Demokrasi kimin umurunda?


Gazetelerde, televizyonlarda demokrasi üzerine nutuk atanlar, büyük ölçüde yanılıyorlar. Çünkü; bizim millet için demokrasinin öyle fazla bir değeri yoktur.
Bugün Türkiye demokratik gelişmişlik ölçüleri açısından dünyanın en geri ülkeleri arasında yer alıyor ama bu sistemi yaratan AKP'ye de milletin yarısı oy veriyor.
Bakın kritik dönemlere: Demokrasi mücadelesi verdi diye kimseye oy verilmedi; bunu herkes anlasın.

TARİH TANIKTIR
Beni, 'Vay seni demokrasi düşmanı, halka tepeden bakan seçkinci darbeci!' diye eleştirmeye kalkışacaklara tarihimizi bir hatırlatayım:
- Bu millet 600 sene padişahlık yönetiminde kaldı. Bu yönetim biçimi onun genlerine işledi.
- 1920 Nisan ayında Ankara'da ilk Meclis açılırken; Mustafa Kemal bu Meclis'in 'Kurucu Meclis' olmasını istedi ama başta Kazım Karabekir paşa olmak üzere dönemin etkili isimleri; 'kurucu' kimliğini padişahlığa aykırı bularak kabul etmediler.
- 29 Ekim 1923'te padişahlık yerine cumhuriyet rejimi getirilirken TBMM'de bile bu en büyük demokrasi adımına direnenler vardı. Mustafa Kemal; bu direnişe karşı, 'Bazı kelleler kesilse bile cumhuriyet kurulacaktır!' restini çekerek cumhuriyetin yolunu açtı.
- 1945'ten sonra çok partili rejime de millet istedi diye değil; Amerikan güdümündeki kapitalist blok ile bunların içerideki uzantıları olan ağa-şeyh, tüccar takımı istediği için geçtik.
- 1960'ta Başbakan Adnan Menderes askeri müdahale ile devrildi de kimse sesini çıkarmadı. Üstelik bu askerin yaptırdığı yeni anayasaya da evet dedi Menderes'e oy verenlerin bir kısmı.
- 1971 askeri müdahalesine de millet alkış tuttu. Özgürlüklerin üzerine şal örtülmesini mennuniyetle izledi.
- 12 Eylül 1980 darbesini ve yarattığı kanlı baskı düzenini de bu millet alkışladı. Darbe anayasasına yüzde 92 oranında evet derken bu milletin hiç de demokrasi derdi yoktu.
- Darbenin 2. numaralı ismi, darbenin ekonomik ayağı Turgut Özal, anayasayı bile çiğnerken, bu millet 'Demokrasiye ayıp oluyor!' demedi.
- 1997'de Refah-Yol hükümetine karşı asker-medya ayaklı kampanya yürütülürken de milletin derdi asla 'Verdiğimiz oya saygı gösterin!' olmadı.
YA CHP?
İşte böyle demokrasinin farkında olmayan bir topluma CHP tuttu 1923'te zorlama olarak demokrasiyi hediye etti.
Millet de kendisine; 'Egemenlik her durumda, her şartta senindir.' diyen CHP'ye düşman oldu.
Öyle ya; milletin işi gücü yoktu da bir de egemenlikle mi uğraşacaktı?
O yüzden CHP'ye kızdı...
***
Bugün CHP'yi yönetenler işte bu acı gerçeğin pek farkında değiller.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da partinin genlerinde bulunan 'millete demokrasi götürmek' davranışından kopamıyor.
Öyle olunca da vatandaşı pek de ilgilendirmeyen demokrasi işleri; CHP ile halk arasında bir perde oluşturuyor.
***
CHP'de son günlerde yaşanan istifa eylemleri ve bunun yandaş medyaya yansıtılış biçimi, bu perdeyi kuvvetlendirecek biçimde kullanılıyor.
Halbuki CHP seçmeni gözünde partide tek isim vardır: Kemal Kılıçdaroğlu...
Diğerleri solda sıfırdır.
İnanmayan var ise; kendisini nimetten sayan o kişileri pazara çıkarsınlar da değerini bir öğrensinler.
***
Kemal Bey'e gelince:
Demokratik davranacağım diyerek belirsizliklere yol açmamalı. İstanbul'da, Ankara'da kiminle çalışmak istiyorsa adını açıkça söylemeli.
Partide, çokbaşlılık görüntüsü yaratmaya uğraşanlara da fırsat vermemeli.
Çalışmak istediği insanların altına da temsil kabiliyeti onları koydurmalı...
Çok basit işlerin CHP'de bu kadar çalkantıya yol açarak yapılması, insanda komplo duygusu bile uyandırıyor.
Bu milletin kendisine bir çoban aradığını, otoriteyi sevdiğini hiç mi hiç unutmamak gerekir.
Not: Bana itiraz eden arkadaş! AKP yüzde 50 oyu çok demokrat olduğu için mi aldı?



Rıza Zelyut
Güneş

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)