Malum sesi (Tübitak)lasakta mı saklasak, (Tübitak)lamasakta mı saklasak?


Ankara Cumhuriyet Başsavclığı "Anayasal düzene karşı işlenen suçlar soruşturma" bürosu 17 aralık operasyonundan sonra Başvekil ve oğlu Bilal Erdoğan arasında Konya Şeb-i aruz törenlerinin yapıldığı gün cereyan eden paraları sıfırla bahisli telefon görüşmelerinin ses kayıtlarıyla ilgili olarak "ses kayıtlarının internete düşmesinin üzerinden 6 ay geçtikten sonra" ses analizlerinin yapılması için TUBİTAK`tan bilirkişi raporu istemiş.

Ankara Cumhuriyet Savcılığının Başvekil ve oğlu arasında geçen paraları sıfırlama konulu telefon görüşmelerinin internete düşmesiyle ilgili olarak başlatılan ve aynı mihval üzerinde sürdürülen yada en azından öyle olduğu iddia edilen soruşturma kapsamında,seslerin teknik veri analizlerinin yapılması,ses geçişlerindeki mevcut izdüşüm oranlarının tespit edilmesi,yani özetle ses kaydının orijinal olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla "Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu ( TUBİTAK )" tan talep ettiği bilirkişi raporu veri analiz labaratuvarlarında yürütülen titiz çalışmaların sonunda hazırlanmış (!) ve savcılığa sunulmuş.

Bilin bakalım, başvekil ve oğlu arasında geçen paraları sıfırlama bahisli ses kaydı ile alakalı olarak TUBİTAK`tan gelen rapor neler söylemiş, lafı uzatmaya gerek yok yediden yetmişe aklı başında olan kim varsa herkesin tahmin ettiği gibi TUBİTAK`tan gelen ısmarlama raporun malum olan sonuçlarına göre; başvekilin Üsküdar Kısıklı`da ki ikametinde mevcut olan milyar dolarların operasyon ihtimaline karşılık seri biçimde hiçbir delil ve iz bırakmadan çıkarılması ve farklı yatırım seçenekleriyle değerlendirmek suretiyle eritilmesiyle alakalı olarak başvekil ve oğlu Bilal arasında 24 saat içinde 5 kez yapılan telefon görüşmelerini içeren ve mahkeme kararı ile yapılan dinleme esnasında yasal olarak elde edilen tape kayıtlarına ait olan ve muhtelif internet sitelerinde yayımlanan sesler yüzde yüz montaj (!)

17 aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında kabine üyesi 4 vekilin gecikmeli de olsa kamuoyundan gelen baskıların başvekil ve partisini, ciddi anlamda yıpranması üzerine istifa etmelerinin akabinde beklenen kapsamlı kabine değişikliği sonrası bilim sanayi ve teknoloji bakanlığı koltuğunu, AKP hükümetinin 12 yıllık mazisi içinde sicili ve karakteri en temiz ismi olan Nihat Ergün'den devralan ve halen aynı vazifeyi icra mahiyetinde makamı gereksiz yere işgal eden fikri ışık,başvekil ve oğlu arasında geçen telefon görüşmelerinin ses kayıtlarının montaj olup olmadığı ile alakalı olarak, kendi bakanlığına ( bilim sanayi ve teknoloji ) bağlı olarak faaliyetlerini yürüten "Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ( TUBİTAK )"na talimat verip vermeyeceği hususu sorulduğunda:

"Ses kayıtlarını şahsen dinledim ve hissettim kesinlikle montaj o nedenle gereksiz yere kurumu meşgul etmenin anlamı yok" şeklinde akıllara zarar, dillere destan asırlar boyunca ibret-i alem olarak fıkra niyetine anlatılacak ve sahne gösterilerine malzeme olacak içerikte “AKP zihniyetinin her ne pahasına olursa olsun şahı koru ideolojisine hizmet eden" söylerken kendisinin bile komik bulduğu saçma sapan bir açıklama yapmış ve milletin gözünün içine bakarak üstüne basa basa yalan üstüne yalan söyleyerek herkesi alaya almıştı..

