Küçük Amerika'dan kaybeden Türkiye'ye



Küçük bir Amerika olmak mı yoksa her alanda batı kültürüne entegre olmak mı? Şüphesiz cevap nettir ama nedense Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi boyunca küçük bir Amerika olma hevesi idarecilerimizin diline pelesenk olmuştur.Demokrat parti ile başlayan “Küçük bir Amerika olacağız” söylemi, söylemsel olmakla birlikte eylemsel olarak devam etmektedir, keza AkSaray’ın yapılması ve AkSaray için “Ülkeyi buradan yöneteceğiz.” ifadesi açıkça “Executive Office” benzetmesi ile ülkenin Amerikan tipi bir yönetime zemin hazırlama aşamasıdır.

Aslında iş dönüp dolaşıp “Başkanlık Sistemine” geliyor.Başkanlık “figür” olarak; Doğu kültürünün istediği;Güçlü lider, dünyayı titreten başkan özlemi şüphesiz başkanlık sistemi ile kolaylıkla sağlanabilir.Kısa örneklerle doğulu yanımızı ispatlamak çok kolay;2008 Avrupa Futbol şampiyonasında Avusturya’yı yendiğimiz zaman bile sanki Viyana kapılarına tekrar dayanıyormuşuz hissi vermesi veyahut “one minute” çıkışı sonrası göğsümüzü kabartarak işte bizim başbakanımız dememiz, rasyonel değil duygularımızla hareket ettiğimizin en belirgin örnekleridir.Burada belirleyici olan Doğu kültüründen gelen yapımız, yani rasyonaliteyi duygularımıza tercih etmemizdir. Tabi bu duruma sebep olan tek etken bu değildir;İşin dini boyutunu göz ardı etmek hata olur.İslam’ın lidere biat, halifeye itaat kültürü ile özdeşleştirmek daha doğru bir ifade olur.Bu idareciye itaat kültürü Kuran’ı Kerim’deki ayetlerle de desteklenmiştir.Hem İslam kültürü hem de Doğu kültürü ile harmanlanmış bir coğrafyada başkanlık sisteminin kabul görmemesi imkansızdır.Başkanlık Sistemi toplum ile bu kadar uyumlu iken neden bu kadar sert eleştirilere maruz kalıyor? Tarihsel perspektiften bakıldığında cevap kendini belli ediyor, (tabi toplumumuzun büyük kısmı bundan bihaber) Amerika dışındaki başka hiçbir ülkede bu sistem tam anlamıyla demokratik bir yönetim oluşturamamış, Ünlü siyaset bilimci Fred Riggs’e göre "başkanlık sistemine geçmeye çalışan her ülke otoriter bir yapıya dönüşecektir." tezi aksi ortaya çıkmadığı daha doğru bir ifadeyle Amerikan istisnai durumu dışında hiçbir ülkede demokratik bir yapıya sahip olamamıştır.Tüm bu durumlar göz önüne alındığında Türkiye’nin kuruluşundan bu yana süren demokrasi sorunu da eklenince Türkiye’nin otoriter bir yapıya dönüşeceği kuşku götürmezdir heralde.

İlk konuştuğumuz konu yani “Küçük Amerika olacağız” söylemi demokrat parti döneminde çok kısır bir ifadeydi.Bugün geldiğimiz noktada ise bir seviye yukarıya tabiri caizse şekil boyutuna başka bir ifadeyle eylemsel evreye geçildiği AkSaray ile tescillenmiştir.Mevcut hükümetin algıları yönlendirme ve küçük Amerika’ya meşru zemin hazırlama çabası kısa dönem için takdire şayandır.Fakat burada belirleyici olan tarih 2015 seçimleridir; Küçük Amerika için yapılan yatırımları bu seçimlerden sonra mahallere yapılan asfaltlar gibi ya yıkıp yeniden yapacaklar ya da otoriter bir Türkiye’de Sultanımıza koşulsuz şartsız biat edeceğiz.
İşin kötü tarafı her iki durumda kaybediyoruz..

 Cayanist

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)