Devlet Avukatları, Öcalan da Ailesini Engelliyor


Cezaevlerinde yarın 50. gününe girecek açlık grevindeki mahkûmların resmi olarak üç talebi var. Anadilinde eğitim, anadilinde savunma hakkı ve İmralı’da Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması. Gelinen noktada eylemi sona erdirecek adımın Öcalan’dan gelecek bir mesaj olacağı konusunda herkes hemfikir. Asıl mesele bunun nasıl olacağı.

Devlet avukatları istemiyor

Adalet Bakanı Sadullah Ergin bu konuda bir süredir kritik temaslar yürütüyor. Bayramdan önce hem açlık grevindeki mahkûmlar, hem BDP’li vekiller hem de Diyarbakır’dan gelen sivil toplum inisiyatifi üyeleriyle bir araya geldi. Sızan bilgilere göre durum özetle şöyle:

- Açlık grevindeki mahkûmlar ve BDP’liler Öcalan’ın “avukatlarıyla” görüştürülmesini istiyor. Hükümet ise “Görüşmelerde avukatlar aracılığıyla örgüte eylem talimatı verildiği ve masum insanların ölümüne neden olunduğu” gerekçesiyle Öcalan’ın vekâlet verdiği avukatların gidişine karşı çıkıyor.

Öcalan’ın gerekçesi: Dinleme

- Avukatlarıyla görüştürülmeyen Öcalan uzun bir aradan sonra ilk kez kardeşi Mehmet Öcalan ile görüştürülmüş ve o görüşmedeki mesajları basına yansımıştı. Ancak o günden sonra aileyle hiçbir görüşme olmadı. Bayramda da aile görüşme talebinde bulunmadı. Ergin, yaptığı temaslar sırasında kendisine yöneltilen “Ailesiyle neden görüştürülmüyor” sorusuna, “Görüşmeyi Öcalan istemiyor. Görüşmelerin dinlenerek kayda alındığını gerekçe gösteriyor” yanıtını vermiş. Bu izahat, ailenin görüşme başvurusunda bulunmamasının nedenini de açıklıyor.

Özetle şu aşamada, hükümet avukatların, Öcalan da ailesinin gidişini engelliyor İmralı’ya.

Ergin’den ‘müzakere’ sinyali

Ergin ile görüşen isimlerden biri, “Öcalan ile devlet arasında müzakereler ya başladı ya da başlamak üzere ve sürecin dışarıdan bir müdahaleyle önünün kesilmesi istenmiyor şeklinde bir hava aldık” diye aktardı izlenimini.

Anlaşılan o ki, Öcalan yeniden siyasi müzakerelerin kilit unsuru haline dönüşmüş durumda. Hükümet de sürecin dışarıdan herhangi bir müdahaleyle bozulmasını istemediği için İmralı’ya kimseyi göndermiyor. Özellikle de Kandil’e veya Kandil’den mesaj taşıyacağından şüphelenilen avukatlar grubunu. Avukatların içinde olmayacağı bir müzakere kanalı kurmayı arzu ediyorlar. Öcalan’a da dışarıya eylem talimatı gönderebileceği avukatlar grubu yerine, sadece hukuki ve sağlık ihtiyaçlarını konuşabileceği nötr bir avukat tayin etmek istiyorlar.

Öcalan da belli ki bu tavrı protesto ettiğini, ailesiyle buluşmayı reddederek gösteriyor kendisinden mesaj bekleyen kitlelere. O böyle yaptıkça, açlık grevleri ve protestolar da dalga dalga yayılıyor.

Buna karşılık, Başbakan’ın “Aç kalan falan yok, yiyip içiyorlar” şeklindeki sözlerinin grevdeki mahkûmları daha da radikal adımlar atmaya provoke edeceği aşikâr. Belki de açlık grevlerini ölüm kalım noktasına taşıyarak Öcalan’ı devreye girmeye zorlama niyetinde.

Hükümet ile Öcalan arasında, insanların hayatı üzerinden tehlikeli bir restleşme sürüp gidiyor...

HAFTAYA AVRUPA’NIN GÜNDEMİNDE

Bu karşılıklı restleşme sürerken zaman da daralıyor. Hem açlık grevindeki mahkûmların sağlığı açısından hem de Türkiye’nin imajı açısından. Konu Avrupa’nın gündemine taşınmış durumda. Gelecek hafta Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) yıllık olağan toplantısı var. Toplantıda Öcalan’ın durumu gündeme gelecek. Ardından birkaç ay sonra 2013’te Türkiye’ye olağan CPT inceleme ve denetleme heyeti gelecek. Heyetin denetleme yapacağı adreslerin başında da İmralı gelecek.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)