İktidar istemedikçe tutuklu vekiller serbest bırakılmaz

Kimse kalkıp da “Ne demek istiyorsun, yargı bağımsızdır, iktidarlar yargıya müdahale edemez, emir veremez” sözlerinin arkasına sığınmasın.

Açıkça söylüyorum ki, seçildikleri halde hâlâ hapiste olan milletvekilleri eğer iktidar istemiyorsa, asla dışarı çıkamazlar.

Çünkü yargı bu konuda ağır baskı altında.

Yandaşa da olmayana soruyorum; “İçinizden bir kişi bile gözlerimin içine bakarak, sesi titremeden, gözlerini kaydırmadan (Hayır bu konunun iktidarla hiçbir ilgisi yoktur) diyebilir mi?”

Bu soruyu yine yandaş ya da olmayan kaç kişiye sorduysam sorayım hep “Haklısın” cevabını aldım. Sadece birkaç yandaş “Tamam da o zaman diğerleri de emsal olacağı için tahliye edilirler” dediler.

Hiç olmazsa namuslu davranarak gerçeği itiraf ettiler.
Bunu neden bu kadar rahat yazabiliyorum biliyor musunuz? Çok basit.

Kanun Balbay, Haberal, Alan ve KCK’lı gibi tutuklu yargılananlarla ilgili milletvekili seçilmeleri halinde serbest bırakılmaları hususunu hâkim takdirine bırakıyor.
Yani yasa koyucu bu konuda bir hukuk düzenlemesi yapmamış. Sadece “hâkim takdir eder” diyor.

Seçimden sonraki ilk talepte hâkimler takdir haklarını “tutukluğun devamı” şeklinde kullandılar.
Söyleyecek lafım yok.

Ama sonra olanlara bakalım. AKP, CHP ile bir mutabakat imzaladı. Bu mutabakatta Meclis’in seçilmiş kişilerin tutukluluk hallerinin bitirilmesini demokrasi adına arzuladığı belirtiliyordu.

AKP yüzde 50 CHP yüzde 26 oy aldı seçimlerde. Mutabakata imza atmamış olsa bile MHP’nin de desteklediğini varsayıyorum. BDP ise zaten buna karşı çıkmaz. Yani toplam olarak Meclis’in, dolayısıyla halkın yüzde 95’i tutuklu milletvekillerinin demokrasi gereği Meclis’e gönderilmelerini talep ediyor.

Şimdi, üç ayrı mahkemenin değerleri üyeleri de, halkın yüzde 95’inin talebine aynı anda, sanki aralarında konuşmuşlar ve ortak karar almışlar gibi “hayır” cevabını veriyor.

Hâkimler de insan, onların da vicdanı, ülke sevgisi ve en önemlisi hukuk-demokrasi anlayışı var. Buna rağmen hiçbir hukuki engel olmamasına rağmen hepsi de aynı yönde “takdir hakkı” kullanıyor.

Bu size de garip gelmiyor mu?

Yani hâkimler halkın yüzde 95’inin iradesine rağmen hiçbir demokratik, hukuki ve vicdani kaygı duymadan tahliyelere kendiliklerinden mi karşı çıkıyorlar.


BUNU YAZMAK GEREK

Ameliyat olacaklar yaşadı

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, tam gün yasası nedeniyle hastanelerde ameliyatların aksaması üzerine bulduğu formülü açıkladı; “Biz de gerekirse ameliyat olacak hastalarımızı yurt dışına göndeririz.”

Bakan bu sözleriyle hastaları mı, cerrahları mı tehdit ediyor, anlamak zor.

Ama işin şakası bir yana, durum çok ciddi. Tam gün yasası nedeniyle hastaneler her an çökebilir. Pek çok ameliyat yapılamayacağı gibi hasta muayeneleri de büyük oranda aksar.

Çünkü tam gün yasasına göre, tıp fakültelerinde muayenehane açmak isteyen öğretim üyeleri, fakültede ders verebiliyor ama hasta muayene edemiyor, ameliyatlara giremiyor.

Bunun sonucunda ameliyatlara girecek uzman bulmakta sıkıntı çekiliyor.

Sağlık Bakanı tam günü çok savunuyor ve belki haklı olduğu noktalar da var ama, bunu sanki intikam alırcasına yaptığı için olan yine vatandaşa oluyor.

Yurt dışında ameliyat elbette bir fantezi ama, devlet fantezi ile yönetilemez ki.


HOŞUMA GİDENLER

Atanmayan öğretmenler

CHP’li eski milletvekillerinden Onur Öymen yine çok kısa ama çok anlamlı bir not göndermiş. Sizlerle yine paylaşmak istedim;

Ataması yapılmayan 55 bin öğretmenimiz var. Bu onlar için de öğrenciler için de büyük haksızlık. OECD rakamlarına göre Almanya’da 11.4 öğrenciye, Fransa’da 15.7, İspanya’da 11.6, Polonya’da 12.7, Türkiye’de ise 23.4 öğrenciye bir öğretmen düşüyor.

İspanya’nın öğretmen başına öğrenci düzeyini yakalamak için 785 bin, Polonya için 650 bin, Kore için 294 bin ilave öğretmene ihtiyacımız var. Meksika düzeyine ulaşmak için bile 121 bin ilave öğretmen gerekiyor. 55 bin öğretmeni atasak bile OECD ülkelerinin en gerisindeki Meksika’ya ulaşamıyoruz.

Yunanistan’a, Libya’ya, Somali’ye yüz milyonlarca dolarlık destek verirken öğretmenlerimize para bulamıyoruz. Eğitimde geri kalırsak çağdaş uygarlığı yakalayamayız.

Başöğretmen Atatürk’e layık olamadık. Saygılar, sevgiler.

*****

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rusya ile yenilenmeyen doğalgaz sözleşmesiyle ilgili, “Türkiye için herhangi bir gaz sıkıntısı söz konusu değildir.” demiş. Bizde bu gazcı yandaş medya olduktan sonra bırak sıkıntı çekmeyi, ihracat bile yaparız! (Gani Yıldız)

Can Ataklı
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)