Tabutlara konulacak kask ve botlar
Cuma, Haziran 29, 2012
Türkiye ile Yunanistan arasında 16 yıl önce yaşanan Kardak adası krizi sırasında, askeri uçağımız Yunanlılar tarafından düşürüldü. Denize düşen uçağımıza ulaşmak için çaba gösterildi, Yunanistan’ın bu saldırgan tutumuna karşı “gereğinin yapılacağı” açıklamaları yapıldı. “Gereği yapılsa” herhalde duyardık. O günlerde pilotumuza ait postalların bulunduğunu duyduk.
Herkes biliyor uçağımızın düşürüldüğünü, pilotumuzun da şehit olduğunu. Ancak, yasalar önünde bunun ortaya konulması, eşi ve çocuklarına şehit maaşı bağlanabilmesi için de şehidimize ulaşılamazsa bile ondan geriye kalan bir şeylerin bulunması gerekiyor. O günlerde Yüzbaşı Nail Erdoğan’a ait olduğu belirtilen postallar bulunduğu açıklandı.
Pilotlarımızın postalları bulundu mu?
Keşif uçuşu yapan uçağımız, Suriye’nin saldırısı sonucu denize düşürüldü. İlk haberler pilotlarımızın sağ kurtuldukları yolundaydı. Bu haberler de hep sözde “güvenilir kaynaklardan” alınır. Ancak, sonuçta, o söylenenler, yazılanlar da doğru çıkmaz.
Pilotların sağ olduğuna ilişkin umut kalmayınca bu kez “pilotlarımıza ait botlar bulundu” haberleri yayıldı. Niçin başka bir şeyleri değil de, botları bulunuyor o da ilginç bir durum. Bunun gerekçesini açıklayanlar, pilotlarımız yüklerini hafifletmek için böyle bir yola başvurmuş olabileceğini ifade ediyorlar.
O botları gören olmadı. Botlardan iki gün sonra da pilotlarımıza ait kaskların bulunduğu belirtildi. Pilotların kaskları bağlı olur. Eğer gerçekten kasklar bulunduysa, bunun da pilotlarımızın yükünü biraz daha hafifletmek için çıkardığı, denize düştüklerinde durumlarının da ağır olmadığı düşünülebilir.
Botlar ve kasklar niçin önemli?
Pilotlarımız Yüzbaşı Gökhan Ertan ve Teğmen Hüseyin Aksoy için bir mucize olmazsa şehit oldukları kesin. Bugün bizler de pilotlarımızın şehit olup olmadığını tam olarak bilemiyoruz ve bir mucize sonucu sağ olarak bulunmalarını da yürekten diliyoruz. Ama, umutların tükendiği noktaya gelindiğini de askeri yetkililer de çok açık bir biçimde söylüyor.
Silahlı Kuvvetlerimizin bir personeli kayıpsa, onun şehit edildiğini bilseniz bile şehit işlemi yapılamaz. Yapılabilmesi için de mutlaka onlardan geriye bir şeylerin bulunması gerekiyor. Pilotlarımıza ait olduğu belirtilen botlar ve kasklar, onların şehit sayılabilmesi ve sosyal güvenlik işlemlerinin yapılabilmesi için gerekiyor.
Tabutuna onlar konulacak
Artık “şehit” gözüyle bakılan pilotlarımız Gökhan Ertan ve Hüseyin Aksoy’un cesetleri aranmaya devam edecek. Bulunamazsalar bile kendileri için kayıp olduğu günün 40. gününde Ankara Kocatepe Camiinde onlar için cenaze namazı kılınacak. Cenaze namazı ve töreni için 32 gün daha beklenecek.
Türk bayrağına sarılı olacak olan tabutlarında, şehitlerimizin bedenleri olmayacak. Ancak, onlardan geriye kaldığı belirtilen botlar ve kasklar tabutun içinde bulunacak. Botları ve kaskları şehitlikteki mezarlarına konulacak. Mermerin üzerinde şehitlerimizin isimleri yazılı olacak.
Botların ve kaskların şehitlerimize ait olduğu belirtilecek. Ancak, onlara ait olmadığını silah arkadaşları bilecektir. Onların aziz bedenleri bulunamazsa bile şehit edildiklerine herkes şahadet edecektir. Açıkçası. Bsir formalite yerine getirilirken işte dolambaçlı yollara da böyle gidiliyor.
MGK bildirisi tamam da
Alışığızdır, Milli Güvenlik Kurulu (MGK)( sonrası yapılan açıklamalara. İç ve dış olayların ele alındığı belirtilir. 28 Şubat MGK toplantısında alınan kararlar ve bunların uygulanması sonucu şu ana kadar 60 muvazzaf ve emekli komutan, dönemin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz tutuklandı.
Özel Yetkili Mahkemelerle ilgili en çok eleştiri konuları tutuklamaya sık başvurulması ve tutuklulukta geçen sürenin uzunluğu oluyor. Kemal Gürüz’le yurtdışından döndüğünde konuştum, “ifade için arandığımı öğrenir öğrenmez bir an önce gelebilmek için çırpındım” diyordu. Gürüz eğer “kaçar” diye tutuklandıysa, yurtdışından niçin geldi? YÖK’ün tüm belgelerine el konulduysa, Gürüz neyi karartacak? Avukatları da bunları dayanak yapıp tutuklamayla itiraz etti.
MGK, sivil ve askerlerin bir araya gelip ülke meselelerini görüştükleri bir kuruldu. Bugün o kurulun çok da işlevi yok. MGK’nın kararları da izlenmiyor. O yüzden MGK’nın toplanıp toplanması da çok anlam ifade etmiyor.
Dün toplanan MGK’dan sonra yapılan açıklamaların örneklerini de biliyoruz. Hükümet, uzun süredir Suriye’de Esad yönetiminin gitmesini istiyor. Dolayısıyla gerilim giderek tırmanıyor. Olacak şu: Suriye ile sınırı olan illerimiz Hatay, Gaziantep, Kilis, Mardin, Şırnak ve Şanlıurfalılar hem Suriye’de bulunan akrabalarıyla görüşemeyecekler, hem de ticari hayat önemli ölçüde sekteye a uğrayacak.
Saygı Öztürk
Sözcü
Tags