Atalay Filiz'den ‘FETÖ’ savunması
Cuma, Mart 10, 20174 minute read
Üç kişinin cinayet zanlısı olarak yargılanırken ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan iki kez ağırlaştırılmış müebbet cezası alan Atalay Filiz, öldürdüğü Göktuğ Demirarslan’ın ‘FETÖ’cü olduğunu ileri sürüp ekledi: “Halkımız hainlerin idamını istiyor. Ben bir anlamda halkımızın isteğini yerine getirdim.”
Ankara Batı Adliyesi Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına Atalay Filiz tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla katıldı.
Bir önceki duruşmada Atalay Filiz’in davadan çekilen avukatları yerine Ankara Barosu tarafından atanan avukat, Filiz’in cezai ehliyetinin tespiti için, Adli Tıp Kurumu’ndan yeniden ‘akli dengesinin yerinde olup olmadığına’ ilişkin bilirkişi raporu talep etti. Ayrıca avukatı, Filiz’in suçunu samimi bir şekilde itiraf ettiğini, bu nedenle cezanın ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan verilmemesi gerektiğini söyledi.
Avukatın talepleri mahkeme tarafından reddedildi.
‘Kendimi fazla yormayacağım’
Mahkeme başkanı, Atalay Filiz’e karar vereceklerini ve son sözünün ne olduğunu sordu.
Filiz, avukatının yeni olduğunu ve bu nedenle kendisiyle konuşup yeniden savunma yapmak istediğini söyledi. Mahkeme başkanı, savunmaların alındığını belirterek Filiz’in bu talebini reddetti ve Filiz’e tekrar son sözünü sordu.
Filiz, mahkeme başkanına, “Yani süre tanımıyor musunuz?” diye sorup “Hayır” cevabını alınca, “20 saat konuşabileceğim malzeme var aslında. Ama karar nasılsa belli olduğu için kendimi fazla yormayacağım” dedi.
İşlevsel ‘FETÖ’
Atalay Filiz, cinayetlerin yazıldığı gibi aşk cinayeti olmadığını, arkadaşı Göktuğ Demirarslan’ı, FETÖ’cü olduğu için öldürdüğünü de iddia eti.
Filiz, Demirarslan’ın, FETÖ soruşturmasında İzmir’de gözaltına alınan babası korgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ı kast ederek, “Armut dibine düşer. Babası vatan haini ise oğlu neden olmasın. Göktuğ’un FETÖ’cü olduğunu ben biliyordum. Dört yıllık fakülteyi altı yılda bitirdi ancak mezun olur olmaz TÜBİTAK’ta 2013 yılında önemli bir göreve atandı. Şimdi hayatta olsaydı FETÖ’den tutuklanacaktı” diye konuştu.
Polisten kaçmadım KGB ve ‘FETÖ’den kaçtım
Sözlerine, “Halkımız hainlerin idamını istiyor. Ben bir anlamda halkımızın isteğini yerine getirdim” diye devam eden Filiz olaylardan sonra kaçmadığını da iddia etti.
Filiz’in, “Ben polisten değil KGB ve FETÖ’den kaçtım” demesi üzerine mahkeme başkanı, “Tahliyeni mi istiyorsun?” diye sordu. Filiz, başkanın bu sorusunu, “Diyeceklerim bu kadar” diye cevapladı.
Filiz’in sözlerinin ardından mahkeme karar için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan heyet Filiz’i, Göktuğ Demirarslan ve kız arkadaşı Elena Radchikova’yı tasarlayarak öldürmek suçundan iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Ne olmuştu?
Tuzla’da 27 Mayıs günü tarih öğretmeni Fatma Kayıkçı’yı, 2013 yılında da Tümgeneral Hasan Hüseyin Demirarslan’ın TÜBİTAK’ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ve Rus sevgilisi Elena Radçikova’yı Ankara’da öldürdüğü suçlamasıyla aranan Atalay Filiz İzmir’de yakalanmıştı.
Emniyette yapılan üst aramasında üzerinden kendisine ait bir pasaport, 14 kredi kartı, dört kimlik, üç sahte ehliyet, iki avcı bıçağı, biber gazı, 10 bin TL, 3 bin 500 avro çıkması üzerine kaçmaya çalıştığı anlaşılmıştı.
Üç kişinin katil zanlısı Filiz daha önce, Demirarslan ve Radchikova cinayetini “Gizli mesaj geldi, casusluk yaptıkları için öldürdüm” diyerek itiraf etmişti.
Kayıkçı cinayetinin hikayesine, gazete ilanlarından Tuzla’da bir çay bahçesinde çalışmaya başladığını anlatarak başlayan Filiz, “İlk başlarda her şey çok güzeldi. Çalışıyordum. Ayda 1250 lira para alıyordum. Neredeyse hiçbir şeye para harcamıyordum. Kaldığım evden yediğimiz yemeğe kadar her şeyimizi karşılıyorlardı” dedi.
Ancak çalıştıkları çay bahçesinin kapandığını anlatan katil zanlısı, “İşsiz kalınca evde oturmaya başladım. Bu sırada oturduğum evin bir odasını Fatma Kayıkçı ve ailesi depo olarak kullanıyordu. Bu nedenle evin bir anahtarı onlardaydı. Onların içeri girip eşyalarımı karıştırdığından şüpheleniyordum. Zaman zaman eşyalarımın yerinin değiştiğini fark ediyordum” diye konuştu.
Gerçek kimliğini öğrendiği için öldürmüş
Cinayet günü Fatma Kayıkçı’nın kendisine merdivenin başından “Günaydın Atalay” diye seslendiğini aktaran Filiz, üçüncü cinayeti nasıl işlediğini de şöyle anlattı: “İsmimi duyunca şok geçirdim. Onun üzerine yürüyüp evin içine çektim. Evdeki bıçakların biriyle beş altı kez bıçakladım. Her taraf kan olmuştu. Cesedi evde bulunan en büyük bavulun içine yerleştirdim. Daha sonra evi temizledim. Gece olunca arka kapıdan bavulla çıkıp cesedi atacağım yere doğru yürüdüm. Bu sırada yolda içki içen bazı kişilerle karşılaştım. Ancak benden şüphelenmediler. Cesedi bavuldan çıkarıp çalıların arasına attım. Geri döndüm eşyalarımı toplayıp evden ayrıldım.”
Evden ayrıldıktan sonra Gebze minibüsüne bindiğini söyleyen katil zanlısı, “Minibüsle Gebze otogarına gittim. Buradan bir otobüse binerek Adapazarına gittim. Yanımdaki sahte kimlikleri kullanarak bir otele yerleştim. Bir gece orada kaldıktan sonra ertesi gün gece saat 22.00 sıralarında bir otobüse binerek İzmir’e gittim. Otobüs servisiyle Buca’ya giderek bir internet kafede kendime kalacak yer ayarladım. Günlüğü 50 liradan bir odaya yerleştim” dedi.
Arandığını televizyondan öğrenmiş
Polis tarafından kimliğinin tespit edilerek her yerde arandığını cinayetten dört gün sonra öğrendiğini söyleyen Filiz şunları aktardı: “Evde otururken televizyonu açtığımda bir anda herkesin beni aradığını öğrendim. Bunun üzerine tekrar kaçmaya karar verdim. Bavullarımı iç içe koyarak bir tek bavul haline getirdim. İzmir, Gümüldür, Özdere kamplar mevkiine geldim. Burada bulunan milli parkın içine girerek saklanmaya karar verdim. Burada karşılaştığım bazı balıkçılara ailemle aramın bozulduğunu bu nedenle tatile çıktığımı söyledim.”
Tags