Muhafazakar sanat ilk meyvesini verdi!


Gazetecilikte: “dikkat çekme, düşündürme, eleştirme, alternatif getirme ve haber vermeyi” bir arada akıcı, anlaşılır bir üslupla yazabilmeyi başarmak çaba ister.
Safile Usul, çabalıyordu.
Tutunmaya çalışıyordu.
Onu da işten attılar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hukuk ölçülerini Ergenokon davalarındaki uygulamalarla kıyaslıyor ve “Avrupa Birliği hukuk terazisine göre Türkiye’de yüksek düzeyde insan hakları ihlali var” diye uyaran, dikkat çeken, eleştiren, alternatif getiren ve haber veren yazılar yazıyordu.
Bir gün muhasebeden çağırdılar.
“Yollarımızı ayıracağız” dediler.

4.5 yıldır yazıyordu.
İlk 2 yılı hiç maaş almamıştı.
Önce 1000 TL aylık vermişler.
Sonra 1.750 TL’ye çıkartmışlardı.
Bu paranın yarısı da yazdığı internet gazetesine gidiş-dönüş benzin parasına gidiyordu.

Xxx

Son yazılarından biri; Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen’in “Muhafazakar Sanatı Oluşturmalıyız” çağırısı üzerineydi.
Genç gazeteci, irdeledi.
Sanat nedir, nasıl oluşur?
Araştırdı, okudu, bilgi aldı.
“Muhafazakar sanat” üzerine yazısının bir bölümü şöyleydi: “….Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen katıldığı “Suriçi Platformu” toplantısında; “Muhafazakar sanat oluşturmalıyız” dedi. Sanatı kimse oluşturamaz. Sanat, Mustafa İsen istemese de oluşur, o istese de oluşmaz. Mustafa İsen’in temsil ettiği siyasi çizgi, Türkiye’yi dönüştürme iddiası ve çabası içinde…. “Muhafazakar sanat oluşturmalıyız” diyenler sinemada yoklar.
Ana akım kitaplarda yoklar.
Dizilerde yoklar.
Tiyatroda yoklar.
Psikolojide yoklar.
Reklamcılıkta yoklar.
Basında iktidar desteği ile ancak varlar. Mustafa İsen, Cumhuriyet’in kurulduğu yıllardaki sanatı hiç beğenmediğini de anlatmış. Cumhuriyet sanat oluşturmadı ki….Evrensel sanatın kalıplarını model olarak aldı. Türkiye sahip olduğu seküler siyasal zeminin üstüne adım adım eleştirel düşünceyi, edebiyatı, mizahı, müziği katmakla kalmadı ayrıca eleştiriye, yabancılaşmaya, gelişmeye ve yeni zihinsel bakışlara giden yolların tümünden sabırla ve acıyla geçti… Mustafa İsen’in, “Muhafazakar kesimin nasıl bir demokrasi anlayışı varsa, muhafazakar sanat ve estetiğin normlarını oluşturmak gibi bir yükümlülüğün içindeyiz” sözlerine karşı şu söylenebilir: Muhafazakarlar ile muhafazakar olmayanların farklı demokrasileri olmaz, olamaz. Demokrasi siyasi partiden partiye de değişmez. Demokrasinin muhtevası ve standartları evrenseldir… Her insan, derinlerindeki hakikati bilir ve sanat bu hakikati yansıttığında insanların ruhunu sarar. İnsanlar, “mahalle baskısıyla” ağızları muhafazakar sözler söylese de, içlerinden hakikati izlerler ve gerçeği yansıtanları tercih ederler….”
Xxx

Safile Usul, buydu.
Bu tür yazı yazıyordu.
Baskıyla atıldığını düşünüyor.
Muhafazakar sanat ilk meyvesini verdi. Genç bir gazeteci işinden kovduruldu. Muhafazakar sanatın yaratıcı motor gücünün “muhafazakar baskı” olduğu netleşti.


(uyan borusu)

2B’ye bismillah
demeden
hortum girdi!

Ekonomi muhabiri Rahim Ak, haberine göre konut yapma ve manken kızlarla zengin hayat yaşama kralı Ali Ağaoğlu, köylülerden 2 arazi aldı. 2B yasası kapsamına giren arazilerden biri 15, öteki 13 dönümdü. Kadastro memuru 2B için tapu çıkarırken ne tesadüfse “15’in önündeki 1’i ve 13’ün önündeki 1’i” unuttu. Konut kralı Ali Ağaoğlu, “o arsalardan biri benim değil” diyerek gazetelere paralı ve kinayeli ilan verdi. Gazeteci Rahim Ak da Ağaoğlu’nun arsa toplama ortağı Romen Giyim’in sahibi Turgut Toplusoy’un “Arazileri Ağaoğulu ile birlikte topladık” diyen demecini yayınladı. Sonuçta kadastroda “1’ler unutularak” birilerine devleti hortumlama imkanı yaratıldığı ortaya çıktı. Milyonlarca 2B arazisinin acaba kaçında “1’ler… 2’ler… 3’ler…” unutuldu?

Necati Doğru
Sözcü

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)