Sadık Gültekin yazdı:"Başarılı öğrenci 4 yıldan önce mezun olabilecek"
Salı, Aralık 27, 2011
VAKIF ÜNİVERSİTELERİ BAŞKANI RİFAT SARICAOĞLU
Yükseköğretimde liberalleşme eğiliminin gözlendiğini belirten Sarıcaoğlu, “Önümüzdeki yıllarda müfredatın liberalleşmesi o kadar gelişecek ki, başarılı öğrenciler için dört yıldan önce mezun olma şansı doğacak” dedi.
Vakıf Üniversiteleri Başkanı Rifat Sarıcaoğlu ile dünyada üniversitelerin dönüşümü ve yeniden yapılanmasını konuştuk. Sarıcaoğlu konuyla ilgili şu bilgileri verdi: Bir süredir yükseköğretim alanında bir liberalleşme gözleniyor. Önümüzdeki yıllarda bu eğilimin daha da güçleneceğini vurgulamak gerekiyor. Liberalleşmenin iki unsuru söz konusu. Birincisi, üniversitelerin devletten aldıkları fonların azalacak. Bu sayede uzun zamandır tartışılan üniversite özerkliği, kendi kaynaklarını yaratma ve çeşitlendirme anlamında mali özerklikle de desteklenmiş olacak. Liberalleşmenin ikinci unsuru ise müfredatlara ilişkin olacak. Yakın dönemde dünya üniversitelerindeki eğilim, öğrencilerin farklı programlardan istedikleri dersleri alarak bir bakıma kendi müfredatlarını oluşturmaları yönünde gelişecek.
Katı bir okuma listesi
Bunun bugün öğrencilerimize sunduğumuz üniversite eğitiminden farkını şöyle bir benzetmeyle açıklayabiliriz: Günümüzde öğrencilerimizi zengin bir kütüphaneye sokuyoruz. Kütüphanedeki kitaplar çok çeşitli. Fakat biz öğrencilerimize katı bir okuma listesi veriyoruz. Bu listenin dışına çıkmak mümkün değil. Ancak az sayıda seçmeli dersle listeyi çeşitlendirebiliyoruz.
Geleceğin üniversitesinde ise öğrenciler zengin bir kütüphaneye girdiklerinde kendi okuma listelerini kendileri belirleyecek. Bir bakıma raflardan istedikleri kitabı seçebilecekler. Bunun yolu da öğrencilerin katı program müfredatına bağlı kalmaksızın ders almalarından geçecek. Yaratıcı, gündelik hayatta ve iş dünyasında karşılığı olan dersler öne çıkacak. Müfredat liberalleşmesi o kadar gelişecek ki, öğrenciler parlak bir dersin hocası başka bir üniversitede olsa bile o dersi alma şansına kavuşacaklar. Üniversiteyi 4 yılda bitirme baskısı ortadan kalkacak. Dileyen öğrenci eğitimine ara verip bir süre profesyonel hayatta deneyim kazanabilecek. Başarılı öğrenciler için 4 yıldan önce mezun olma şansı doğacak.
Kaynak yaratma becerisi
Yükseköğretim alanındaki liberalleşme eğitimin online uygulamalarla desteklenmesiyle de ivme kazanacak. Örneğin İtalya’daki bir öğrenci Türkiye’de verilen bir dersi alabilecek. Etkileri küresel ölçekte hissedilen krizin üniversiteleri de etkilemesi kaçınılmaz. Kriz sürdükçe hükümetler merkezi bütçelerinden araştırmaya ayırdıkları payı azaltacak. Fakat bununla birlikte rekabet ortamında kaliteye önem veren üniversiteler araştırmaya ayırdıkları fonları artırma çabasında olacak. Böylelikle kaynak yaratma becerisinin önemi bir kez daha gündeme geliyor. Kaliteli özel ve vakıf üniversitelerinin özel sektörle işbirliği artacak.
Küresel güç dengeleri
Şu anda dünyanın en üst düzey 20 üniversitesi hangileridir diye sorarsak, listede Amerikan ve İngiliz üniversitelerinin ağırlığını görürüz. ABD’nin yakın gelecekte, ekonomisindeki gücüyle bu konumu kaybetmeyeceğini öngörebiliriz. Fakat liste kesinlikle bugüne oranla çeşitlenecek. Farklı ülkelerin üniversiteleri de en iyiler listelerinde yer bulacak. Peki küresel güç dengelerindeki değişiklikler Türkiye üniversitelerini nasıl etkileyecek? Bu noktada geleceği anlatan kilit kavram olarak üniversitelerin uluslararasılaşması beliriyor. Türkiye üniversitelerinin uluslararasılaşması Türkiye’nin bölgesel güce dönüşmesiyle paralel bir süreç. Ekonomik büyümesi ve istikrarıyla Türkiye, yakın zamanda bölge ülkelerindeki öğrenciler için daha da güçlü bir çekim merkezi haline gelecek.
