AKP: Bir satış ve satın alış hikayesi


WikiLeaks belgelerine düşen bilgilere göre, Irak’ın işgali öncesinde Abdullah Gül’ün ABD ile giriştiği işgal pazarlığının konusu parayla ya da yardımla ilgiliydi.
Belgede dönemin ABD Savunma Bakanı Paul Wolfowitz ve Dışişleri Bakan Yardımcısı MarcGrossman’ın Gül dışında bakanlarla da görüşmeler yaptığı, ABD’nin Gül’e “Size yılda iki milyar dolar veririz, üç gün içinde cevap isteriz” dediği yazılıydı. Verilmesi taahhüt edilen iki ya da üç milyar dolara karşılık, Türkiye’den ABD’nin Irak işgalini desteklemesi isteniyor!
9 Aralık 2002 tarihli belgeye göre, Gül’e şunlar söylenmiş. “Türkiye’nin böyle bir askeri harekâtın neden olabileceği iktisadi risklerle ilgili endişelerinin farkındayız. ABD Başkanı, Türkiye’ye sağlam bir yardım paketi sağlamak için kongreyle işbirliği yapmaya hazır” diyor.
3 Aralık 2002 tarihli görüşmeye göre, ABD, Türkiye’den 3 gün içinde net bir yanıt vermesini istiyor. Gül, Irak işgaline dair ciddi bir itirazlarının olmadığını, fakat kamuoyunun ikna edilmesi için bu sürenin uzatılması gerektiğini söylüyor.
Olgunun ABD’nin sahip olduğu kültürel ve tarihi müktesebatla çelişir bir yanı yoktur. ABD’de her insanın, her kutsalın bir fiyatı olduğunu düşünen bir kültür hakimdir.
ABD, topraklarının önemli bir kısmını da parayla satın almıştır.
ABD’nin parayla satın aldığı topraklar ve fiyatları şöyledir: Louisiana’yı Fransa’dan 1803’de 60 milyon frank karşılığı satın almıştır. Florida’yı 1819 yılında 5 milyon dolara İspanya’dan satın almıştır. Kaliforniya’yı ise 1848 yılında 15 milyon dolara Meksika’dan, Alaska’yı 1867 yılında 7,2 milyon dolara Rusya’dan satın almıştır.
ABD’de vatan, bir anlamda dolar karşılığında satın alınan emlaktir.
Türkiye’yi ABD ve dolar karşılığı toprak satışı yapan ülkelerden farklı kılan tarihi, kültürel müktesebatıdır.
Türkiye’de vatanın fiyatı yoktur. Türkiye’de vatan, ABD’de olduğu gibi dolar ya da emlak mertebesine indirgenemez!
Türkiye’de uğrunda ölümün göze alındığı toprak parçasına vatan dendiğini şairler hep haykırıp durmuştur.
AKP, Türkiye’de her değeri ABD’de olduğu gibi ticaretin konusu haline getirmiştir. AKP’nin iş başına geldiği 2002 yılından bu yana sattıklarını alt alta koyduğunuzda eşi benzeri bulunmayan bir satış ansiklopedisi ortaya çıkacaktır. Telekom’dan TÜPRAŞ’a; çimento fabrikalarından TEKEL’e oradan şeker fabrikalarına kadar ulaşan geniş bir yelpazede Türkiye’de satışlar gerçekleştirilmiştir.
İşin ilginç yanı, satışlar yalnız mal ve hizmetlerle ilgili de değildir. Dış politika bile bir satış ve satın alış unsuru olarak pazarlığa muhatap olduğunu yukarıdaki belgeler söylüyor.
AKP’nin dış politikayı para ve yardım ile ilişkilendirilmesi düşündürücü olmasına karşın yadırganacak bir husus değildir.
AKP döneminde Türkiye’de satış konusu olmayan hiçbir şey kalmamıştır. AKP dönemi, adeta Cumhuriyetin bütün maddi ve manevi birikimlerini haraç mezat pazara çıkarma dönemine dönüşmüştür.
Torba yasalar bunun için çıkarılmıştır. “Bedel” karşılığında sıfır askerlik sistemi bunun için devreye sokulmuştur. 2B yasasıyla orman niteliğini kaybetmiş arazilerin satışı da bu amaç için yasalaştırılmıştır.
Yerli tasarrufun sınırlılığı karşısında yabancılara da Türkiye’nin topraklarını açma gereğini AKP iktidarı bu nedenle duymuştur.
Yabancılara, Türkiye’de 60 hektara kadar mülk sahibi olabilme imkanı sağlayan yasayı çıkaran hükümet; Körfez, ABD ve Uzakdoğulu yatırımcıları çekmek için tanıtım atağı başlatıyor.
Bugüne kadar mütekabiliyet engeline takılan 62 ülkenin vatandaşına daha Türkiye’de mülk sahibi olma yolunu açan yasayla sağlanan imkanların daha geniş kesimlere ulaştırılabilmesi için özel sektörden de destek alınacak.
Görüldüğü gibi AKP, gerçekte bir satış ve satın alış hikâyesidir!


Özcan Yeniçeri
Yeniçağ

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)