Devletin, milletin malı kapanın elinde kalıyor


SEVGİLİ okuyucularım, varsayalım sizin güzel bir eviniz var ve bunu kiraya veriyorsunuz. Evin içinde çok değerli çeşitli eşyalar ve mobilyalar var.

Antikalar, koltuk takımları, halılar, fırın, buzdolabı, çamaşır makinesi, yatak odası, mutfak takımları…

Evin hiçbir eksiği yok, fazlası var.

Günün birinde bir Arap kiracı geliyor ve evinizi kiralamak istiyor. Başka talipler arasında, torpilli olduğu için onu tercih ediyorsunuz.

Sözleşmeye belli bir tahliye süresi koyup karşılıklı olarak imzalıyorsunuz.

Kiracı o tarihte evi tahliye edecek, size ait olan tüm eşyalarıyla birlikte bırakacak.

Sonrasında belki yeni bir kiracı arayacaksanız, belki de evde kendiniz oturacaksınız.

Ama günün birinde vaziyete uyanıyorsunuz:

Kiracınız, evin değerli eşyalarını size haber vermeden satmaktadır!

Önce buzdolabı, arkasından salon takımları, sonra öteki eşyalar birer birer satışa sunulmaktadır.

Tepki göstermez, hakkınızı aramaz mısınız?

Burada bugüne kadar defalarca yazdığım bir konuyu bir kez daha gündeme getireceğim:

Bugünkü Telekom yönetimi, ulusal varlığımız Telekom’un içini boşaltıyor!

Aynen yukarıda örneğini verdiğim mobilyalı kiralık ev olayında olduğu gibi.

AKP hükümeti, adına Türk Telekom denilen kuruluşu özelleştirdi. Arap patronlar bu kurumun 2026 yılına kadar yeni sahibi oldu.

Türk Devleti, milletin dişinden tırnağından arttırdığı parayla, eski PTT döneminde nice taşınmazlar satın almıştı.

Araziler, arsalar, işyerleri, binalar…

Bütün bu taşınmazlar, Telekom özelleşmeden önce PTT tarafından Türk Telekom isimli Türk kuruluşuna devredilmişti.

Araplar Türk Telekom’u bu taşınmazlarla birlikte satın aldılar.

Daha doğrusu, satın almadılar…

Onlarla geçici devir sözleşmesi imzalandı.

Telekom’un 2026 yılına kadar sahibi onlar.

Sonra ne olacağı şimdiden bilinmiyor. Telekom o tarihte, şimdiden bilemediğimiz yeni sahiplerine geçecek.

Şimdi size gazetelerde geçen hafta çarşaf çarşaf yayınlanan en son ilandan örnek vereceğim.

Telekom, kendisine devredilen taşınmazları bir kez daha satışa çıkarmış durumda.

Satışta, aşağıdaki illerimizdeki değerli arsalar, araziler ve binalar var:

Zonguldak, İzmir, Aydın, Kastamonu, Şırnak, Tokat (üç adet), Malatya (iki adet), Ordu, Trabzon, Hakkâri, Çorum, Eskişehir, Kocaeli.

Devlete ve millete ait olan toplam 16 taşınmaz gazete ilanlarıyla satılıyor.

Satan kim?
Telekom’a 2026 yılına kadar geçici sahip olan

Telekom!

İlana göre, satışların toplam muhammen bedeli yaklaşık 71 milyon Törkiş lira. Eski parayla 71 trilyon.

Bizim ulusal bir kuruluşumuza geçici olarak sahip olan yabancılar, AKP hükümetlerinin göz yummasıyla bu satışları gerçekleştiriyor…

Ve bu kaçıncı satış!..

Ve benim bu rezaletleri kaçıncı yazışım!..

Aslında bu yazıyı yazmakta birkaç gün geç kaldım. Şu anda satışlar başladı bile. Ancak esas hızlanması bu ay, önümüzdeki günlerde olacak.

