Bu ayıp, fotoğraftaki çocukların değil!


Bu fotoğraf günlerdir Facebook’ta paylaşılıyor…


Altındaki notta belirtildiğine göre, Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde çekilmiş… Araştırdım; öğrencilerin formaları, okul binası, bahçedeki büst; bu iddiayı doğruluyor!

Bu lise 1985’te Beykoz’da, Türkiye’nin ilk Anadolu imam hatip lisesi olarak kuruldu. 1990 yılında Kartal’daki yeni ve modern binasına taşındı.

Anadolu lisesi ve imam hatip müfredatlarını birleştiren Anadolu imam hatip lisesi türünün ilk örneği olan bu okulda, İngilizce ve Almanca sınıfları bulunuyor. Eğitim dili ise Türkçe. Yabancı dil olarak Arapça da okutuluyor.

Ayrıca dil, bilgisayar ve fen bilimleri laboratuvarları, öğrenci kulüplerinden oluşan sosyal üniteler binası, kütüphane, yemekhane, halı saha, iki eğitim binası, TV stüdyosu, konferans salonu, spor salonu, uygulama camisi, öğretmen lojmanları ve 500 kişi kapasiteli pansiyon binası mevcut…

Yatılı ve gündüzlü okunabiliyor…

1992’den bu yana kız öğrenciler de devam edebiliyor…

Eğitim kalitesi ve maddi olanakları ile dindar elit kesimin gözde okullarından biri…

Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan da bu okulun mezunu…

İnternet sitesinde okulun “vizyonu” şöyle anlatılıyor:

“İnsana, düşünceye, özgürlüğe, ahlâka ve kültürel mirasa saygıya dayanan bir din öğretimi anlayışının yayılmasına katkıda bulunmak.”

***

Bu okulla ilgili yazacak daha çok şey var…

Müdürü örneğin!

Bırakın öğretmen olmayı, devlet memuru bile değilken, önce belediyeye özel kalem müdürü yapılıp, sonra bu okula müdür olarak atanmasının oldukça uzun bir öyküsü var…

Meclis Genel Kurulu’nda tartışmalara neden olan, mahkemeden çıkan “müdürlüğün iptaline dair” karara karşın, bulunan formüllerle görevine devam eden bir “yeni nesil bürokratı”nın öyküsü bu…

Şimdilik, yazıyı yatağından çıkarmamak için bu detaylara girmiyorum…

Sadece…

Önce bu okulun müdürüne…

Sonra Kartal ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlerine…

Ve Milli Eğitim Bakanı’na soruyorum:

Bu fotoğrafı gördünüz mü?

Bugüne kadar görmediyseniz; en azından şimdi gördünüz…

Hani bu okul, insana, düşünceye, kültürel mirasa saygılı öğrenciler yetiştirecekti?

Bu mudur sizin yetiştirdiğiniz “saygılı” gençlik? Verdiğiniz din eğitimi, öğrencilerinizin ülkenin kurucusuyla akıllarınca dalga geçmesini de mi içeriyor?

Devlet; onca parayı, Atatürk büstüne boynuz yaparak, burun deliklerine parmak sokarak eğlenen bu zavallı çocukları okutmak için mi harcadı ve harcamaya devam ediyor?

***

Sakın yanlış anlamayın badem bıyıklı beyler; bu öğrencileri kesinlikle suçlamıyorum, ayıplamıyorum, kınamıyorum…

Ortada kınanacak bir ayıp varsa, bunun sorumluları sizsiniz…

Bu ayıp, sizin ayıbınız…

Çıkın ve “eserinizi” savunun…

Bu fotoğrafın, “özgür düşünceli öğrenciler” yetiştirdiğinizin kanıtı olduğunu söyleyin… Sonra da büyütüp okulunuzun dış cephesine asın!

Ya da beni yalanlayın!

“Bu fotoğrafın düzmece olduğunu” söyleyin…

Kandırıldığımı haykırın yüzüme…

Emin olun buna en çok sevinen ben olurum!

***

Ve bir soru da “dindar bir nesil istediğini” açıklayan…

Bunun için eğitim sistemini baştan sona değiştirmeyi planlayan Başbakan Erdoğan’a:

Anadolu imam hatip liselerinde yetiştirilen bu gençler de “tinerci” değil herhalde…

O zaman bu fotoğrafı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ve daha da önemlisi…

Acaba bu görüntü, bu ülkenin Başbakan’ı olarak sizin de yüreğinizi burktu mu?

*****

Günün Sorusu

CHP’li Muharrem İnce, Meclis Genel Kurulu’nda AKP Milletvekili Hakan Şükür’ün futbol yorumculuğu yapmasını eleştirince, AKP’li Ayşenur Bahçekapılı, “Yüreğiniz varsa Hakan Şükür burada olduğu zaman aynı sözleri tekrar edersiniz” demiş… Sorum Ayşenur Hanım’a:

Hakan Şükür’ün yüzünü o salonda gören var mı ki Muharrem İnce görüp aynı sözleri söylesin?

*****

Bir hayata biçilen bedel, bakanlığın iki kahvaltısı!

Dergi sattı diye tutuklanıp, Metris Cezaevi’nde 10 Ekim 2008’de işkenceyle öldürülen Engin Çeber’i hatırlıyor olmalısınız…

Bu genç adamın ailesi, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nde İçişleri ve Adalet bakanlıkları aleyhine “destekten yoksun kalma tazminatı” davası açmış ve 750 bin lira maddi ve manevi tazminat talep etmiş…

Mahkemenin görevlendirdiği bilirkişi, iki bakanlığın “tam kusurlu” kabul edilmesi halinde aileye toplam 36 bin 270 lira tazminat ödenmesi gerektiğini söylemiş…

Yani…

İşkencede ölecekseniz bile işiniz gücünüz varken ölün kardeşim…

Yoksa hayatınıza biçilen değer, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın iki kahvaltısını bile karşılamaz!

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

1Yorumlar
  1. Herkese yazıklar olsun...ULU ÖNDER ATATÜRK'Ü o büstten ibaret sanan o gençlerede,duyarsız kalan okul yönetiminede,o resim çekilirken oradan geçip gören ve sessiz kalan herkesede vee o çocukları yetiştirip bu ülkenin nelerden geçtiğini en azından yaşı itibarıyla bilen (?) anne babalarada... Yazık...

    YanıtlaSil
Yorum Gönder