Geleceğin üniversitesinde hangi bölümler öne çıkacak? Her şeyden önce geleceğin önemli mesleği yönetim olacak. Dolayısıyla küresel perspektifi yönetimle birleştiren programlar için ciddi bir talep olacağını öngörmekteyiz. Türkiye bölgesel güç olarak konumunu sağlamlaştırdıkça enerji koridoru olma özelliğini de güçleniyor. Bu çerçevede iş dünyası enerji yönetimi eğitimi almış gençlere ihtiyaç duyacak.
Üniversite-sektör işbirliği
Uluslararasılaşmayla birlikte ülkemizin yüksek öğretim sistemi de giderek liberalleşecek. Örneğin 2023’e geldiğimizde merkezi sınav sisteminin olmayacağını söyleyebiliriz. Böylelikle öğrencilerin üniversitelere erişimi kolaylaşacak. Önümüzdeki dönemde yükseköğretim sistemimizi yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bu çerçevede Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bilişim teknolojileri vadisi projesini, üniversite ve sektör işbirliğini canlandıracak bir proje olarak değerlendirmek gerekiyor. Yakın zamanda yetkileri kalite kontrol ve koordinasyonla sınırlandırılmış bir YÖK’ün, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile bütünleşmesi de üniversitelerin daha dinamik bir yapıya kavuşmasına katkıda bulunacaktır.
Haliç Akpınar’ı ağırladı
TÜRK sinema ve tiyatro dünyasının ünlü sanatçısı Metin Akpınar Haliç Üniversite’sinde öğrencilerin sorularını cevapladı. Haliç Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu, Rektör Prof. Dr. Sait Sevgener ve tüm akademik kadronun katıldığı söyleşi, Mecidiyeköy Kampüs’ünde gerçekleşti. Akpınar sözlerine, “Değerli öğrenciler sizlere beynimi, gönlümü açmaya geldim. Sanat, aşk, politika, din ve güncel konulardan ne sormak isterseniz cevaplamaya hazırım” diyerek başladı.
Bir öğrencinin “Türk tiyatrosunun durumu nedir?” sorusunu Akpınar şöyle cevapladı: “Bugün Türkiye’de 35 bin tiyatro koltuğu ve 3 bin 500 tiyatrocu var. Eğer nüfusunuz 7-8 milyon ise bu sayılar oldukça iyi. Ama ülkemiz nüfusuna bakıldığında Türkiye’de tiyatronun varlığından bahsedilemez.”
“Nota bilmem”
Başka bir öğrenci, “Politikaya atılmayı düşündünüz mü?” diye sordu. Akpınar “Politika bir sanatçının tek başına yapabileceği bir şey değildir. İnanmış bir grubun topluca hareket etmesi ve çalışması gerekir” dedi.
Bir diğer soru ise şöyleydi: “Sesiniz çok güzel. Neden albüm yapmıyorsunuz?” Akpınar bu soruyu “Ben şarkı söyleme taklidi yapıyorum. Usul, nota bilmem. Kulak hafızam var. Biraz bozarak hafız tarzıyla söylerim. Klasik Türk sanat müziğini severim. Albüm yapmak için ciddi birikim gerekir. Ancak böyle bir düşüncem var. Gelecek nesillere bir albüm bırakmak isterim” diye cevapladı. Öğrenciler Akpınar’ı alkışlarla uğurladı.
Arel, Trakya Teknoparkı’nı kuruyor
İSTANBUL Arel Üniversitesi, Trakya Bölgesi’ndeki pek çok firma için araştırma, geliştirme ve teknoloji faaliyetlerini gerçekleştirecek “Arel Trakya Teknoparkı”nı yakında hayata geçiriyor. Proje için 150 dönümlük bir alan tahsis edildi, pilot projeler oluşturuldu. Rektör Prof. Dr. Ömer Asım Saçlı, üniversite-sanayi işbirliğini iki yönlü bir çalışma olarak değerlendiriyor. Teknopark Projesi’nin, Trakya bölgesinin bilimsel ve teknik alanda yenileşme altyapısı için başlangıç noktası olacağını belirten Saçlı, teknoloji transferi, ticari faaliyetlerin teşvik edilmesi, yeni faaliyet türlerinin geliştirilmesi ve bölgesel girişimlerin desteklenmesi İstanbul Arel Üniversitesi’nin kuracağı Teknopark’ın üstleneceği başlıca görevler olacağını vurguladı. Ayrıca projenin, küçük ve orta büyüklükteki yenilikçi işletmelerin kendilerini geliştirmeye yönelik araştırma faaliyetlerinin, bilginin, buluşların ve bilime dayalı teknolojinin ticarileştirilmesine de olanak sağlayacak. Proje kapsamında, Silivri ve çevresindeki Trakya Bölge girişimcileriyle yükseköğrenim mezunları, Arel Trakya Teknopark’ın proje ve çalışmalarına katılacak.
