bir dinci-Kürtçü akım olan Nurculuğun ortaya çıkışından bu güne asla değişmeyen bir yanı varsa, o da çok sinsi ama derinden akan Türk, ulus ve bağımsızlık düşmanlığıdır.  Bu sinsi ve derinden yürüyen, Türk tarihinin her döneminde emperyalizminin hizmetinde olan dinci-Kürtçü akım Türkiye’de örgütlü ve politik bir iddia ile sahneye çıkmış ve bu gün iktidara egemen olmuştur. 
Memduh Oğuz, Isparta Valiliği süresince, devlet olanaklarını, iktidar gücünü kullanarak dinci-Kürtçü akım olan Nurculuğun ihyası için çalışmıştır. Böylece valiliği süresince, "Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz" diyen, Mevcut Anayasanın 24. Maddesini ihlal suçu işlemiştir.
Memduh Oğuz’u Cumhuriyet Savcılarına havale ediyoruz diyemeyeceğiz. Ama Türk Ulusunun soylu vicdanına havale ediyoruz

YÖNETİM KURULU ADINA :                                                                                                        
Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)