Şimdi aradan 6 ay geçti, "hissttim ses kayıtları kesinlikle montaj o yüzden TUBİTAK mühendislerini boş yere uğraştırmanın anlamı yok" diye izahat veren bilim, sanayi ve teknoloji bakanı ve bu izahattan sonra aynen boş lakırtı babında telaffuz ettiği gibi ses analizi ile alakalı olarak TUBİTAK yada ilgili özel yada tüzel herhangi bir kurum yada kuruluşa bu istikamette hiç bir talimat yada emir verilmediği dahası "bakanın şahsi montaj tespitinin akabinde ses kayıtlarının analizi için yapılacak labaratuvar çalışmalarının" sadece zaman kaybı olacağı ve gereksiz yere kurum çalışlarının meşgul edileceği sabit fikrinin başta Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olmak üzere kabinenin diğer üyeleri, başvekil, AKP`li vekiller ve iktidar partisinin diğer mensubiyetleri tarafından kabul gördüğü ve aksi durum yani" başvekil ve oğlu Bilal arasında ki milyar dolarların sıfırlanması bahisli" ses kayıtlarının bağımsız analiz kuruluşlarında teknik veri değerlendirme testlerine tabi tutulması ve bunun soncunda kimsenin aklında şüphe kalmayacak şekilde ses kaydının montaj yada farklı ses teknikleri kullanılarak kelime türetilmesi esasına dayanan bir tür dublaj çalışması olup olmadığının bilimsel olarak tespit edilmesi düşüncesi yada teklifi asla gündeme gelmediği ve hatta bu konuda açıklama yapan bağımsız kuruluşları adres gösteren muhalefet partisi vekillerine hükümet cephesinden ve parti yönetiminden, anlamsız ve maksadını aşan niteliklerde çok sert tepkiler verildiği halde şimdi ne oldu da 2 ay öncesine kadar teklif edilmesine bile tahammül edilemeyen TUBİTAK yada benzer bir kuruluşun analiz çalışmalarına iktidar partisi ve mensubiyetleri "çölde serap misali" pür neşe ve şen kahkahalar eşliğinde külliyen ve kati olarak sahiplenir oldu ?

Ankara Cumhuriyet Savcılığı ses kayıtlarının internete düşmesi ile alakalı olarak yürüttüğünü iddia ettiği soruşturmanın hiçbir şüphe ve tereddüte yer kalmayacak şekilde tüm yönleriyle aydınlatılması için soruşturmayı başlattığı ilk gün teknik anlamda destek almak için zorunlu olarak yapması gereken " ses analizi alanında uzmanlaşmış teknik veri alt yapısı mevcut " uluslararası saygınlığı olan kurum yada yerli yada yabancı kuruluşların uzmanlığına başvurması gerektiği halde,bu istikamette bilirkişi raporu hazırlanması amacıyla ilgili ses dosyalarının analiz çalışmalarının yapılması talebi ile TUBİTAK`a başvuruda bulunmak için neden altı ay bekledi ?

Diğer bir konu başvekil ile oğlu Bilal arasında cereyan eden milyar dolarları sıfırlama bahisli telefon görüşmelerinin internete düşmesinden sonra bugüne kadar geçen aşağı yukarı 6 aylık zaman zarfı içinde "Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu" içinde aktif olarak çalışan teknik ve idari personelden aralarında "TUBİTAK başkan yardımcısı ve Bilgem Başkanı Dr.Hasan Palaz`ın da" olduğu kaç kişi sorgusuz sualsiz ve haklarında adli yada idari hiç bir soruşturma yada kovuşturma olmadığı halde görevlerinden alındı ?

Ses kaydının web sitelerine düşmesinin ve konu ile alakalı olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı`nın soruşturma başlatmasının üzerinden geçen 6 aylık zaman dilimi içinde bizzat başvekilin emir ve talimatı doğrultusunda görevlerinden uzaklaştırılan TUBİTAK personelinin yerine atanan isimlerin bulundukları pozisyonlar itibariyle "teknik donanım, alt yapı, mesleki tecrübe, sorumluluk ve liyakat açısından" yeterlilik düzey ve seviyeleri neydi ?

Bu süreç içinde görevden almalar ve aksi yönde gerçekleşen atamalarda "yönetmelik ve teamüllere" ne derece riayet edildi ?

