Başbakan Erdoğan kararlılık gösterisinde ABD dahil bütün dünya liderlerini solladı... Sınır olayları üzerine Esad’a açık mesaj yolladı:
“Bizi oraya gelmeye zorlamayın...”
Mesaj etkili... Ancak hemen akla şu soru geliyor; sınırıda 2 Suriyelinin öldürülmesi üzerine bu kararlılığı gösteren hükümet acaba neden yıllardır PKK teröristlerine ev sahipliği yapan Irak’a karşı bu tepkiyi gösteremedi? Neden aynı mesajı bugüne dek Barzani ya da Maliki’ye gönderemedi de yüzlerce gencimizin şehit olmasına göz yumdu?
* * *
Savaş toplumlar için felakettir... Savaşların içinden gelmiş bir lider, Kemal Atatürk diyor ki:
“Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir...”
Bu ülke kendini ilgilendirmeyen savaşlarda çok kurban verdi.
O yüzden “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözü ülkenin temel ilkelerinden biri oldu...
* * *
Hem bizim savaşak halimiz mi var?
Köprü çöküyor 15 kayıp, hortum geliyor 7 ölü, mayın patlıyor 2 şehit, baraj kapakları patlıyor 10 ölü, trafikte her gün 20 kurban... Depreme hazırlıksız bir İstanbul kenti... Hapislerde acı çeken ve kendilerini tutsak diye niteleyen binlerce kişi...
Biz zaten savaşta değil miyiz?
İşin tuhafı bir savaşta en büyük zararı görecek olan Türk halkı kuzuların sessizliği içinde. Gazeteler gönüllü savaş çığırtkanlığına başladı. 1 Mart Tezkeresi’nden önce gümbür gümbür savaş karşıtı eylemler yapan sivil toplum kuruluşları yok ortada.
Bu basiret bağlanması da hiç hayra alamet değil.
Erdoğan’ın “Büyük Ortadoğu Projesi”nin
“Eşbaşkanı” olduğunu bilenlerin bugün
Suriye konusunda gelinen noktaya fazla
şaşırmamaları gerekir...
Haldun Ertem
Sistem mükemmel!
Bir gazeteci arkadaşımız anlatıyor:
“Bir yerli özel bankaya geçen yıl bir yıl vadeli 12 bin lira yatırmıştık...
Vadesi nisanda sona eriyor sanıyorduk. Aklımızda öyle kalmış. Dün bankayı aradık. Meğer geçen aralıkta vade sona ermiş.
Peki 12 bin liramız ne oldu?
13 bin 386 lira olmuş... Fakat hesapta 13 bin 186 lira kalmış...
Peki aradaki 200 lira ne olmuş...
Aralıktan bu yana geçen 4 ay içinde hesap işletim ücreti ve benzeri masraflara kesilmiş...”
Geçmişte bankalar vadesiz mevduata küçük de olsa bir faiz verirdi.
Artık üzerine para alıyorlar anlaşılan...
Bireysel dolandırıcılar az sayıda kişiden büyük paralar götürdükleri için şikâyete yol açar.
Bankalar çok sayıda kişiden küçük paralar götürdükleri için dikkati çekmemeyi başarıyorlar.
Hayat için paket
Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü 4337 kadın var. Bu kadınların 0 - 6 yaş arası 444 çocuğu da onlarla birlikte cezaevlerinde yaşıyor.
Bu kadınlar ve çocukları genellikle yoksulluk içindeler. Cezaevine düşeni ailesi dışlıyor. Çoğu zaten fakir çevrelerden geliyor.
O nedenle çok temel kişisel bakım, sağlık ve temizlik malzemesi ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar.
“Hayat için bir paket org” yani “hibpo.org” cezaevlerindeki kadınlara ve çocuklarına gönüllü destek vermek, ihtiyaç malzemelerini onlara ücretsiz olarak sağlayıp ulaştırmak için ortaya çıktı. Eskişehir illinde cezaevlerinde bulunan anne, çocuk ve gençlerin cok temel insani ihtiyaçlarını karşılamak için Anadolu Üniversitesi Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü ile birlikte “Hibpo Kampüste” projesi oluşturuldu.
Gençler projenin amaçlarını şöyle anlatıyor:
“Biz ailelerimizin arkadaşlarımızın artık kullanmadığı ama hâlâ iyi durumda olan eşyalardan bir paket yapıp; kötü kaderlerine terk edilmiş bu çocuklara, bu kadınlara bir yardım eli uzatabiliriz.
Elimizin altındaki bir kalıp sabunu onlara yollayacağınız eski elbiseleriniz arasına koyabiliriz.
Haftalık alışveriş listemize bu çocuklara yollamak için bir paket bebek bisküvisi, bir kadın pedi ya da bebek şampuanı ekleyebiliriz.”
Cezaevlerine hangi malzemeler gönderilebilir. Bilgi almak için telefon:
Erol Uzun: 0505 353 28 23İstenen rüyayı gösteren cep telefonları geliştirilmiş.
Sevcan Önalcı: 0505 659 35 15
e-mail : info@hibpo.org
Web : www.hibpo.org
Kim bilir kaç insanımız kendisini yem ambarında görmek isteyecektir!
Fahrettin Fidan
Yargı damarı...
Anayasa için yapılan öncesi ‘Yetmez Ama Evet’cilerin çığlıkları hatırlardadır... Yargı onlara göre Kemalist vesayet altındaydı. HSYK ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştirilerek demokrat ve tarafsız yargı oluşturulacaktı. Ne mi oluşturuldu? En son Deniz Feneri e.V davasında görüldüğü gibi... Hukuktan bağımsız iktidara bağımlı bir yargı sistemi oluşturuldu. Bir de aydın geçiniyor bunlar.
Melih Aşık
Milliyet