CHP % 42



Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel seçimler öncesi sınavdan geçiyor. Sayın genel başkanın açıklamalarına göre siyasal iktidar MİT eli ile partiyi “karıştırma”ya çalışıyor. Bu karıştırma işlemini parti içinde bulunan “ulusalcılar” üzerinden yapıldığını söyledi. Parti içi tartışmaların başlaması ve partiyi dış müdahalelere açık duruma getirmek, partiyi karıştırmak isteyenler kadar parti üst yönetimini de sorumlu kılar. Çünkü Sayın Kılıçdaroğlu’nun partiye genel başkan seçilmesinden sonra “Dev Çınar Yeni Filiz” söylemiyle yeni ideolojik söylem arayışına girildi. Bu yönelişte partiyi “karşılıksız” taşıyan takipçiler/partililer yerine, dışarıdan yeni katılanlara görev verilmesi ve parti yerel örgütlerine yeni ideolojik söylemin doğru anlatılamaması parti içi ayrışmalara/karıştırılmalara açık duruma getirmiştir.

İslamcı siyasal iktidar ülkeyi yağmacı/talancı anlayışla yönetmektedir. Ülkenin kuruluş değerlerini dikkate almadan, zenginliklerini (doğal, tarih, kültür, ekonomik) korumadan yankesici bir yönetim sistemi kurdu. Bu sistem içerisinde kumpas, entrika, yalan, tehdit, takiyye kurumsallaştı. İzlenmekte olan neo-Osmanlı izlenceli dış politika ülkemizi Ortadoğu bataklığını sürükledi. İç güvenlik, hukukun üstünlüğü anlayışı, ekonominin sürdürülebilirliği kaygı yaratıyor. Ülkemizi yeniden kazanmak istiyorsak yaklaşan genel seçimlerde CHP iktidar olmak zorundadır. Bunun için CHP’nin öncelikli olarak ideolojik söylemini netleştirmeli, takipçilerini/yandaşları inandırmalıdır. Bunun sağlanmasının yolu parti örgütlerinin yeniden yapılandırılarak “yerel klan” liderlerinden kurtarmasıdır. Genel olarak, yerel düzeyde geleneksel partililer geliştirilen “yeni CHP” söylemi destekliyorlar. Endişeleri; partinin yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde dincilere/cemaatçilere yakın izlenimi yaratılması, genel merkezde mescit açılması, orta öğretim kurumlarında mescitlerin açılmasına ve türbanın serbest bırakmasına etkin tepki gösterilmemesidir. Parti yöneticilerinin açıklamalarında dini söylemleri kullanması… Örneğin genel başkanın kaçak Aksaray’ı eleştirirken dini söylemi öne çıkarması vb. Siyasal iktidarın cumhuriyetin kuruluş yıllarına ve partinin/ülkenin kurucu liderine karşı yaptığı saldırılara gerekli yanıtların etkin vermemesi kaygıların başında geliyor.

Bir siyasal partinin söylemlerini halka anlatması ve iktidara gelebilmesi yerel örgütlerinin çalışkanlığı ile yakından ilintilidir. CHP’nin 12 Eylül darbesi sonrası kapatılıp/açılması, taraftarlarının örselenmesi partinin örgütlenmesinde, mücadele azminde derin aşınmalara neden oldu. Yerel örgütler “yerel klan” liderlerin kontrolüne geçti. Yerel klanlar partiyi yandaşları dışındakileri üye kaydetmedi, çalışmalarda görev vermedi. Yalnızca klan liderinin milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi seçilmesine odaklandılar. Örneğin Hatay’da CHP’nin içinde bulunduğu durum öğreticidir. Hatay parti örgütlerinde iki farklı klan liderinin egemen olma mücadelesini tanık olunuyor. İlçe örgütleri farklı klan gurubu elindeyse ya görevden alınıyor ya da yönetim kurulu toplu istifa ettirilerek yeniden oluşturuluyor. İl Yönetim Kurulu üç kez genel merkez tarafından görevden alındı, klanın kontrolü altındaki delegeler tarafından tekrar seçilerek partinin önü kapatılmakta ısrar ediliyor. Özellikle klanlar tarafından parti içi iktidar mücadelesi çalışması yapıldığından partinin söylemleri halka yeteri kadar anlatılamadı; yerel ve genel seçimlerde beklenen başarı elde edilemiyor.

Cumhuriyet Halk Partisi içinde bulunduğu kısır döngüyü kırmak zorundadır. 1977 seçimlerindeki yüzde 42 oy oranına ulaşıp iktidar olması ülkemizin geleceği, özelde parti üst yönetiminin tartışmalı olmaktan çıkması için gereklidir. Bunun yolu da partinin ideolojik söylemlerini etkin anlatmasından ve örgütlerinin özgürleşmesinden geçiyor. Bu sağlanamazsa ortada ne parti ne de laik/bağımsız ülke kalacaktır.


İrfan O. Hatipoğlu
Daha yeni Daha eski