Emr-ü ferman üzerine iş akitlerinden olan çalışan buraya dikkat edin ( kadrolu personelin ) uğradıkları idari haksızlıkların yargı önünde hesabının sorulması ve kazanılmış olan yasal haklarının idari tasarrufla ellerinden alınması işlemlerinin durdurulması amacıyla anayasal hakları gereği olarak ilgili yargı makamlarına yaptıkları başvurular neticesinde,mahkemelerin verdiği "özlük haklarının geri verilmesi ve mevcut yürütmenin durdurulması" istikametinde ki kararlar hükümet tarafından neden ciddiye alınmadı ?

Ve yine mahkemenin "idarenin haksız ve usulsüz olarak cebren ve keyfi olarak yaptığı işlemlerin iptal edilip geri alınması şeklinde verdiği göreve iade kararları, TUBİTAK`tan tabir yerinde ise sürülen personel için neden olması gerektiği gibi hakkıyla uygulanmadı ?

Hasılı kelam bu kadar yanlışın içinden tek bir doğru dahi çıkmaz 17 aralıktan bu yana sorulması icab eden lakin hükümet cephesinin top çevirmekten, boş lakırtılarla gündem değiştirmekten ve aynı zamanda paralel senfoni orkestrası ile oyunculuk maharetlerini sergilemekten dolayı cevaplamaya bir türlü vakit bulamadığı" yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış "darb-ı meselin işaret buyurduğu üzere,soranı da sorduğuna pişman eden sualler silsilesine dair aşikar hakikatler bu milletin hafızasından silinmediği müddetçe, ağzınla kuş tutsan nafile
boynunun eğriliğinin nedeni sual edilince devenin verdiği cevap ile onca fırtınanın ardından kurumdan gelen cevabın mahiyeti aynı aslında.

Hakkaniyet ölçüsünde kıdem ve liyakat esası göz önünde bulundurularak silsile-i meratip gereği yazılı hukuk ve teamüllere dayanmayan merkezi idarenin emir talimat ve yönlendirmesi ile keyfi ve cebri tasarrufu neticesinde partizan dürtülerle şekillenen bir teşkilatın idari yada hukuki anlamda alacağı kararlar ve tasarrufta bulunduğu işlemler usul ve esaslar açısından her daim şaibeli kalmaya mahkumdur.

Hükümetin 17 aralık sonrası tüm kamu kurumları üzerinde "tahakküm ve taassub otoritesini" tesis etme adına yürüttüğü cebri ve fevri hak,hukuk,nizam ve intizam tanımayan insafsız eylemleri ve işlemlerinin ardından şekillenen idari yapı,parti hegamonyasının menfaatleri istikametinin haricinde "mevcut partizan çıkar çarkının sürdürülmesine zarar verme ihtimali olan hiç bir tasarrufta bulunamayacaktır.

Gelinen bu noktada bilimselliği ve objektjtifliği ön planda tutması ve somut bilginin dışında hiç bir parametreye itibar etmemesi icab eden tamamen bilimsellik üzerine bina edilmiş olan teknolojik araştırmaların merkezi konumunda bulunan bir kurumun verdiği raporlar bile iktidar partisinin" kamu kurumları içinde kurgulayarak fiilen uyguladığı parti esaslı doğrudan yapılanma" hamlelerinin doğal neticesi olarak maalesef ki hem konu ile ilintili olan diğer kurumlarda hem de kamuoyun da hakkettiği değer itibar ve güvenilirliğe erişemiyor.

Konuyu netleştirme adına tek bir sual edip bahsi kapatayım :

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başvekilin ses kayıtlarıyla ilgili olarak seslerin analizinin yapılması için bilirkişi sıfatıyla teknik bilgisine başvurduğu TUBİTAK`ın yaptığı teknik veri ve data çalışmaları sonrasında “başvekil ve oğlu Bilal arasında geçen telefon görüşmesine ait ses kaydı kesin olarak montajdır" açıklamasına kim inanır ?

Başvekil, kabine üyeleri, AKPli sıra vekilleri,parti mensubiyetleri kökten bağlantılı olanlar, çark istifadecileri ve medyatik uzantıları dışında sahi buna kim inanır ?

Tek bir söz kafi iken yalandan yere buraya kadar uzattığım mevzuyu bayat bile olsa bir espiri ile bitireyim olsa olsa kadir inanır ................................ (!)

Malum-u ilam / pembekonak@hotmail.com

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)