Burada defalarca sordum:

“Telekom bu satışları neye göre, sözleşmenin hangi maddesine, ya da hangi yasaya göre yapmaktadır?”

Onlar benim babamdan kalan mülkler değil. Bana giren çıkan herhangi bir şey yok. Ama milletin değerli taşınmazları böyle göz göre göre satılıyorsa, birilerinin bir açıklama yapması gerekmez mi?

Bugüne kadar bu konuda hiçbir hükümet yetkilisinden bir açıklama gelmedi.

Hiç kimse “Yazdıkların yalandır arkadaş, sen bunları kafadan uyduruyorsun. Bu satışlar yasaldır” diyemedi.

Her satış ilanı sonrasında yazıyorum, sorular soruyorum, yanıt gelmiyor.

Dinden imandan söz edip ağızlarından Allah sözcüğünü düşürmeyen sahtekârlardan, din tüccarlarından, din sömürücülerinden bir açıklama bekliyorum, o da gelmiyor.

Hiçbir makam bu rezalete “Dur” diyemiyor.

Arap patronun Telekom’u, bizim Telekom’u

AKP’den kelepir fiyata aldı, ödediği parayı üç yılda çıkardı, şimdi kendi cebine çalışıyor.

2026 yılına kadar işletmekle yükümlü olduğu, başka bir deyişle temelli sahibi olmadığı

Telekom’un içini, göz göre göre boşaltıyor.

Günü gelince devlete en değerli taşınmazları satılmış, içi boşaltılmış bir Telekom devredip

“Al sana, hayrını gör” diyecekler.

Bugün 10 Temmuz. İzmir Bornova’nın göbeğinde 16.662 metrekarelik bir arsanın satış günü.

Yarın 11 Temmuz. Aydın merkezde 30.419 metrekarelik bir başka arsanın ve binaların satış günü…

Ve satışlar çeşitli illerimizde temmuz sonuna kadar devam edecek.

Koş vatandaş, sen de koş! Telekom’u boşaltıyoruz, batan geminin malları bunlar!..

Sen de fırsattan yararlan!

Devletin milletin malları bunlar, kapanın elinde kalıyor!

Bizim Başak nasıl bilmiş!

SEVGİLİ okuyucularım, keşke elinizde olsa da, bizim Sözcü ’nün 17 Aralık 2009 tarihli nüshasını görebilseniz. Orada kocaman bir manşetimiz var.

Başak Kaya ’nın yazdığı haberin manşeti aynen şöyle:

“Boşuna yargı siyasallaşıyor demiyorlar.

Ergenekon savcılarını soruşturmayan hâkim Başbakanlığa atandı. Hâkim Kasım Davas’a savcı Zekeriya Öz ve ekibi (savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın) hakkında şikâyet dosyası geldi. Davas soruşturma açtırmadı ve ödülünü aldı.

HSYK, Davas’ı mahkeme başkanlığı görevinden aldı. Ancak hâkimlik kadrosunu bırakmadan Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı’na getirildi.

Davas bu görevi üç yıl yaparsa, kontenjandan Danıştay üyeliğine seçilebilecek.”

Kasım Davas birkaç gün önce AKP’nin arka bahçesi ve yargıdaki yandaşlık düzenleyicisi olarak görev yapan HSYK tarafından Kırıkkale Bölge İdare Mahkemesi üyesi kimliği ile Danıştay üyeliğine seçildi. Karar Resmi Gazete ’de yayınlandı. Dün Başak Kaya’ya sormak zorunda kaldım:

“Sen müneccim misin be kardeşim, bugün olacakları 2009 yılında nasıl bildin?..” Gülmekle yetindi!

“Mutlaka hak etmiştir, böyle yargıya can kurban (!)” dedi.

Hem HSYK, hem de Kasım Davas ve benzerlerini kutlarım, siyasetten arınmış olan yargımızla (!) ilgili olarak daha nice başarılar dilerim.




Emin Çölaşan
Sözcü

Yorum Gönder

1Yorumlar
Yorum Gönder