Prof. Sezgin ‘Onur’landırıldı
İZMİR Ekonomi Üniversitesi’ni başarıya taşıyan ve kurulduğu günden itibaren rektörlük görevini sürdüren Prof. Dr. Attila Sezgin’e, Mütevelli Heyeti tarafından “Onursal Üye” sıfatı verildi. Sezgin, uzun süredir devam eden sağlık sorunları nedeniyle
1 Ocak’tan itibaren kendi isteğiyle rektörlük görevinden ayrılacak. Mütevelli Heyet Başkanı Ekrem Demirtaş, “Hocamız kendi isteğiyle görevinden ayrılıyor. Ancak bu demek değil ki, Prof. Dr. Attila Sezgin bizimle olmayacak. Mütevelli Heyeti tarafından verilen ‘Onursal Üye’ sıfatıyla üniversitemize katkıda bulunmaya devam edecek” dedi.
Yaşar Üniversitesi dünya ligine girdi
ÜNİVERSİTE eğitiminde uluslararası düzeyde prestij kurumu olan Commission on English Language Program Accreditation (CEA), Türkiye’de ilk kez Yaşar Üniversitesi (YÜ) Yabancı Diller Yüksekokulu’na yabancı dil eğitimi alanında akreditasyon verdi. Böylece Yaşar Üniversitesi, dünyada ilk 100 üniversite arasına girerken ülkemizde de bir ilke imza attı. CEA, aralarında ABD Savunma Bakanlığı Lisan Okulu olmak üzere Washington, Boston ve Michigan üniversiteleri gibi dünyaca ünlü pek çok yükseköğretim kurumunu akredite etmiş bir kuruluştur. CEA Genel Direktörü Teresa O’Donnell, YÜ’nün lisan eğitimi alanında uluslararası yeterliliği kabul edilen ilk Türk üniversitesi olduğunu açıkladı. Bu başarının uluslararasılaşma hedeflerinin önemli bir adımı olduğunu belirten YÜ Rektörü Prof. Dr. Murat Barkan, henüz 10’uncu yılını kutlayan bir üniversite için bu akreditasyonun çok önemli bir başarı olduğunu dile getirdi.
Barkan, “Uluslararasılaşma stratejimizin önemli ayaklarından birisi de eğitimde uluslararası kalite duyarlılığının üniversitemizin tüm birimlerine ve dolayısıyla öğrencilerimize yansımasıdır. Verdiğimiz eğitimin ve diplomaların dünya kalitesinde olması, öğrencilerimize ve işimize karşı duyduğumuz sorumluluğun önemli bir parçasıdır” dedi. YÜ Yabancı Diller Yüksekokulu Müdürü Engin Ayvaz ise akreditasyonun kaliteli eğitim verdiği iddiasında olan yükseköğretim kurumları için önemli bir ölçüm aracı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Ancak akreditasyonun kimden alındığı da en az akreditasyon kadar önemlidir. O yüzden akreditasyon kurumunu yetkilendiren ve tanıyan üst kuruluşlara ve akreditasyon almış diğer kurumlara da iyi bakmak lazım. CEA akreditasyonuyla İngilizce eğitiminde ABD üniversitelerinin tabi olduğu kalite standartlarıyla uyumlu olduğumuzu ve bu kaliteyi sürdürebileceğimizi belgelemiş olduk.
Önemli bir prestij ve kalite belgesi olan ve sınırlı sayıda programın sahip olduğu bu akreditasyonu ülkemizde ilk ve tek alan üniversite olmamız da bizim için ayrı bir gurur vesilesidir” dedi. YÜ Yabancı Diller Yüksekokulu tarafından verilecek diploma ve sertifikaların üzerinde bundan sonra “CEA” ibaresi yer alacak. Böylece sertifika ve diplomalar dünyada geçerlilik kazanacak.
Sadık Gültekin
Vatan
Tags